617
aynı zaman diliminde hem başbakanlık, hem de fb başkanlığı yapmış kişinin adını taşıyan stad.
kurbağalıdere’nin kıyısında, alüvyonlarla oluşmuş gevşek zeminde, marmara’da adalardan geçen fay hattına yakın, eskiden bir hristiyan vakfına/cemaatine ait olan papazın çayırı denen arazinin üstüne, bir şekilde, kondurulmuştur. bu stadın mistik tevatürleri ünlüdür. bir zamanlar toprağına gömülen envai çeşit büyü materyelleri ve nefesi kuvvetli hocaların türlü köşesinde okuduğu dualarla, fenerin bu stadda yenilmez olduğu söylenirdi. o zaman, şimdi gelen geçen yendiğine göre bu etki bitmiş demektir.
yoksa..
yoksa..
çayırı kaptıran papazların laneti mi ağır basmaktadır? yoksa günahların bedeli midir?
nasrettin hoca hikayesindeki gibi:
“ kazanın doğurduğuna inanıyorsun da, öldüğüne niye inanmıyorsun?”
şu anki stad, eski stadın üstüne (kaplama diş ve diş dolgusu gibi) eklemlenen/eklenen/oturtulan bir yapı olup ruhsatı ve statiği tartışmalıdır. yani sıfırdan, temelden tek vücut bir yapı değildir. tribünleri parça parça, yapılmıştır. 3-5 metre ilerisinden (tepeden tribün iz düşümü) bağdat caddesi ( 3-4’er şerit gidiş-geliş) geçer/başlar. bu anlamda dünya mimarlık tarihine geçmiş bir ucubedir. şimdi siz bir birey olarak bir kulübe kondurmaya kalksanız herhangi bir caddenin kıyısına , en az bunun misli misli çekme mesafesi bırakmanızı isterler.
bağdat caddesinin, tüketim ve “sadistik arena seyri” ihtiyacını karşılar. bu yeni stadla futboldan anlayan ve zevk alan kadıköy beyefendileri gitmiş, yerine tüketim düşkünü, küfür etmeye gelen avamlar (bu bir genelleme, istisnalar çoktur) gelmiştir. güzel futbol zevkinden çok, pahalı biletler alınıp fener mağazasından üst-baş döşenip, koltuklara kurulup gelen takımlara küfür edilip, rencide ve zarar verme dürtüsü giderilir. buna gücü yetmeyen taraftarlar ise, biraz ilerisindeki alt geçitteki spor mağazalarından 199 tlye çakma formalar alıp marmarayla geçerken bakıp bakıp iç geçirirler.
stadın altında, yani öbür tarafında, salt bea nusret’in hamisi ferit şahenk skoda satar, efes’in sahibi özilhan’ın migros’u satış yapar, ömer üründül’ün burger king’i ( hala orada mı emin değilim?) hamburger satar. bunların hepsi fenere kira (alt kiralama galiba) verir(?). ama tarihteki en fantastik ticari faaliyetleri, bir dönem stadın altında işletilmiş olan kaçak kumarhanedir.
bütün bunların yanında stad iddia ettikleri gibi fenere değil, devlete aittir. tapusu devletin.
kurbağalıdere’nin kıyısında, alüvyonlarla oluşmuş gevşek zeminde, marmara’da adalardan geçen fay hattına yakın, eskiden bir hristiyan vakfına/cemaatine ait olan papazın çayırı denen arazinin üstüne, bir şekilde, kondurulmuştur. bu stadın mistik tevatürleri ünlüdür. bir zamanlar toprağına gömülen envai çeşit büyü materyelleri ve nefesi kuvvetli hocaların türlü köşesinde okuduğu dualarla, fenerin bu stadda yenilmez olduğu söylenirdi. o zaman, şimdi gelen geçen yendiğine göre bu etki bitmiş demektir.
yoksa..
yoksa..
çayırı kaptıran papazların laneti mi ağır basmaktadır? yoksa günahların bedeli midir?
nasrettin hoca hikayesindeki gibi:
“ kazanın doğurduğuna inanıyorsun da, öldüğüne niye inanmıyorsun?”
şu anki stad, eski stadın üstüne (kaplama diş ve diş dolgusu gibi) eklemlenen/eklenen/oturtulan bir yapı olup ruhsatı ve statiği tartışmalıdır. yani sıfırdan, temelden tek vücut bir yapı değildir. tribünleri parça parça, yapılmıştır. 3-5 metre ilerisinden (tepeden tribün iz düşümü) bağdat caddesi ( 3-4’er şerit gidiş-geliş) geçer/başlar. bu anlamda dünya mimarlık tarihine geçmiş bir ucubedir. şimdi siz bir birey olarak bir kulübe kondurmaya kalksanız herhangi bir caddenin kıyısına , en az bunun misli misli çekme mesafesi bırakmanızı isterler.
bağdat caddesinin, tüketim ve “sadistik arena seyri” ihtiyacını karşılar. bu yeni stadla futboldan anlayan ve zevk alan kadıköy beyefendileri gitmiş, yerine tüketim düşkünü, küfür etmeye gelen avamlar (bu bir genelleme, istisnalar çoktur) gelmiştir. güzel futbol zevkinden çok, pahalı biletler alınıp fener mağazasından üst-baş döşenip, koltuklara kurulup gelen takımlara küfür edilip, rencide ve zarar verme dürtüsü giderilir. buna gücü yetmeyen taraftarlar ise, biraz ilerisindeki alt geçitteki spor mağazalarından 199 tlye çakma formalar alıp marmarayla geçerken bakıp bakıp iç geçirirler.
stadın altında, yani öbür tarafında, salt bea nusret’in hamisi ferit şahenk skoda satar, efes’in sahibi özilhan’ın migros’u satış yapar, ömer üründül’ün burger king’i ( hala orada mı emin değilim?) hamburger satar. bunların hepsi fenere kira (alt kiralama galiba) verir(?). ama tarihteki en fantastik ticari faaliyetleri, bir dönem stadın altında işletilmiş olan kaçak kumarhanedir.
bütün bunların yanında stad iddia ettikleri gibi fenere değil, devlete aittir. tapusu devletin.