158
beklediğimden çok daha büyük bir sıkıntı haline gelecek bir konu olacağını düşünüyorum dün akşamdan sonra.
"abdülkerim bardakcı ve kerem aktürkoğlu bu takımın banko yerlileri. kerem yoksa, şampiyonluğu unutun" tarzı aşırı duygusal entryler giren yazarların artık bu duygusallıktan sıyrılıp, konuyu sadece mantık ve gerçekler çerçevesinde ele almaları lazım. sahada bir gerçek var, o gerçek de kerem aktürkoğlu'nun çok kötü futbol oynadığıdır. oyunun en kritik dakikalarında yaptığı top kayıpları geçen seneden beri aslında problem ve bu problem bu sene iki katına çıktı. eskiden 10 top kaybediyordu/eziyordu, şimdi 20 defa yapıyor bunu. top kayıplarından daha büyük problem, oyun içi itici karakteri. yaptığı pas hatalarının hiçbirinde hatayı kendisinde görmeyip sürekli bir çevreye diklenme, hatta azarlama içgüdüsü var kerem'de. bir futbolcunun yaptığı hatayı telafi edebilmesi için önce eksiğini/hatasını kabul etmesi gerekir, kerem her top kaybından sonra etrafını azarlamakla meşgul olduğundan, hata yaptığını idrak etmeye zamanı kalmıyor. dolayısıyla kaybettiği topun mücadelesine de girişmiyor. bakın bu yazdıklarım statta maçı izleyen binlerce galatasaray taraftarının gözleriyle şahit olduğu gerçekler. kerem aktürkoğlu çok kötü bir durumda. bunun cevabı veya bunun tedavisi "canın sağolsun aslanım", yürü be kaplan kerem'im", "kerem iyi oynuyor. zoruna gidenin borusuna gitsin" gibi hamaset kokan entry'ler değil. kerem bu kadar kötü durumda iken; üstelik zaha, tete ve ziyech transferleri yapılmış iken, "kerem aslan ya, sol kanatta banko oynar" diyenler sezon içerisinde çok büyük hayal kırıklığı yaşayacaklar. bu formuyla, bu vücut diliyle, bu öfkesiyle kerem takımımızın sahip olduğu bir yerli silah değildir. bir problemdir. oyun içi tavırlarıyla dün bunu gösterdiği gibi, oyundan çıkarken sergilediği tavırla üstüne tüy dikmiştir. dinlendirilmesi veya toparlanması sağlanılması gereken bir oyuncu değil şu anda kerem aktürkoğlu. ciddi olarak konuşulması ve disipline edilmesi gereken bir oyuncu.
gelelim asıl meseleye. galatasaray'ın ideal 11'inde sahaya koyabileceği tek bir türk futbolcu var; o da abdülkerim bardakcı. transfer döneminin bitmesine sayılı günler kala, 8+3 kuralı çerçevesinde 3 türk futbolculu bir ideal 11'e mutlaka sahip olması gereken bir takım için, bu korkunç bir durum. kerem demirbay benim sahadaki 2. türk futbolcu olması adına güvendiğim, şu ana kadar hayal kırıklığına uğradığım, ancak ümidimi kaybetmediğim bir futbolcu. ama şu anki formu ile asla 2. türk kendisi olamaz. galatasaray'da sahaya koyulabilecek garanti tek türk abdülkerim iken; olası 4 numara, 8 numara ve 10 numara transferlerini hala nasıl transfer piyasasında yabancı futbolcu havuzundan planlamaktayız; ben bunun mantığını anlamakta güçlük çekiyorum. bu takımın soru işareti barındırmayacak kaliteye sahip ve yaz kampını sözleşmeli takımında çalışarak geçirmiş çok kaliteli en az iki az tane türk futbolcuya ihtiyacı var. "bir maç kerem oynar, bir maç kaan oynar, bir maç kazımcan oynar" şeklinde düşünürsek, sezon içerisinde çok sert şekilde bir duvara çarpacağız. galatasaray'ın en az 3 türk'lü oluşturması gereken bir ideal 11 problemi var, elinde ideal düzende oynayabilecek 2. ve 3. türk futbolcusu yok ve hala inatla yabancı futbolcu transferi kovalıyor yönetim ve teknik heyet. şurada sayılı gün kaldı transfer sezonunun bitmesine ve hala uyanamadık. bizim uyanmamamız mesele değil ama teknik heyet ve yönetim mutlaka uyanmalı. yoksa kurulmuş olan takımı ateşin ortasına atacağız, görüntü ortada. lütfen bunu yapmayalım ve en kısa zamanda gereken hamleleri yapalım bu konuda.
"abdülkerim bardakcı ve kerem aktürkoğlu bu takımın banko yerlileri. kerem yoksa, şampiyonluğu unutun" tarzı aşırı duygusal entryler giren yazarların artık bu duygusallıktan sıyrılıp, konuyu sadece mantık ve gerçekler çerçevesinde ele almaları lazım. sahada bir gerçek var, o gerçek de kerem aktürkoğlu'nun çok kötü futbol oynadığıdır. oyunun en kritik dakikalarında yaptığı top kayıpları geçen seneden beri aslında problem ve bu problem bu sene iki katına çıktı. eskiden 10 top kaybediyordu/eziyordu, şimdi 20 defa yapıyor bunu. top kayıplarından daha büyük problem, oyun içi itici karakteri. yaptığı pas hatalarının hiçbirinde hatayı kendisinde görmeyip sürekli bir çevreye diklenme, hatta azarlama içgüdüsü var kerem'de. bir futbolcunun yaptığı hatayı telafi edebilmesi için önce eksiğini/hatasını kabul etmesi gerekir, kerem her top kaybından sonra etrafını azarlamakla meşgul olduğundan, hata yaptığını idrak etmeye zamanı kalmıyor. dolayısıyla kaybettiği topun mücadelesine de girişmiyor. bakın bu yazdıklarım statta maçı izleyen binlerce galatasaray taraftarının gözleriyle şahit olduğu gerçekler. kerem aktürkoğlu çok kötü bir durumda. bunun cevabı veya bunun tedavisi "canın sağolsun aslanım", yürü be kaplan kerem'im", "kerem iyi oynuyor. zoruna gidenin borusuna gitsin" gibi hamaset kokan entry'ler değil. kerem bu kadar kötü durumda iken; üstelik zaha, tete ve ziyech transferleri yapılmış iken, "kerem aslan ya, sol kanatta banko oynar" diyenler sezon içerisinde çok büyük hayal kırıklığı yaşayacaklar. bu formuyla, bu vücut diliyle, bu öfkesiyle kerem takımımızın sahip olduğu bir yerli silah değildir. bir problemdir. oyun içi tavırlarıyla dün bunu gösterdiği gibi, oyundan çıkarken sergilediği tavırla üstüne tüy dikmiştir. dinlendirilmesi veya toparlanması sağlanılması gereken bir oyuncu değil şu anda kerem aktürkoğlu. ciddi olarak konuşulması ve disipline edilmesi gereken bir oyuncu.
gelelim asıl meseleye. galatasaray'ın ideal 11'inde sahaya koyabileceği tek bir türk futbolcu var; o da abdülkerim bardakcı. transfer döneminin bitmesine sayılı günler kala, 8+3 kuralı çerçevesinde 3 türk futbolculu bir ideal 11'e mutlaka sahip olması gereken bir takım için, bu korkunç bir durum. kerem demirbay benim sahadaki 2. türk futbolcu olması adına güvendiğim, şu ana kadar hayal kırıklığına uğradığım, ancak ümidimi kaybetmediğim bir futbolcu. ama şu anki formu ile asla 2. türk kendisi olamaz. galatasaray'da sahaya koyulabilecek garanti tek türk abdülkerim iken; olası 4 numara, 8 numara ve 10 numara transferlerini hala nasıl transfer piyasasında yabancı futbolcu havuzundan planlamaktayız; ben bunun mantığını anlamakta güçlük çekiyorum. bu takımın soru işareti barındırmayacak kaliteye sahip ve yaz kampını sözleşmeli takımında çalışarak geçirmiş çok kaliteli en az iki az tane türk futbolcuya ihtiyacı var. "bir maç kerem oynar, bir maç kaan oynar, bir maç kazımcan oynar" şeklinde düşünürsek, sezon içerisinde çok sert şekilde bir duvara çarpacağız. galatasaray'ın en az 3 türk'lü oluşturması gereken bir ideal 11 problemi var, elinde ideal düzende oynayabilecek 2. ve 3. türk futbolcusu yok ve hala inatla yabancı futbolcu transferi kovalıyor yönetim ve teknik heyet. şurada sayılı gün kaldı transfer sezonunun bitmesine ve hala uyanamadık. bizim uyanmamamız mesele değil ama teknik heyet ve yönetim mutlaka uyanmalı. yoksa kurulmuş olan takımı ateşin ortasına atacağız, görüntü ortada. lütfen bunu yapmayalım ve en kısa zamanda gereken hamleleri yapalım bu konuda.