861
gidişiyle şampiyonluğu kaçırdığımızı, hatta sezonu kupasız tamamladığımızı iddia edenlerin aksine, galatasaray'dan ayrılışı yarım sezonluk bir sapmayla doğru bir zamanda gerçekleşmiştir*. bu doğru zamanlamayla ilgili hissiyatımı ekşi sözlük'ten* alıntı yaparak açıklamak istiyorum:
"galatasaray'dan gönderilmeseydi büyük ihtimalle en çok yuhalanacak futbolculardan biri olacakken gönderilmesi sayesinde efsane haline dönüşen, futbolu zihninde çoktan bırakmış forvet oyuncusu. adamın adım atmaya takati yoktu galatasaray'daki son maçlarında, ayağında iki kiloluk bakır bloklarıyla dolaşıyordu sahada, kaçırdığı penaltı bile durumunu özetlemeye yeterliydi. oynasa yuhalayacak adamlar sayesinde badem gözlü oldu hazret."
şimdi, entry'nin buraya kadar olan bölümünde benim anti-nonda'cı olduğumu düşünebilecek ruh halinde olan yazarlar var, o yüzden konuyu biraz daha derinleştirmek istiyorum...
nonda'nın, galatasaray'da oynadığı 2 yıl boyunca*, takıma katkıları yadsınamaz. kötü giden maçları çevirme ihtimali olan ümit kapımız oldu çoğu zaman... "shabani nonda, hayat onda" dedik onun için... özellikle keita ile muhteşem uyumu sayesinde futbol resitalleri seyrettik... ve 2009-2010 sezonunda da en çok gol atan futbolcumuz oldu... bunları inkar eden kör olur zaten! ama şu da bir gerçek ki; oynadığı son maçlarda artık gitmesi gerektiğinin sinyallerini vermeye başlamıştı. nasıl mı? hani hep bahane olarak gösterdiğimiz yaş(!) meselesi, 90 dakikayı tamamlamaya yetmeyen kondisyonu, saç baş yolduracak derecede kaçırdığı gol pozisyonları, isteksiz oynayışı falan filan... ama ne yazık ki, gidişinin tek sebebi harry kewell olarak gösterilmiş bazı bünyelerce. "nonda mı, kewell mı?" tartışması yapılan günlerde ben ikisinin de kalması taraftarıydım... ha kewell'ın kalması herşeyden önemliydi benim için, o ayrı, ama nonda'nın gitmesine de çok üzülmüştüm... hele de plaket alırkenki görüntüleri içimi acıtmıştı. sezon sonu zaten gideceği belliydi de, sezon ortası gidebilecek kişi leo franco'ydu belki de... kaldı da noldu sanki? eninde sonunda gideceği varmış demek ki...
neyse, bu başlık altında yazıyor olmamın esas sebebine geri döneyim...nonda'nın gitmeden önceki performansının yorumu galatasaray sözlük'te de pek iç açıcı değildi o günlerde... "isteksiz oynuyor", "sinirleri bozacak pozisyonlar kaçırıyor", "kewell ondan daha iyi forvet", "kontratını kendi ayaklarıyla feshetmiştir", "kafamı duvarlara vurmama sebeptir", "artık futbolu bırakma zamanı gelmiştir", "yaşlanmıştır, 90 dakikaya yetecek fiziksel kapasitesi yoktur", vs... bu liste uzar gider... bunların hepsi galatsaray sözlük'te yapılan yorumların bir özetidir. bu yorumlara katılıyorum diye koymadım buraya. sadece bazı gerçekleri hatırlatmak istedim. peki, şimdi tekrar soruyorum size;
"nonda olsaydı kesin şampiyon olurduk" diyor musunuz hala?
nonda'ya rağmen şampiyonluk gene kaçsaydı, ona da arda'ya yapılanların daha beterinin yapılmacağının garantisini veren var mı?
nonda gerçekten de kewell yüzünden mi bok yoluna gitti?
koskoca frank rijkaard ve galatasaray yönetimi, sırf taraftar mutlu olsun diye mi kewell'ı nonda'ya tercih etti?
?!?!?!
"galatasaray'dan gönderilmeseydi büyük ihtimalle en çok yuhalanacak futbolculardan biri olacakken gönderilmesi sayesinde efsane haline dönüşen, futbolu zihninde çoktan bırakmış forvet oyuncusu. adamın adım atmaya takati yoktu galatasaray'daki son maçlarında, ayağında iki kiloluk bakır bloklarıyla dolaşıyordu sahada, kaçırdığı penaltı bile durumunu özetlemeye yeterliydi. oynasa yuhalayacak adamlar sayesinde badem gözlü oldu hazret."
şimdi, entry'nin buraya kadar olan bölümünde benim anti-nonda'cı olduğumu düşünebilecek ruh halinde olan yazarlar var, o yüzden konuyu biraz daha derinleştirmek istiyorum...
nonda'nın, galatasaray'da oynadığı 2 yıl boyunca*, takıma katkıları yadsınamaz. kötü giden maçları çevirme ihtimali olan ümit kapımız oldu çoğu zaman... "shabani nonda, hayat onda" dedik onun için... özellikle keita ile muhteşem uyumu sayesinde futbol resitalleri seyrettik... ve 2009-2010 sezonunda da en çok gol atan futbolcumuz oldu... bunları inkar eden kör olur zaten! ama şu da bir gerçek ki; oynadığı son maçlarda artık gitmesi gerektiğinin sinyallerini vermeye başlamıştı. nasıl mı? hani hep bahane olarak gösterdiğimiz yaş(!) meselesi, 90 dakikayı tamamlamaya yetmeyen kondisyonu, saç baş yolduracak derecede kaçırdığı gol pozisyonları, isteksiz oynayışı falan filan... ama ne yazık ki, gidişinin tek sebebi harry kewell olarak gösterilmiş bazı bünyelerce. "nonda mı, kewell mı?" tartışması yapılan günlerde ben ikisinin de kalması taraftarıydım... ha kewell'ın kalması herşeyden önemliydi benim için, o ayrı, ama nonda'nın gitmesine de çok üzülmüştüm... hele de plaket alırkenki görüntüleri içimi acıtmıştı. sezon sonu zaten gideceği belliydi de, sezon ortası gidebilecek kişi leo franco'ydu belki de... kaldı da noldu sanki? eninde sonunda gideceği varmış demek ki...
neyse, bu başlık altında yazıyor olmamın esas sebebine geri döneyim...nonda'nın gitmeden önceki performansının yorumu galatasaray sözlük'te de pek iç açıcı değildi o günlerde... "isteksiz oynuyor", "sinirleri bozacak pozisyonlar kaçırıyor", "kewell ondan daha iyi forvet", "kontratını kendi ayaklarıyla feshetmiştir", "kafamı duvarlara vurmama sebeptir", "artık futbolu bırakma zamanı gelmiştir", "yaşlanmıştır, 90 dakikaya yetecek fiziksel kapasitesi yoktur", vs... bu liste uzar gider... bunların hepsi galatsaray sözlük'te yapılan yorumların bir özetidir. bu yorumlara katılıyorum diye koymadım buraya. sadece bazı gerçekleri hatırlatmak istedim. peki, şimdi tekrar soruyorum size;
"nonda olsaydı kesin şampiyon olurduk" diyor musunuz hala?
nonda'ya rağmen şampiyonluk gene kaçsaydı, ona da arda'ya yapılanların daha beterinin yapılmacağının garantisini veren var mı?
nonda gerçekten de kewell yüzünden mi bok yoluna gitti?
koskoca frank rijkaard ve galatasaray yönetimi, sırf taraftar mutlu olsun diye mi kewell'ı nonda'ya tercih etti?
?!?!?!