43
bana göre bu ülkede değeri en az bilinen ya da hak ettiği değeri görmeyen bir gün varsa o da 30 ağustos’tur. bunun birincil nedenini yaz ayına denk gelip okulların kapalı olmasına bağlıyorum. çünkü bizde resmi bayramlarda hissedilen o “milli şuur”un oluşmasında en itici güç, “temel”den yani ilkokuldan başlayıp liseye kadar devam eden resmi bayram etkinlikleri oluyor. bu yüzdendir ki türkiye’nin bağımsızlığını kazandığı 30 ağustos tarihi bir nevi -sadece- “ordu/askeri bayramı” olarak kabul görüyor. gerçi gözlemlediğim kadarıyla son yıllarda hükümet yetkililerin bir şekilde resmi bayramları itibarsızlaştırmanın da etkisiyle özellikle 30 ağustos’u daha bilinçli, daha coşkuyla kutlayan insan sayısı hayli artmakta. psikoloji biliminde “streisand etkisi” diye bir durum var. bu etki şu şekilde açıklanıyor: normalde çok fazla insanın ilgilenmediği ya da önemsemediği bir şeyi engellemeye, yasaklamaya kalkarsan daha fazla merak ve ilgi uyandırır. 30 ağustos zafer bayramı en azından benim çocukluğumda askerlerin geçit törenlerini veya türk hava kuvvetleri’ne bağlı uçakların gösterilerini izlemekten ibaretti. diğer bayramlarda evlerin camlarına ya da balkonlara türk bayrakları asılırdı ama 30 ağustos için bu durum çok da ön planda değildi. işte streisand etkisi’nin de devreye girmesiyle şimdilerde en azından çoğu evin balkonunda türk bayraklarını görebiliyorum. hatırlarsanız 2012 yılında, dönemin cumhurbaşkanı “kulağım ağrıyor” diyerek 30 ağustos kutlamalarına katılmamıştı.
cumhuriyet döneminin en önemli yazarlarından falih rıfkı atay, “çankaya” kitabında ne güzel söyler: “nemiz varsa, bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaş olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu batı’nın, vicdanımızı ve kafamızı doğu’nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizler bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcağını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak hepsini, her şeyi 30 ağustos zaferi’ne borçluyuz.”
selanikli bir ailenin çocuğunun, yüreğindeki vatan sevgisi, bağımsızlık sevgisi ile dolu “kıvılcım”ı, milletinin de desteğini alarak tüm yurdu kavurmasıyla ortaya çıkan “büyük taarruz” ateşinin adıdır 30 ağustos. hiçbir ülkeyi işgal etmeden, hiçbir yeri yağmalamadan tamamen masumane, sadece var olmak için yapılan mücadelenin adıdır 30 ağustos. kutlu olsun…
cumhuriyet döneminin en önemli yazarlarından falih rıfkı atay, “çankaya” kitabında ne güzel söyler: “nemiz varsa, bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaş olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu batı’nın, vicdanımızı ve kafamızı doğu’nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizler bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcağını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak hepsini, her şeyi 30 ağustos zaferi’ne borçluyuz.”
selanikli bir ailenin çocuğunun, yüreğindeki vatan sevgisi, bağımsızlık sevgisi ile dolu “kıvılcım”ı, milletinin de desteğini alarak tüm yurdu kavurmasıyla ortaya çıkan “büyük taarruz” ateşinin adıdır 30 ağustos. hiçbir ülkeyi işgal etmeden, hiçbir yeri yağmalamadan tamamen masumane, sadece var olmak için yapılan mücadelenin adıdır 30 ağustos. kutlu olsun…