395
1.lige yükselen memleketimin takımı. şehrin büyük bir kısmı galatasaraylı ama konu amedspor/diyarbakırspor olunca iş değişiyor, ben hariç. diyarbakırspor-galatasaray maçında tribündeydim ve galatasaray’ı destekledim. bunun için arkadaşlarımdan tepki gördüm ama konu galatasaray olunca milli takımı bile pas geçerim.
şehirdeki genç nüfus; işsizlik, gelecek kaygısı, terör, geçim sıkıntısı ve kültürel faaliyet eksikliğinden çok çekti/çekiyor. dicle üniversitesinde okurken bahar şenliklerine nihat hatipoğlu gelmişti, düşünün yani. terör sebebiyle sadece birkaç kez fanta gençlik festivali geldi o kadar. onun dışında şarkıcılarımız konser vermek için pek uğramıyorlar o tarafa. durum böyle olunca batı ve doğu arasında kültürel bir kopukluk yaşanıyor. işte kopukluğu giderecek tek şey futbol. oradaki gençleri kazanmanın belki de tek yolu futbol. eğer futbolla bunu başaramazsak terör örgütü o gençleri yanına çekip “bakın sizi aralarında istemiyorlar, sizi ötekileştiriyorlar” diyerek emellerine ulaşacak belki de. 2000-2001 yıllarında gaffar okkan’ı hatırlayın. şehir halkıyla en kolay yoldan birlikteliği nasıl sağlamıştı? futbolla elbette. o yıllarda şehir insanı kendini asla öteki görmedi, asla ben ayrı bir halkım demedi. aksine ben de bu ülkenin vatandaşıyım, bakın emniyet müdürü de beni seviyor deyip daha çok bağlandı. ama işte bu birlikteliği istemeyenler tarafından kahpece katledildi. üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen her 24 ocak’ta en kürt milliyetçisi adam bile onun ölüm yıldönümünü hatırlıyor.
evet tribünde aykırılıklar yaşandı, evet sahada saçma sapan davranan futbolcular oldu ama bu bütün kulübü bağlamaz. aralarında birkaç kendini bilmez yönetici, futbolcu veya taraftarın adı olması hepsini suçlu yapmaz. göztepe veya bodrumspor deplasmanında amedspor’a ötekileştirici bir muamele yapılmazsa emin olun diyarbakır’da krallar gibi karşılanırlar. ama bursa veya sakarya’da başka başka muamelelere veya şiddete maruz kalırlarsa aynısını kendi evlerinde onlar da yapacak maalesef.
şehirdeki genç nüfus; işsizlik, gelecek kaygısı, terör, geçim sıkıntısı ve kültürel faaliyet eksikliğinden çok çekti/çekiyor. dicle üniversitesinde okurken bahar şenliklerine nihat hatipoğlu gelmişti, düşünün yani. terör sebebiyle sadece birkaç kez fanta gençlik festivali geldi o kadar. onun dışında şarkıcılarımız konser vermek için pek uğramıyorlar o tarafa. durum böyle olunca batı ve doğu arasında kültürel bir kopukluk yaşanıyor. işte kopukluğu giderecek tek şey futbol. oradaki gençleri kazanmanın belki de tek yolu futbol. eğer futbolla bunu başaramazsak terör örgütü o gençleri yanına çekip “bakın sizi aralarında istemiyorlar, sizi ötekileştiriyorlar” diyerek emellerine ulaşacak belki de. 2000-2001 yıllarında gaffar okkan’ı hatırlayın. şehir halkıyla en kolay yoldan birlikteliği nasıl sağlamıştı? futbolla elbette. o yıllarda şehir insanı kendini asla öteki görmedi, asla ben ayrı bir halkım demedi. aksine ben de bu ülkenin vatandaşıyım, bakın emniyet müdürü de beni seviyor deyip daha çok bağlandı. ama işte bu birlikteliği istemeyenler tarafından kahpece katledildi. üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen her 24 ocak’ta en kürt milliyetçisi adam bile onun ölüm yıldönümünü hatırlıyor.
evet tribünde aykırılıklar yaşandı, evet sahada saçma sapan davranan futbolcular oldu ama bu bütün kulübü bağlamaz. aralarında birkaç kendini bilmez yönetici, futbolcu veya taraftarın adı olması hepsini suçlu yapmaz. göztepe veya bodrumspor deplasmanında amedspor’a ötekileştirici bir muamele yapılmazsa emin olun diyarbakır’da krallar gibi karşılanırlar. ama bursa veya sakarya’da başka başka muamelelere veya şiddete maruz kalırlarsa aynısını kendi evlerinde onlar da yapacak maalesef.