437
kadrodaki eksiklerin giderilmemesinden ziyade, fenerbahçe galibiyetinden sonra yönetim kademesinde başlayan "biz, bizden öncekilerin yaptığı hataları yapmayacağız. biz onlara benzemeyiz" minvalindeki açıklamaların karşılık bulmaması sebebiyle insanların homurdanmaya başladığı bir dönem geçiriyoruz aslında.
dursun özbek, metin öztürk, dikran gülmezgil, ayhan akman, hatta erden timur. yaklaşık bir buçuk ay önce çok fazla külhanbeyi sözler kullandılar ve beklenti yarattılar. ortada güvenilmesi, itibar edilmesi gereken bir plan olduğu izlenimini verdiler. bir plan dahilinde yapılabilen tek transfer ise sol bek angelino. kendisini kampa getirebilmek yaklaşık bir ay sürdü; bu çok fazla bir süre. kaan ayhan şarta bağlı satın alma opsiyonu maddesi aktifleşmiş ve bonservisini almaktan başka çaremizin olmadığı bir isimdi. biz kaan'ın bonservisini aldık, transfer etmedik. beni de kimse halil dervişoğlu'nun transfer planlamasında yer aldığı, mayıs-haziran aylarında listede olduğu düşüncesine inandıramaz. okan hoca austria wien maçından sonra "barış'a bir şey olacak diye bir yandan da korkuyoruz" dedi, üstüne de beşiktaş halil konusu üzerinden çok fazla hırladı; biz de reaksiyon gösterdik ve 24 saat içerisinde transferi yaptık. halil, okan buruk'un veya galatasaray'da transferle ilgilenen profesyonellerin belirli bir plan-program çerçevesinde yürüttüğü bir transfer değildir, beşiktaş'a karşı gösterilen bir tepkiden ibarettir aslında.
planlama konusuna geri dönmek gerekirse, plan aslında şu: bekle ve gör. bunu okan buruk da defalarca dile getirdi röportajlarında. avrupa'nın beş büyük liginde yer alan üst düzey kulüplerin ıskartaya çıkartacağı futbolcuları beklemekteyiz. bu gözden çıkartılma süreci de genelde ağustos ayının ikinci yarısında başlar. önümüze ne çıkarsa artık, bakacağız. bu süre zarfında oyalanmamız için elimizde olan ve gerçekten de yavaş ilerleyen bir süreci barındıran "mauro icardi oyuncağımız" var. bir buçuk aydır beklemekteyiz bu transferi ve bir bir buçuk ay daha beklenilmesi gerektiği açıklansa, büyük bir çoğunluk "bekleyelim" der. yönetim de bunu bildiği için çok rahat. ayrıca yaklaşık bir aydır dillendirilen "arapların yaptığı hamleler transfer piyasasını mahvetti" söylemini başından beri gerçekçi bulmuyor, sadece bir oyalama taktiği olarak görüyorum. farklı bir yazar çok güzel ifade etmiş; orta sahaya kante'yi, forvete benzema'yı mı düşünüyorduk ki arap iş adamlarının yaptığı atılım transfer politikamıza zarar verdi? ilgilendiğimiz isimler üç aşağı beş yukarı iki aydır belli; bu isimlerden herhangi bir tanesi ile arap transfer borsası arasında en ufak bir bağ, en ufak bir etkileşim göremiyorum.
cedric bakambu ve kerem demirbay hakkındaki görüşlerimi ifade ederek bitireyim. transferlerinin gerçekleşmesini istediğim oyuncular bunlar. ama bu isimler de aslında ortada üzerinde ciddi çalışılmış bir liste olmadığının göstergesi. tff, türk pasaportu taşıyan futbolcular hakkında özel bir karar verdi ve kerem bu karar akabinde transfer gündemimize dahil oldu. bakambu üç hafta önce yapmış olduğu transfer tercihinden ötürü pişman oldu, bir arayışa girdi, bununla birlikte gündemimizin bir parçası oldu. belirli bir aşamaya getirilmiş bu transferler bile "bekle ve gör" politikamızın birer kanıtı. bekliyoruz, süreçleri takip ediyoruz, oluşan fırsatlara göre de aksiyon alıyoruz. bu benim mantıklı bulduğum bir anlayış asla değil ama benim mantıklı bulup bulmamamdan çok daha önemli ve kritik olan; bize söylenenin, anlatılanın iki ay önce bu olmamasıdır. bakambu gibi, kerem gibi transfer döneminin kapandığı günün sabahında gündemimize gelseler akşam saatlerine kadar transferlerini bitirmemizi bekleyeceğimiz futbolcuların finalize edilmesinin günler/haftalar sürmesi ise kritize edilmesi gereken bir husustur ayrıca. 20 temmuz sabahı itibarıyla her iki futbolcu özelinde de imzalanmış herhangi bir resmi döküman yok. 15 gündür "bizde, rahat olun" söylemleri ile günleri/haftaları erittiğimiz icardi'de olmadığı gibi...
bütün bunların bazı hoşnutsuzluklar yaratması ve küçük çaplı da olsa tepki çekmesi çok doğal. bu bir yangın çıkartma çabası asla değil. yönetim veya teknik heyet özelinde bir sataşma veya farklı bir istek de değil. ama eleştiride bulunulması, sitem edilmesi gereken bir dönemden geçiyoruz. bazı insanların yapmaya başladıkları şeyin de bu olduğunu düşünüyorum. farklı artniyetler barındırmadığı ve doğru bir üslup kullanıldığı sürece bunda bir yanlışlık görmüyorum. transfer dönemi bu çerçevede ilerlediği takdirde, ben de bu doğrultuda hareket edeceğim ve yazacağım.
dursun özbek, metin öztürk, dikran gülmezgil, ayhan akman, hatta erden timur. yaklaşık bir buçuk ay önce çok fazla külhanbeyi sözler kullandılar ve beklenti yarattılar. ortada güvenilmesi, itibar edilmesi gereken bir plan olduğu izlenimini verdiler. bir plan dahilinde yapılabilen tek transfer ise sol bek angelino. kendisini kampa getirebilmek yaklaşık bir ay sürdü; bu çok fazla bir süre. kaan ayhan şarta bağlı satın alma opsiyonu maddesi aktifleşmiş ve bonservisini almaktan başka çaremizin olmadığı bir isimdi. biz kaan'ın bonservisini aldık, transfer etmedik. beni de kimse halil dervişoğlu'nun transfer planlamasında yer aldığı, mayıs-haziran aylarında listede olduğu düşüncesine inandıramaz. okan hoca austria wien maçından sonra "barış'a bir şey olacak diye bir yandan da korkuyoruz" dedi, üstüne de beşiktaş halil konusu üzerinden çok fazla hırladı; biz de reaksiyon gösterdik ve 24 saat içerisinde transferi yaptık. halil, okan buruk'un veya galatasaray'da transferle ilgilenen profesyonellerin belirli bir plan-program çerçevesinde yürüttüğü bir transfer değildir, beşiktaş'a karşı gösterilen bir tepkiden ibarettir aslında.
planlama konusuna geri dönmek gerekirse, plan aslında şu: bekle ve gör. bunu okan buruk da defalarca dile getirdi röportajlarında. avrupa'nın beş büyük liginde yer alan üst düzey kulüplerin ıskartaya çıkartacağı futbolcuları beklemekteyiz. bu gözden çıkartılma süreci de genelde ağustos ayının ikinci yarısında başlar. önümüze ne çıkarsa artık, bakacağız. bu süre zarfında oyalanmamız için elimizde olan ve gerçekten de yavaş ilerleyen bir süreci barındıran "mauro icardi oyuncağımız" var. bir buçuk aydır beklemekteyiz bu transferi ve bir bir buçuk ay daha beklenilmesi gerektiği açıklansa, büyük bir çoğunluk "bekleyelim" der. yönetim de bunu bildiği için çok rahat. ayrıca yaklaşık bir aydır dillendirilen "arapların yaptığı hamleler transfer piyasasını mahvetti" söylemini başından beri gerçekçi bulmuyor, sadece bir oyalama taktiği olarak görüyorum. farklı bir yazar çok güzel ifade etmiş; orta sahaya kante'yi, forvete benzema'yı mı düşünüyorduk ki arap iş adamlarının yaptığı atılım transfer politikamıza zarar verdi? ilgilendiğimiz isimler üç aşağı beş yukarı iki aydır belli; bu isimlerden herhangi bir tanesi ile arap transfer borsası arasında en ufak bir bağ, en ufak bir etkileşim göremiyorum.
cedric bakambu ve kerem demirbay hakkındaki görüşlerimi ifade ederek bitireyim. transferlerinin gerçekleşmesini istediğim oyuncular bunlar. ama bu isimler de aslında ortada üzerinde ciddi çalışılmış bir liste olmadığının göstergesi. tff, türk pasaportu taşıyan futbolcular hakkında özel bir karar verdi ve kerem bu karar akabinde transfer gündemimize dahil oldu. bakambu üç hafta önce yapmış olduğu transfer tercihinden ötürü pişman oldu, bir arayışa girdi, bununla birlikte gündemimizin bir parçası oldu. belirli bir aşamaya getirilmiş bu transferler bile "bekle ve gör" politikamızın birer kanıtı. bekliyoruz, süreçleri takip ediyoruz, oluşan fırsatlara göre de aksiyon alıyoruz. bu benim mantıklı bulduğum bir anlayış asla değil ama benim mantıklı bulup bulmamamdan çok daha önemli ve kritik olan; bize söylenenin, anlatılanın iki ay önce bu olmamasıdır. bakambu gibi, kerem gibi transfer döneminin kapandığı günün sabahında gündemimize gelseler akşam saatlerine kadar transferlerini bitirmemizi bekleyeceğimiz futbolcuların finalize edilmesinin günler/haftalar sürmesi ise kritize edilmesi gereken bir husustur ayrıca. 20 temmuz sabahı itibarıyla her iki futbolcu özelinde de imzalanmış herhangi bir resmi döküman yok. 15 gündür "bizde, rahat olun" söylemleri ile günleri/haftaları erittiğimiz icardi'de olmadığı gibi...
bütün bunların bazı hoşnutsuzluklar yaratması ve küçük çaplı da olsa tepki çekmesi çok doğal. bu bir yangın çıkartma çabası asla değil. yönetim veya teknik heyet özelinde bir sataşma veya farklı bir istek de değil. ama eleştiride bulunulması, sitem edilmesi gereken bir dönemden geçiyoruz. bazı insanların yapmaya başladıkları şeyin de bu olduğunu düşünüyorum. farklı artniyetler barındırmadığı ve doğru bir üslup kullanıldığı sürece bunda bir yanlışlık görmüyorum. transfer dönemi bu çerçevede ilerlediği takdirde, ben de bu doğrultuda hareket edeceğim ve yazacağım.