2432
--- alıntı ---
mehmet demirkol: "hafta içi kerem aktürkoğlu'nun bir röportajını okudum. işte 4 yılım boşa gitti falan... ya geç babacım ya, oynuyorsun galatasaray'da işte. bunlar insana fayda sağlamaz." (socrates)
--- alıntı ---
5 mayıs 2022 yılında depolamışım bunu. sonra aklıma hiç gelmedi. hiç açmadım başlığını. umurumda olmadı. nedense yazasım geldi. çünkü ilintili yukarıdaki alıntı diyeceklerimle.
kendisi türk futbolu hakkında saha içinden çok daha ilgilidir. taktik teknik konulardan çok saha dışı yorumlarıyla ünlenmiştir zaten.
yani şu yukarıdaki alıntı o kadar vahim ki. türk futbolunun neden bu halde olduğu hakkında onca laf et. sonra "oyna devam". yahu kerem a. mu sadece bunları yaşayan? adam çıkmış bir sorundan bahsediyor. sen diyorsun ki "yahu olmuşsun işte."
valla türk futbolunun sorunları hakkında bu kadar net bir çözüm önerisi görmedim! ha bak sonra şöyle der genellikle mehmet demirkol: "başka sorunlarımız var. daha mühim! onları konuşmalıyız."
bakın bu hiç şaşmaz. lütfen bir de bu aklınızda izleyin. dediğimi anlayacaksınız.
şimdi zamanı biraz bugüne çekeyim. geçenlerde yine bir videosu denk geldi youtube'da. biraz dinledim sonra ışık hızıyla kapattım demeyeceğim. konuyu kapatmasını bekledim. bağlamı koparmamak adına. cımbızla çekip yorum yapmamak adına. sonra yine unuttum kendisini.
yukarıda dediğimi hatırlıyorsunuz değil mi? hani başka şeyler konuşmamız lazım meselesini. hah, hakem mevzusu için de aynı şeyleri sayıklıyordu.
"yahu şimdi hakem mi konuşalım, x'i konuşmamız lazım." şu dediği de sanırım zemindi. tam kestiremiyorum. üzerinden haftalar geçti. ama konu hakem ve galatasaray ile hakem mevzusunun yükseldiği haftalardı.
bu hakem konuşmama mevzusunu anlamıyorum zaten. o bir kenara. evet, hakem konuşulmamalı normalde. lig konuşturmamalı daha doğrusu. çünkü bunun sonu yok harbiden.
fakat o iş geçti. maalesef geçtik orayı. önce sorunu çözmeniz gerekir, hakem konuşulmaması için. o andan sonra hakemlere yüklenenlere (sorun çözüldükten sonra) bas cezayı. elini korkak da alıştırma. umurumda olmaz.
gelgelelim öyle bir ortam yok. hakemlik müessesi temellerinden sarsılmış durumda. her maç istisnasız bir hata(!) oluyor. garip garip işler oluyor. kimse sorumluluk almıyor.
mesela nba'de hakem konuşmak yasaktır. hakem adı geçirdiğin an cezası basarlar. uzaklaştırmaya kadar gider bu.
fakat adamlar şunu yapıyor. hatalı bir karar mı verildi. "evet" verildi. "şu şu nedenlerle verildi." deniyor. kayıtlar yayınlanıyor vesaire. savunmalar alınıyor falan.
yahu ortada sorumluluk kurumu kalmamış. şeffaflık kurumu zaten hiç oluşmamıştı.
ama sen diyorsun ki "bunu konuşmayalım, ötekini konuşalım."
yahu neden birine bağlı kalıyoruz ki? çözülmesi gereken yığınla sorun var. sen diyorsun ki bunu halı altına süpürelim. çözülür belki öylece. kendi kendine.
garip bir adam. çok şey söylüyor, çok mühim şeyler söylüyormuş gibi söylüyor ama hiçbir şey söylemiyor.
garip gerçekten.
neyse öyle bir adam işte.
mehmet demirkol: "hafta içi kerem aktürkoğlu'nun bir röportajını okudum. işte 4 yılım boşa gitti falan... ya geç babacım ya, oynuyorsun galatasaray'da işte. bunlar insana fayda sağlamaz." (socrates)
--- alıntı ---
5 mayıs 2022 yılında depolamışım bunu. sonra aklıma hiç gelmedi. hiç açmadım başlığını. umurumda olmadı. nedense yazasım geldi. çünkü ilintili yukarıdaki alıntı diyeceklerimle.
kendisi türk futbolu hakkında saha içinden çok daha ilgilidir. taktik teknik konulardan çok saha dışı yorumlarıyla ünlenmiştir zaten.
yani şu yukarıdaki alıntı o kadar vahim ki. türk futbolunun neden bu halde olduğu hakkında onca laf et. sonra "oyna devam". yahu kerem a. mu sadece bunları yaşayan? adam çıkmış bir sorundan bahsediyor. sen diyorsun ki "yahu olmuşsun işte."
valla türk futbolunun sorunları hakkında bu kadar net bir çözüm önerisi görmedim! ha bak sonra şöyle der genellikle mehmet demirkol: "başka sorunlarımız var. daha mühim! onları konuşmalıyız."
bakın bu hiç şaşmaz. lütfen bir de bu aklınızda izleyin. dediğimi anlayacaksınız.
şimdi zamanı biraz bugüne çekeyim. geçenlerde yine bir videosu denk geldi youtube'da. biraz dinledim sonra ışık hızıyla kapattım demeyeceğim. konuyu kapatmasını bekledim. bağlamı koparmamak adına. cımbızla çekip yorum yapmamak adına. sonra yine unuttum kendisini.
yukarıda dediğimi hatırlıyorsunuz değil mi? hani başka şeyler konuşmamız lazım meselesini. hah, hakem mevzusu için de aynı şeyleri sayıklıyordu.
"yahu şimdi hakem mi konuşalım, x'i konuşmamız lazım." şu dediği de sanırım zemindi. tam kestiremiyorum. üzerinden haftalar geçti. ama konu hakem ve galatasaray ile hakem mevzusunun yükseldiği haftalardı.
bu hakem konuşmama mevzusunu anlamıyorum zaten. o bir kenara. evet, hakem konuşulmamalı normalde. lig konuşturmamalı daha doğrusu. çünkü bunun sonu yok harbiden.
fakat o iş geçti. maalesef geçtik orayı. önce sorunu çözmeniz gerekir, hakem konuşulmaması için. o andan sonra hakemlere yüklenenlere (sorun çözüldükten sonra) bas cezayı. elini korkak da alıştırma. umurumda olmaz.
gelgelelim öyle bir ortam yok. hakemlik müessesi temellerinden sarsılmış durumda. her maç istisnasız bir hata(!) oluyor. garip garip işler oluyor. kimse sorumluluk almıyor.
mesela nba'de hakem konuşmak yasaktır. hakem adı geçirdiğin an cezası basarlar. uzaklaştırmaya kadar gider bu.
fakat adamlar şunu yapıyor. hatalı bir karar mı verildi. "evet" verildi. "şu şu nedenlerle verildi." deniyor. kayıtlar yayınlanıyor vesaire. savunmalar alınıyor falan.
yahu ortada sorumluluk kurumu kalmamış. şeffaflık kurumu zaten hiç oluşmamıştı.
ama sen diyorsun ki "bunu konuşmayalım, ötekini konuşalım."
yahu neden birine bağlı kalıyoruz ki? çözülmesi gereken yığınla sorun var. sen diyorsun ki bunu halı altına süpürelim. çözülür belki öylece. kendi kendine.
garip bir adam. çok şey söylüyor, çok mühim şeyler söylüyormuş gibi söylüyor ama hiçbir şey söylemiyor.
garip gerçekten.
neyse öyle bir adam işte.
