2207
en sevdiğim temalardan biri olan hayatta kalma temasıyla ilgili muhteşem 20 film önerisiyle sizinleyim. bu güzel filmlerin bazıları gerçek hikayelerden uyarlandı. bazıları trajik konuları içeriyor. bazıları oldukça çarpıcı. listedeki tüm filmleri izlemiş biri olarak hepsini gönül rahatlığıyla öneriyorum.
ilk önereceğim film benim bu listede en çok etkilendiğim ve gerçek bir olayı anlatan (alive) yaşamak için filmi. uruguaylı bir rugby takımını taşıyan uçak and dağlarına çakılıyor. bu çarpışma esnasında yolcuların bir kısmı ölüyor fakat sağ olarak kurtulanlarda var. sekiz gün boyunca uçağın enkazında oturup kurtarılmayı bekliyorlar ama gelen yok. yardım bir türlü gelmeyince sıkıntılarda başlıyor. daha üzücü ve çarpıcı olan, radyodan da arama çabalarının sonuç vermemesi ve çok soğuk ortamda bu kadar zaman yaşamalarının artık söz konusu olamayacağı üzerine arama çalışmalarına son verildiğini duyuyorlar. eksi derecede soğuk bir ortamda on hafta boyunca hayatta kalmaya çalışırlarken korkunç kararlar almak zorunda kalıyorlar. bunlardan biri var ki spoiler vermemek adına bahsetmiyorum. gençlerden üçü bu büyük tradejinin yıpratıcı etkisinden uzaklaşmak için ölümü göze alarak yardım bulmak amacıyla yola çıkıyorlar. bu sıra dışı hikaye bahsettiğim gibi gerçek bir olayı anlatıyor, izlemediyseniz mutlaka izleyin.
(cast away) yeni hayat filmi listede önereceğim ikinci film. dünyaca ünlü kargo şirketi fedex’te sistem analizi uzmanı olan chuck noland, şirketin ilgili teknik sorunlarını çözmek için dünyanın her köşesine seyahatler yapıyor. işi çok yoğun olduğu için uzun süreli ilişkisini evliliğe taşımaya fırsat bulamayan noland, noel gecesi esnasında aldığı bir telefonda sistemle ilgili problemi çözümlemek için malezya'ya gitmesi gerektiğini öğreniyor. yola çıkan noland güney pasifik'te uçtuğu sırada uçak bilinmeyen bir sebeple düşüyor. bilincini kaybeden noland uyandığında kendini ıssız bir adada tek başına buluyor. ve olaylar gelişiyor. modern dünyanın getirdiği olanaklara alışkın olan bu adamın ıssız bir adada hayatta kalmaya çalışması, kurtarılmayı beklemesi, tom hanks'in müthiş oyunculuğuyla sizleri bekliyor.
üçüncü önereceğim film yine gerçek bir olaydan beyaz perdeye taşındı.
özgürlük yolu (ınto the wild). tüm hayatını özgürlük üzerine kuran christopher, üniversiteden mezun olduktan sonra hayatını vahşi doğada hiç bilmediği yerlerde sürdürmeye karar veriyor. bu uzun yolculukta christopher yeni insanlarla tanışıyor ve farklı hikayelerden besleniyor. hayatın gerçekleriyle yüzleşen christopher ihtiyacı olan şeyleri tamamlayıp özgürlük yolunda amacına ilerliyor. peki ya sonra? birçok şeyi sorgulayacağınız, izlerken kapılacağınız, müzikleriyle sizi daha da etkileyecek muhteşem bir film into the wild. odamda kocaman posteri olan tek filmdir ayrıca. ve de her şeyi herkesi bırakıp ortadan kaybolmak temasını en çarpıcı şekilde anlatan filmdir bana göre.
dördüncü önereceğim film 127 saat. yine gerçek bir hikayenin film haline geldiği bir serüven. kimseye haber vermeden dağa tırmanmaya giden erin tırmanış esnasında dengesini kaybedip düşüyor ve kolunu kayaların arasına sıkıştırıyor. kurtuluşun imkansız göründüğü yerde bir umut yardım beklerken kimsenin ondan haberi yok ve kaderiyle baş başa. 5 gün boyunca büyük bir yaşam mücadelesi veren erın hayatın gerçeklerini kendi iç dünyasındaki sorunları düşünerek zaman geçirmeye çalışsa da bu durum bir zaman sonra psikolojik bir savaşa dönüşüyor. hayat bir film şeridi gibi önünden geçerken her saniye ölüme daha da yaklaşıyor.
beşinci önerim yine favorilerimden biri olan kusursuz fırtına. film şöyle başlıyor '1991 sonbaharında, andrea gill adlı tekne gloucester - massachusets’ten demir aldı ve kuzey atlantik’teki balık avlamaya elverişli sulara doğru yelken açtı. yolculuğun başlamasından iki hafta sonra, tarihte daha önce hiç görülmemiş bir şey oldu...' bu giriş paragrafı, nasıl bir filmle karşı karşıya olduğumuzu açıklamaya yetiyor. yine gerçek bir olaydan hareketle çekilen kusursuz fırtına bizlere doğa ve insan arasındaki mücadeleyi harika şekilde aktarıyor. deniz, dalgalar, fırtına gibi unsurları seviyorsanız bu film sizi çok etkileyecek. ayrıca filmde kaptan billy tyne' rolünde george clooney yer alıyor. oldukça da başarılı.
dersu uzala önereceğim altıncı film. bir kurosawa filmi. dersu uzala rus ordusuna mensup bir araştırmacının sibirya bölgesinde bir ormanda araştırma yaparken karşılaştığı bilge adam dersu uzala ile aralarında geçenleri anlatıyor. doğayla adeta bütünleşmiş biri olan dersu, bilgilerini rus kaşif vladimir arsenyev’le paylaşıyor. 1902-1910 yılları arasında sibirya bölgesinde geçen filmde; dersu uzaladan hayatın anlamı ve hayatta kalmak gibi konularda alınan önemli dersler aktarılıyor. sovyet-japon ortak yapımı film oldukça başarılı.
yedinci önereceğim film ise orman (jungle). filmde hepimizin harry potter olarak tanıdığı daniel radcliffe başrolde yer alırken, filmin son yıllarda izlediğim en iyi hayatta kalma filmlerinden olduğunu aktarmak isterim. filmin konusuysa şöyle, bolivya ormanlarında gezintiye çıkan bir grup arkadaşın dolandırıcı, sahtekar bir rehber yüzünden ormanda kaybolmasıyla olaylar gelişiyor. ekibin başına birçok felaket gelirken, grup korkunç bir ölüm kalım savaşının içine düşüyor. sizlere de soluksuz izlemek düşüyor.
ben efsaneyim önereceğim sekizinci film. bu film bu listede olmazsa olmazdı. francis lawrence’ın yönettiği bu etkileyici filmin başrolünde tokatçı will smith var. filmin konusuysa şöyle, insanlığın sonunu getiren bir virüsün tüm dünyaya yayılmasıyla büyük bir kaos oluşuyor. bu kaotik ortamda hayatta kalmaya çalışan robert neville ise dünyayı kurtarmaya çalışıyor. bir bilim adamı olan robert neville bu felakette ailesini kaybetmiş ve harap olmuş olmasına rağmen insanlık için hayatta kalmaya başarmış ve bizlerde onun bu virüsü yok etmeye çalışmasını izliyoruz.
dokuzuncu önereceğim film di caprioya ilk oscarını getiren (the revenant) diriliş. filmin konusu şöyle, kürk için avcılık yapan bir grubun deneyimli üyesi olan hugh glass ayı saldırısı sonrasında hızlı ilerleyemiyor ve tehlikeli bölgede yavaşlamak istemeyen arkadaşlarının onu ölüme terk etmesiyle bir ölüm kalım savaşı veriyor. terk eden kişi de tom hardy filmdeki adıyla john fitzgerald. hayatta kalma ile ilgili birçok deneyime sahip olan glass intikam alabilmek için hayata 4 elle sarılıyor ve bir şekilde yaşamaya çalışıyor. muhteşem bir macera. oldukça güzel bir filmdi.
marslı listede önereceğim 10. film. ünlü yönetmen ridley scott’un şimdiye kadar ortaya koyduğu en iyi filmlerden biri olan marslı’nın başrolünde ise matt damon yer alıyor. filmin konusu şöyle, mars gezegenindeki uzay üssüne giden bir grup astronot dönerken yakalandıkları kum fırtınası sebebiyle öldü zannedilen arkadaşları mark watney’i geride bırakarak gezegenden ayrılıyorlar ve olaylar gelişiyor. watney saatler sonra uyandığında hayatta olduğuna sevinse de evi binlerce kilometre uzakta olunca çaresiz çözümler bulmaya çalışıyor. marsın doğal şartlarında kendi hayatını sürdürebilmek için birtakım çalışmalar yapan mark dünya ile de iletişim kurmaya çalışıyor. hayatta kalma temasını sıra dışı bir şekilde işleyen oldukça güzel bir film.
11. önerim yine favorilerimden biri olan sineklerin tanrısı (lord of the flies). mükemmel bir dram filmi olan sineklerin tanrısı, izleyenlerin çoğunun gözyaşlarını tutamayacağı ve uzun süre etkisinden kurtulamayacağı bir film. bu harika filmin konusuysa şöyle. uçak kazası sonucu ıssız bir adada yapayalnız kalan küçücük çocukların hayatta kalmak için yaptıkları mücadeleyi izliyorsunuz. talihsiz bir şekilde uçaktaki yetişkinlerin hayatını kaybettiği kazadan sağ kurtulan çocuklar kendi başlarına hayatlarını kurtarmaya çalışıyorlar. ancak çocuklar kendi aralarında çatışıyor ve bir grup barınacak yer yapmaya çalışırken diğer grup etrafa saldırmanın peşinde olup acımasız bir topluluğa dönüşüyorlar. yavaş yavaş birbirlerine zarar veren çocuklar bir hiçliğin ortasında korkunç bir mücadelenin içine düşüyorlar.
12. önerim yine oldukça çarpıcı bir film. ölüm oyunu. japon sinemasının çarpıcı örneklerinden olan filmin yönetmeni kinji fukasaku. filmin konusu şöyle günümüzden uzak bir gelecekte, japon hükumeti çığırından çıkmakta olan japon gençlerine gözdağı vermek ve şiddet olaylarını azaltmak için çılgın bir plan yapıyor. bu plana göre her yanından işsizlik, karamsarlık ve şiddet akan bu ülke gençliği bu plan sonrasında dersini alacak, her şey düzelecek. plan doğrultusunda şiddete meyilli 42 japon öğrenci zorla bir adaya gönderiliyor. bu adada hayatta kalabilmek için gençler birbirini öldürmek zorunda kalıyorlar. sonrası kaos, şiddet ve türünde muhteşem bir film. ayrıca quentin tarantino'nun favori filmlerinden biridir.
13. sıradaki önerim ise (gravity) yerçekimi. başrollerinde sandra bullock ve george clooney rol aldığı filmin yönetmen koltuğunda ünlü yönetmen alfonso cuaron var. filmin konusunda emekli olmak üzere olan astronot matt kowalsky ve ilk defa uzaya çıkan dr. ryan stone’nun uzayda keşif yürüyüşü yaptıkları sırada geminin parçalanmasıyla uzay boşluğunda kalmaları işleniyor. hayatta kalmak için çabalayan ikili, oldukça duygusal ve dramatik sahnelerdeki başarılı oyunculuklarıyla filmi izlerken bizleri oldukça duygulandırıyor.
14. sırada yine gerçek bir hikaye olan kaptan philips var. 2009 senesinin nisan ayında yola çıkan mv maersk alabama isimli amerikan kargo gemisi, somali'nin doğu kıyılarında korsanlar tarafından saldırıya uğruyor. bu durum amerikalıların yaklaşık 200 yüzyıldır başına gelmeyen türden bir korsan saldırısı. geminin dümenindeki deneyimli kaptan richard phillips, tayfasını kurtarabilmek için kendini rehine olarak feda ediyor. korsan grubuyla, özellikle de liderleri muse ile psikolojik bir savaşın içerisinde yer aldığı bu süreç, kendisini kurtarmaya çalışan bir kurtarma ekibinin de eşzamanlı çabasıyla oldukça yüksek tansiyonlu anlara ev sahipliği yapıyor. oldukça güzel bir filmdi. ve başrolde yine tom hanks var onu da eklemiş olayım.
15. sırada (the grey) gri kurt var. alaska’da petrol sondajında çalışmak üzere yola çıkan bir grubun geçirdiği uçak kazası sonrasında son derece soğuk ve ıssız bir yerde gözlerini açmalarıyla başlayan hikaye, ekiptekilerin hem yaralanmasıyla hem de vahşi hayvanlardan dolayı bir hayli tehlikede olan serüveniyle devam ediyor. grubun lideri olan ottway ekibini kurtlardan korumaya çalışıyor ve aynı zamanda buradan kurtulmanın yolunu bulmaya çalışıyor. oldukça sürükleyici güzel bir filmdi.
sona doğru (all ıs lost) önereceğim 16. film olacak. hint okyanusunda tek başına yatıyla gezintiye çıkan bir adamın geçirdiği deniz kazası sonrasında bilinç kaybı yaşaması ve uyandığında ise bir hiçliğin ortasında hayatta kalmaya çalışması bu filmin konusunu oluşturuyor. geçirdiği kazayı yavaş yavaş hatırlamaya başlayan denizci telsiz ve navigasyon gibi yön bulabileceği aygıtları da kaybetmiş durumda olduğu için hayli zor durumda kalıyor. hiçbir donanımı olmadan okyanusun ortasından kurtulmaya çalışan adamın yiyecek ve içecekleri de tükenmek üzere ve bizlerde onunla bu savaşın içinde yerimizi alıyoruz. hayatta kalma temasını derinlemesine işleyen güzel bir filmdi.
17. sırada yine çok beğendiğim filmlerden olan apollo 13 var. apollo 13 isimli uzay aracı ile ay’a gitmeye çalışan nasa astronotları, daha yolun yarısında yaşadıkları büyük bir sıkıntıyla hayata olan bütün inançlarını bir an kaybediyorlar. uzay aracının oksijen tüpünde yaşanan patlama astronotların ne aya ne de dünyaya gidebilmesini neredeyse imkansız kılıyor. bu imkansızlık içerisinde nasa’nın yardımını bekleyen astronotlar büyük bir yaşam mücadelesi veriyorlar. ve hayatta kalma temalı mı film mi tabi ki başrolünde yer alacağım diyen usta oyuncu tom hanks bu filmde de karşımızda. filmin yönetmenliğini ise ron howard üstleniyor.
18. sırada ise pi’nin yaşamı var. ünlü yönetmen ang lee’nin dünya sinemasına kazandırdığı başarılı filmler arasında yer alan life of pi, hindistan’dan kanada’ya giden bir geminin batması sonucu 16 yaşında bir çocuk ve birkaç hayvanın okyanusun ortasında küçük bir filikada verdikleri yaşam mücadelesini anlatıyor. 16 yaşında pi adındaki hintli çocuk batan gemiden kurtulan tek insan olurken bindiği filikada ise bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan ve bir bengal kaplanı var. besin zincirinin uçları olan bu hayvanlar birbirlerine zarar vermeden pi’nin önderliğinde yeniden hayata kavuşmak için sıra dışı bir yolculuk yapıyorlar ve bizleri hem müthiş bir serüven hem de görsel bir şölen bekliyor.
19. sırada yarından sonra filmi var. iklim bilim uzmanı olan jack hall, antarktika’da büyük bir buzulun koptuğunu keşfediyor. ancak henüz fark etmediği şey ise bu olayın, dünya popülâsyonunu etkileyecek bir doğal afetin tetikleyicisi oluşu. son üç haftadır aralıksız yağmurlar yağmakta ve tüm dünyada bir dizi iklimle ilişkili felaketler meydana gelmeye başlamış. herkes dünyanın yeni bir buzul çağına girmekte olduğunu fark ettiğinde insanlar, mümkün mertebe yaşadıkları alanları terk ederek güneye doğru daha sıcak iklim şartlarının olduğu bölgelere toplanmaya başlıyorlar. jack, new york’ta mahsur kalan ve donma tehdidi altındaki oğlu ve arkadaşlarını kurtarmak için kendi canını ortaya koymaya hazır. peki neler oluyor? bu görsel şöleni mutlaka izleyin. filmde shamelesstan fiona karakteri olarak tanıdığumuz emmy rossum ve başrolde jake gyllenhaal var. ayrıca filmin soundtracki de enfesti.
20. sırada az bilinen oldukça güzel bir film önereceğim. ihanet (the edge). başrolde çok sevdiğim efsane oyuncu anthony hopkins ve alec baldwin yer alıyor. milyarder iş adamı charles morse fotoğraf sanatına ilgi duyuyor. yanına genç ve güzel karısı mickey’i, profesyonel bir fotoğrafçı ve bu fotoğrafçının asistanını da alarak ufak çaplı bir kuzey amerika yolculuğuna çıkıyor. charles'ın özel uçağıyla çıktıkları bu yolculuk talihsiz bir olayla yön değiştiriyor. bir kuş vakası nedeniyle arızalanan uçak düşüyor, charles ve fotoğrafçı robert kurtuluyorlar. ancak sonrasında aralarında yaşanan güç kavgaları ve ego savaşları, vahşi doğada yaşamak için birbirlerine muhtaç olan bu adamları gittikçe insanlıklarından uzaklaştırıyor. charles ve robert’ın eşsiz mücadelesi bu müthiş iki aktörün harika performansıyla üst seviyeye çıkıyor. muhteşem bir film.
fırsat buldukça youtube kanalım için dizi ve film önerileri hazırlarken, arada dizi kulübü başlığımıza da katkı verdiğim, dönem dönem bu kısma da katkıda bulunacağım başlıktır. herkese iyi seyirler dilediğim kulüptür.
ilk önereceğim film benim bu listede en çok etkilendiğim ve gerçek bir olayı anlatan (alive) yaşamak için filmi. uruguaylı bir rugby takımını taşıyan uçak and dağlarına çakılıyor. bu çarpışma esnasında yolcuların bir kısmı ölüyor fakat sağ olarak kurtulanlarda var. sekiz gün boyunca uçağın enkazında oturup kurtarılmayı bekliyorlar ama gelen yok. yardım bir türlü gelmeyince sıkıntılarda başlıyor. daha üzücü ve çarpıcı olan, radyodan da arama çabalarının sonuç vermemesi ve çok soğuk ortamda bu kadar zaman yaşamalarının artık söz konusu olamayacağı üzerine arama çalışmalarına son verildiğini duyuyorlar. eksi derecede soğuk bir ortamda on hafta boyunca hayatta kalmaya çalışırlarken korkunç kararlar almak zorunda kalıyorlar. bunlardan biri var ki spoiler vermemek adına bahsetmiyorum. gençlerden üçü bu büyük tradejinin yıpratıcı etkisinden uzaklaşmak için ölümü göze alarak yardım bulmak amacıyla yola çıkıyorlar. bu sıra dışı hikaye bahsettiğim gibi gerçek bir olayı anlatıyor, izlemediyseniz mutlaka izleyin.
(cast away) yeni hayat filmi listede önereceğim ikinci film. dünyaca ünlü kargo şirketi fedex’te sistem analizi uzmanı olan chuck noland, şirketin ilgili teknik sorunlarını çözmek için dünyanın her köşesine seyahatler yapıyor. işi çok yoğun olduğu için uzun süreli ilişkisini evliliğe taşımaya fırsat bulamayan noland, noel gecesi esnasında aldığı bir telefonda sistemle ilgili problemi çözümlemek için malezya'ya gitmesi gerektiğini öğreniyor. yola çıkan noland güney pasifik'te uçtuğu sırada uçak bilinmeyen bir sebeple düşüyor. bilincini kaybeden noland uyandığında kendini ıssız bir adada tek başına buluyor. ve olaylar gelişiyor. modern dünyanın getirdiği olanaklara alışkın olan bu adamın ıssız bir adada hayatta kalmaya çalışması, kurtarılmayı beklemesi, tom hanks'in müthiş oyunculuğuyla sizleri bekliyor.
üçüncü önereceğim film yine gerçek bir olaydan beyaz perdeye taşındı.
özgürlük yolu (ınto the wild). tüm hayatını özgürlük üzerine kuran christopher, üniversiteden mezun olduktan sonra hayatını vahşi doğada hiç bilmediği yerlerde sürdürmeye karar veriyor. bu uzun yolculukta christopher yeni insanlarla tanışıyor ve farklı hikayelerden besleniyor. hayatın gerçekleriyle yüzleşen christopher ihtiyacı olan şeyleri tamamlayıp özgürlük yolunda amacına ilerliyor. peki ya sonra? birçok şeyi sorgulayacağınız, izlerken kapılacağınız, müzikleriyle sizi daha da etkileyecek muhteşem bir film into the wild. odamda kocaman posteri olan tek filmdir ayrıca. ve de her şeyi herkesi bırakıp ortadan kaybolmak temasını en çarpıcı şekilde anlatan filmdir bana göre.
dördüncü önereceğim film 127 saat. yine gerçek bir hikayenin film haline geldiği bir serüven. kimseye haber vermeden dağa tırmanmaya giden erin tırmanış esnasında dengesini kaybedip düşüyor ve kolunu kayaların arasına sıkıştırıyor. kurtuluşun imkansız göründüğü yerde bir umut yardım beklerken kimsenin ondan haberi yok ve kaderiyle baş başa. 5 gün boyunca büyük bir yaşam mücadelesi veren erın hayatın gerçeklerini kendi iç dünyasındaki sorunları düşünerek zaman geçirmeye çalışsa da bu durum bir zaman sonra psikolojik bir savaşa dönüşüyor. hayat bir film şeridi gibi önünden geçerken her saniye ölüme daha da yaklaşıyor.
beşinci önerim yine favorilerimden biri olan kusursuz fırtına. film şöyle başlıyor '1991 sonbaharında, andrea gill adlı tekne gloucester - massachusets’ten demir aldı ve kuzey atlantik’teki balık avlamaya elverişli sulara doğru yelken açtı. yolculuğun başlamasından iki hafta sonra, tarihte daha önce hiç görülmemiş bir şey oldu...' bu giriş paragrafı, nasıl bir filmle karşı karşıya olduğumuzu açıklamaya yetiyor. yine gerçek bir olaydan hareketle çekilen kusursuz fırtına bizlere doğa ve insan arasındaki mücadeleyi harika şekilde aktarıyor. deniz, dalgalar, fırtına gibi unsurları seviyorsanız bu film sizi çok etkileyecek. ayrıca filmde kaptan billy tyne' rolünde george clooney yer alıyor. oldukça da başarılı.
dersu uzala önereceğim altıncı film. bir kurosawa filmi. dersu uzala rus ordusuna mensup bir araştırmacının sibirya bölgesinde bir ormanda araştırma yaparken karşılaştığı bilge adam dersu uzala ile aralarında geçenleri anlatıyor. doğayla adeta bütünleşmiş biri olan dersu, bilgilerini rus kaşif vladimir arsenyev’le paylaşıyor. 1902-1910 yılları arasında sibirya bölgesinde geçen filmde; dersu uzaladan hayatın anlamı ve hayatta kalmak gibi konularda alınan önemli dersler aktarılıyor. sovyet-japon ortak yapımı film oldukça başarılı.
yedinci önereceğim film ise orman (jungle). filmde hepimizin harry potter olarak tanıdığı daniel radcliffe başrolde yer alırken, filmin son yıllarda izlediğim en iyi hayatta kalma filmlerinden olduğunu aktarmak isterim. filmin konusuysa şöyle, bolivya ormanlarında gezintiye çıkan bir grup arkadaşın dolandırıcı, sahtekar bir rehber yüzünden ormanda kaybolmasıyla olaylar gelişiyor. ekibin başına birçok felaket gelirken, grup korkunç bir ölüm kalım savaşının içine düşüyor. sizlere de soluksuz izlemek düşüyor.
ben efsaneyim önereceğim sekizinci film. bu film bu listede olmazsa olmazdı. francis lawrence’ın yönettiği bu etkileyici filmin başrolünde tokatçı will smith var. filmin konusuysa şöyle, insanlığın sonunu getiren bir virüsün tüm dünyaya yayılmasıyla büyük bir kaos oluşuyor. bu kaotik ortamda hayatta kalmaya çalışan robert neville ise dünyayı kurtarmaya çalışıyor. bir bilim adamı olan robert neville bu felakette ailesini kaybetmiş ve harap olmuş olmasına rağmen insanlık için hayatta kalmaya başarmış ve bizlerde onun bu virüsü yok etmeye çalışmasını izliyoruz.
dokuzuncu önereceğim film di caprioya ilk oscarını getiren (the revenant) diriliş. filmin konusu şöyle, kürk için avcılık yapan bir grubun deneyimli üyesi olan hugh glass ayı saldırısı sonrasında hızlı ilerleyemiyor ve tehlikeli bölgede yavaşlamak istemeyen arkadaşlarının onu ölüme terk etmesiyle bir ölüm kalım savaşı veriyor. terk eden kişi de tom hardy filmdeki adıyla john fitzgerald. hayatta kalma ile ilgili birçok deneyime sahip olan glass intikam alabilmek için hayata 4 elle sarılıyor ve bir şekilde yaşamaya çalışıyor. muhteşem bir macera. oldukça güzel bir filmdi.
marslı listede önereceğim 10. film. ünlü yönetmen ridley scott’un şimdiye kadar ortaya koyduğu en iyi filmlerden biri olan marslı’nın başrolünde ise matt damon yer alıyor. filmin konusu şöyle, mars gezegenindeki uzay üssüne giden bir grup astronot dönerken yakalandıkları kum fırtınası sebebiyle öldü zannedilen arkadaşları mark watney’i geride bırakarak gezegenden ayrılıyorlar ve olaylar gelişiyor. watney saatler sonra uyandığında hayatta olduğuna sevinse de evi binlerce kilometre uzakta olunca çaresiz çözümler bulmaya çalışıyor. marsın doğal şartlarında kendi hayatını sürdürebilmek için birtakım çalışmalar yapan mark dünya ile de iletişim kurmaya çalışıyor. hayatta kalma temasını sıra dışı bir şekilde işleyen oldukça güzel bir film.
11. önerim yine favorilerimden biri olan sineklerin tanrısı (lord of the flies). mükemmel bir dram filmi olan sineklerin tanrısı, izleyenlerin çoğunun gözyaşlarını tutamayacağı ve uzun süre etkisinden kurtulamayacağı bir film. bu harika filmin konusuysa şöyle. uçak kazası sonucu ıssız bir adada yapayalnız kalan küçücük çocukların hayatta kalmak için yaptıkları mücadeleyi izliyorsunuz. talihsiz bir şekilde uçaktaki yetişkinlerin hayatını kaybettiği kazadan sağ kurtulan çocuklar kendi başlarına hayatlarını kurtarmaya çalışıyorlar. ancak çocuklar kendi aralarında çatışıyor ve bir grup barınacak yer yapmaya çalışırken diğer grup etrafa saldırmanın peşinde olup acımasız bir topluluğa dönüşüyorlar. yavaş yavaş birbirlerine zarar veren çocuklar bir hiçliğin ortasında korkunç bir mücadelenin içine düşüyorlar.
12. önerim yine oldukça çarpıcı bir film. ölüm oyunu. japon sinemasının çarpıcı örneklerinden olan filmin yönetmeni kinji fukasaku. filmin konusu şöyle günümüzden uzak bir gelecekte, japon hükumeti çığırından çıkmakta olan japon gençlerine gözdağı vermek ve şiddet olaylarını azaltmak için çılgın bir plan yapıyor. bu plana göre her yanından işsizlik, karamsarlık ve şiddet akan bu ülke gençliği bu plan sonrasında dersini alacak, her şey düzelecek. plan doğrultusunda şiddete meyilli 42 japon öğrenci zorla bir adaya gönderiliyor. bu adada hayatta kalabilmek için gençler birbirini öldürmek zorunda kalıyorlar. sonrası kaos, şiddet ve türünde muhteşem bir film. ayrıca quentin tarantino'nun favori filmlerinden biridir.
13. sıradaki önerim ise (gravity) yerçekimi. başrollerinde sandra bullock ve george clooney rol aldığı filmin yönetmen koltuğunda ünlü yönetmen alfonso cuaron var. filmin konusunda emekli olmak üzere olan astronot matt kowalsky ve ilk defa uzaya çıkan dr. ryan stone’nun uzayda keşif yürüyüşü yaptıkları sırada geminin parçalanmasıyla uzay boşluğunda kalmaları işleniyor. hayatta kalmak için çabalayan ikili, oldukça duygusal ve dramatik sahnelerdeki başarılı oyunculuklarıyla filmi izlerken bizleri oldukça duygulandırıyor.
14. sırada yine gerçek bir hikaye olan kaptan philips var. 2009 senesinin nisan ayında yola çıkan mv maersk alabama isimli amerikan kargo gemisi, somali'nin doğu kıyılarında korsanlar tarafından saldırıya uğruyor. bu durum amerikalıların yaklaşık 200 yüzyıldır başına gelmeyen türden bir korsan saldırısı. geminin dümenindeki deneyimli kaptan richard phillips, tayfasını kurtarabilmek için kendini rehine olarak feda ediyor. korsan grubuyla, özellikle de liderleri muse ile psikolojik bir savaşın içerisinde yer aldığı bu süreç, kendisini kurtarmaya çalışan bir kurtarma ekibinin de eşzamanlı çabasıyla oldukça yüksek tansiyonlu anlara ev sahipliği yapıyor. oldukça güzel bir filmdi. ve başrolde yine tom hanks var onu da eklemiş olayım.
15. sırada (the grey) gri kurt var. alaska’da petrol sondajında çalışmak üzere yola çıkan bir grubun geçirdiği uçak kazası sonrasında son derece soğuk ve ıssız bir yerde gözlerini açmalarıyla başlayan hikaye, ekiptekilerin hem yaralanmasıyla hem de vahşi hayvanlardan dolayı bir hayli tehlikede olan serüveniyle devam ediyor. grubun lideri olan ottway ekibini kurtlardan korumaya çalışıyor ve aynı zamanda buradan kurtulmanın yolunu bulmaya çalışıyor. oldukça sürükleyici güzel bir filmdi.
sona doğru (all ıs lost) önereceğim 16. film olacak. hint okyanusunda tek başına yatıyla gezintiye çıkan bir adamın geçirdiği deniz kazası sonrasında bilinç kaybı yaşaması ve uyandığında ise bir hiçliğin ortasında hayatta kalmaya çalışması bu filmin konusunu oluşturuyor. geçirdiği kazayı yavaş yavaş hatırlamaya başlayan denizci telsiz ve navigasyon gibi yön bulabileceği aygıtları da kaybetmiş durumda olduğu için hayli zor durumda kalıyor. hiçbir donanımı olmadan okyanusun ortasından kurtulmaya çalışan adamın yiyecek ve içecekleri de tükenmek üzere ve bizlerde onunla bu savaşın içinde yerimizi alıyoruz. hayatta kalma temasını derinlemesine işleyen güzel bir filmdi.
17. sırada yine çok beğendiğim filmlerden olan apollo 13 var. apollo 13 isimli uzay aracı ile ay’a gitmeye çalışan nasa astronotları, daha yolun yarısında yaşadıkları büyük bir sıkıntıyla hayata olan bütün inançlarını bir an kaybediyorlar. uzay aracının oksijen tüpünde yaşanan patlama astronotların ne aya ne de dünyaya gidebilmesini neredeyse imkansız kılıyor. bu imkansızlık içerisinde nasa’nın yardımını bekleyen astronotlar büyük bir yaşam mücadelesi veriyorlar. ve hayatta kalma temalı mı film mi tabi ki başrolünde yer alacağım diyen usta oyuncu tom hanks bu filmde de karşımızda. filmin yönetmenliğini ise ron howard üstleniyor.
18. sırada ise pi’nin yaşamı var. ünlü yönetmen ang lee’nin dünya sinemasına kazandırdığı başarılı filmler arasında yer alan life of pi, hindistan’dan kanada’ya giden bir geminin batması sonucu 16 yaşında bir çocuk ve birkaç hayvanın okyanusun ortasında küçük bir filikada verdikleri yaşam mücadelesini anlatıyor. 16 yaşında pi adındaki hintli çocuk batan gemiden kurtulan tek insan olurken bindiği filikada ise bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan ve bir bengal kaplanı var. besin zincirinin uçları olan bu hayvanlar birbirlerine zarar vermeden pi’nin önderliğinde yeniden hayata kavuşmak için sıra dışı bir yolculuk yapıyorlar ve bizleri hem müthiş bir serüven hem de görsel bir şölen bekliyor.
19. sırada yarından sonra filmi var. iklim bilim uzmanı olan jack hall, antarktika’da büyük bir buzulun koptuğunu keşfediyor. ancak henüz fark etmediği şey ise bu olayın, dünya popülâsyonunu etkileyecek bir doğal afetin tetikleyicisi oluşu. son üç haftadır aralıksız yağmurlar yağmakta ve tüm dünyada bir dizi iklimle ilişkili felaketler meydana gelmeye başlamış. herkes dünyanın yeni bir buzul çağına girmekte olduğunu fark ettiğinde insanlar, mümkün mertebe yaşadıkları alanları terk ederek güneye doğru daha sıcak iklim şartlarının olduğu bölgelere toplanmaya başlıyorlar. jack, new york’ta mahsur kalan ve donma tehdidi altındaki oğlu ve arkadaşlarını kurtarmak için kendi canını ortaya koymaya hazır. peki neler oluyor? bu görsel şöleni mutlaka izleyin. filmde shamelesstan fiona karakteri olarak tanıdığumuz emmy rossum ve başrolde jake gyllenhaal var. ayrıca filmin soundtracki de enfesti.
20. sırada az bilinen oldukça güzel bir film önereceğim. ihanet (the edge). başrolde çok sevdiğim efsane oyuncu anthony hopkins ve alec baldwin yer alıyor. milyarder iş adamı charles morse fotoğraf sanatına ilgi duyuyor. yanına genç ve güzel karısı mickey’i, profesyonel bir fotoğrafçı ve bu fotoğrafçının asistanını da alarak ufak çaplı bir kuzey amerika yolculuğuna çıkıyor. charles'ın özel uçağıyla çıktıkları bu yolculuk talihsiz bir olayla yön değiştiriyor. bir kuş vakası nedeniyle arızalanan uçak düşüyor, charles ve fotoğrafçı robert kurtuluyorlar. ancak sonrasında aralarında yaşanan güç kavgaları ve ego savaşları, vahşi doğada yaşamak için birbirlerine muhtaç olan bu adamları gittikçe insanlıklarından uzaklaştırıyor. charles ve robert’ın eşsiz mücadelesi bu müthiş iki aktörün harika performansıyla üst seviyeye çıkıyor. muhteşem bir film.
fırsat buldukça youtube kanalım için dizi ve film önerileri hazırlarken, arada dizi kulübü başlığımıza da katkı verdiğim, dönem dönem bu kısma da katkıda bulunacağım başlıktır. herkese iyi seyirler dilediğim kulüptür.