537
kimsenin kalbini kirmamaya ant icmis bir insan olarak, ancak benim kalbim kirilirsa bu eylemi gerceklestiriyorum. biraz kisasa kisasciyim. ama sevdigim ya da sevdigim demeyelim de mecbur oldugum insanlar oldu mu iste orada isler degisiyor. karsimdaki insan konuşuyor, konusuyor, konusuyor. bense susuyorum. zira agzimdan cikan ilk laf bana karsi silah olarak kullaniliyor. :) o kadar cok onyargili insan var ki ailemde, sabit fikirli, dusuncesiz.
ha tabii yine o kadar cok şükürsüz insan da var. birisi en yakinimda. baskalarinin elinde olsa tepeden tirnaga minnettar olacak, mutlu olacak, şükür edeceklerken, kendisi memnuniyetsiz, mutsuz, huzursuz!
ne yapacagimi bilmiyorum. hayir sorun tabii ki bende. bu insanlara dur diyemiyorum. sadece onlar da suclu degil aslinda ben de sucluyum. zira hep affettim. saygisizliklarina hoşgörüyle yaklastim. anlamaya çalıştim. tabi bunun yaninda hic sirtimi donmedim, hiç dönüp arkami gitmedim. ama birgün gideceğim. nasilsa gidecegim, toprak olacagim sonuçta bir gun. ha o insanlar anlayacak mi? anlamayacak.
o kadar cok ihtiyacim var ki aslinda, soyle bana bir tani konulsa, birisi dese ki birader senin saglam nevrotik sorunlarin var, psikolojik sorunlarin da var. seni bi hastaneye yatis yaptirmamiz lazim. 2 ay ya! cok degil 2 ay su insanlardan uzak kalsam kendime gelecegim. ne yazik ki oyle bir imkan da yok.
zaten buraya bunu yaziyorum icimi dokuyorum ya ustu kapali, çünkü icimi dokecegim guvenebilecek kimsem de yok. anneme döktüm de o ne yapsin! ne yapabilecek sanki. hayatim boyunca arkamda kapi gibi duran bir babam olmadi zaten. hep kendi isimi kendim hallettim. neymis, hayata hazirlamismismis. ulan ben cokemeyecek miyim, surekli diken üstünde mi duracagim be! al iste bu da güvensizlige itti beni. eşime bile güvenmiyorum. hani bu paranoya falan vs gibi degil. iste klasik sevgili es guvensizligi degil de kendimi açma eşiginin otesine gecemiyorum.
ulan su duruma maddi imkansizliklar yuzunden dussem, ne bileyim borsada para batirsam, hovardaliga gidip de birilerine para yedirsem, biri tarafından dolandirilsam da dussem falan anlarim da, yok arkadas, cevremdeki insanlarin hatta yasca benden kucuklerin bana saygisizligini gorunce kaldiramiyorum. ya hissettiklerimi boyle ustu kapali degil de dolu dolu anlatabilecegim guvenebilecegim birisi olsa kosa kosa gidecegim ama guvensizlik problemi had safhada bende! hani psikiyatrist, psikolog vs neden denemiyorum iste bu yuzden.
muhtemelen böyle boyle kendi pisliğimde bogulup gidecegim. neyse burada itiraf, ic dokme diye dursun.
belki birgun cok mutlu olursam ya da beni taniyan birisi bunu okursa bu donemde ne haldeymisim tekrardan bi kafada canlanir.
buraya kadar okuyan renktaslara da saygilarimi sunuyorum. hakkinizi helal edin. ha bir de halinize sukredin eger sevdikleriniz size saygi duyuyorsa.
edit: ekleme.
bu mecbur oldugum insanlara, keyifsizim, iyi değilim dedigimde, insan kendi tercih ettigini yasarmis diyorlar hala. siz benim onume buyur bu yemek diye koyup zorla yediriyorsunuz ancak ben bir sekilde o yemegi sirf siz koydunuz diye seviyorum ama sonra bana o yemek kotu, sen o yemegi neden yiyorsun, boyle yemek mi olur diye ben suclaniyorum hayat cok guzel be! hakikaten cok guzel.
ha tabii yine o kadar cok şükürsüz insan da var. birisi en yakinimda. baskalarinin elinde olsa tepeden tirnaga minnettar olacak, mutlu olacak, şükür edeceklerken, kendisi memnuniyetsiz, mutsuz, huzursuz!
ne yapacagimi bilmiyorum. hayir sorun tabii ki bende. bu insanlara dur diyemiyorum. sadece onlar da suclu degil aslinda ben de sucluyum. zira hep affettim. saygisizliklarina hoşgörüyle yaklastim. anlamaya çalıştim. tabi bunun yaninda hic sirtimi donmedim, hiç dönüp arkami gitmedim. ama birgün gideceğim. nasilsa gidecegim, toprak olacagim sonuçta bir gun. ha o insanlar anlayacak mi? anlamayacak.
o kadar cok ihtiyacim var ki aslinda, soyle bana bir tani konulsa, birisi dese ki birader senin saglam nevrotik sorunlarin var, psikolojik sorunlarin da var. seni bi hastaneye yatis yaptirmamiz lazim. 2 ay ya! cok degil 2 ay su insanlardan uzak kalsam kendime gelecegim. ne yazik ki oyle bir imkan da yok.
zaten buraya bunu yaziyorum icimi dokuyorum ya ustu kapali, çünkü icimi dokecegim guvenebilecek kimsem de yok. anneme döktüm de o ne yapsin! ne yapabilecek sanki. hayatim boyunca arkamda kapi gibi duran bir babam olmadi zaten. hep kendi isimi kendim hallettim. neymis, hayata hazirlamismismis. ulan ben cokemeyecek miyim, surekli diken üstünde mi duracagim be! al iste bu da güvensizlige itti beni. eşime bile güvenmiyorum. hani bu paranoya falan vs gibi degil. iste klasik sevgili es guvensizligi degil de kendimi açma eşiginin otesine gecemiyorum.
ulan su duruma maddi imkansizliklar yuzunden dussem, ne bileyim borsada para batirsam, hovardaliga gidip de birilerine para yedirsem, biri tarafından dolandirilsam da dussem falan anlarim da, yok arkadas, cevremdeki insanlarin hatta yasca benden kucuklerin bana saygisizligini gorunce kaldiramiyorum. ya hissettiklerimi boyle ustu kapali degil de dolu dolu anlatabilecegim guvenebilecegim birisi olsa kosa kosa gidecegim ama guvensizlik problemi had safhada bende! hani psikiyatrist, psikolog vs neden denemiyorum iste bu yuzden.
muhtemelen böyle boyle kendi pisliğimde bogulup gidecegim. neyse burada itiraf, ic dokme diye dursun.
belki birgun cok mutlu olursam ya da beni taniyan birisi bunu okursa bu donemde ne haldeymisim tekrardan bi kafada canlanir.
buraya kadar okuyan renktaslara da saygilarimi sunuyorum. hakkinizi helal edin. ha bir de halinize sukredin eger sevdikleriniz size saygi duyuyorsa.
edit: ekleme.
bu mecbur oldugum insanlara, keyifsizim, iyi değilim dedigimde, insan kendi tercih ettigini yasarmis diyorlar hala. siz benim onume buyur bu yemek diye koyup zorla yediriyorsunuz ancak ben bir sekilde o yemegi sirf siz koydunuz diye seviyorum ama sonra bana o yemek kotu, sen o yemegi neden yiyorsun, boyle yemek mi olur diye ben suclaniyorum hayat cok guzel be! hakikaten cok guzel.