8623
hırslanmak, odaklanmak elbette ki çok önemli kavramlar ama bunların sahada işe yarayabilimesinin tek yolu bu duyguları üstün bir fizik ve form durumu ile birleştirmekten geçer. icardi'nin fiziği, kondisyonu, gücü içler acısı bir durumda. sakatlıktan sebep sahadaki çekingenliğini anlarım, ayaklarına güvenememesini anlarım, iyi idman yapamamasından sebep hadi kondisyonunun düşmesini de anlarım ama üst gövdesinin kalınlaşmasını ve bundan sebep ağırlaşmasını anlamam. icardi sezona kilo fazasıyla başladı, sonra biraz yağ oranını toparladı. beşiktaş maçındaki sakatlıktan sonra ise özellikle son bir ayda yine kilo aldı. oyuncunun üst gövdesi bir sporcuya yakışmayacak bir görüntüye ulaştı ki, ayağına aldığı topları iki-üç metre dahi sürememesinin ve hatta en ufak bir darbe hisettiği anda düşmesinin en önemli sebebi bu. bu icardi'nin de, istediği kadar hırslansın, çok müsait bir pozisyon gelmediği sürece skor üretebileceğini sanmıyorum. takım oyununa bu hantallığı ve hareketsizliği ile katkı verebileceğini ise hiç sanmıyorum. icardi hırslandı diye birden fiziksel olarak değişime uğramayacak, beş gün öncesine göre çağ atlamış bir görüntü ile karşımıza çıkmayacak. dolayısıyla bu maç aslında ilk 11'de icardi'siz çıkılması gereken bir maç ama icardi'yi oyunun hiçbir dakikasında kesemeyen bir teknik direktöre sahip olduğumuz düşünüldüğünde, bu gerçekleşmesi imkansız bir hakikat. "hırslandı", "şimdi fener düşünsün", "parçalayacak" vb. gaza gelmeler bizim toplumumuzda işe yarıyor, bir beklenti yaratıyor ancak maalesef benim açımdan bu gibi şeyler pek bir anlam ifade etmiyor. oynadığı takdirde pek bir beklentim yok icardi'den, dilerim yanılırım.
