1872
aslında bu adam baya iyi futbolcu. güçlü, hızlı, teknik, pas ve şut yeteneği üst düzey. kalitesi gerçekten çok yukarıda.
ama. aması var. bunlar iyi futbol oynamak için yetmiyor maalesef. doğru oynamak lazım bu oyunu.
babel mesela. inanılmaz bir şut yeneği vardı babel'in. ancak kendisi başka işlere çok odaklanıyordu. rakibe kıç dayama, geri doğru top sürme, topa basma işlerine o kadar zaman harcıyordu ki adam 6 ayda bir falan şut atıyordu. hal böyle olunca da o şut yeteneğinin bir önemi kalmıyordu.
barış mesela. hiçbir şeyle muhattap olmuyor. hemen boş alan varsa koşuyor, boş adam varsa pas atıyor, rakibin içinden geçmeye çalışmayı bıraktı, kendisini çok geliştirdi ve doğru oynamayı neredeyse öğrendi. finalde bazen yapıyor bazen yapamıyor ama doğruyu uygulamaya çalışıyor.
gelelim zaniolo'ya. zaniolo babel'e benziyor. durun linç etmeyin. elbette babel gibi durarak oynadığını topu öldürdüğünü kastetmiyorum benziyor derken. zaniolo başka işlerle harcadığı vakitten sebep yeteneklerini çok az kullanabiliyor. rakibine sırtını dayama, ikili mücadele kazanma, kaybederse faul alma, hakeme itiraz etme, hır gür işlerle o kadar uğraşıyor ki dribling yapmaya pas atmaya çalım atmaya şut atmaya ne zaman kalıyor ne hali kalıyor. bırak kardeşim rakibi ya. seni koşarken de yakalayamazlar vurarak da düşüremezler. geç git yanlarından. aç önünü. açamazsan ver arkadaşına. senin sürekli dar alanda dribling yapmaya ya da adam geçmeye ihtiyacın yok. döndüğünde seni döndürmeyecek topçu çok az zaten. sen kalın futbolcusun messi'nin girdiği dar alanlara girmekle ne işin var. messi giriyor o dar alanlara ama rakiple de hiç muhattap olmuyor, uzaklaşıyor. sen kasten yaklaşıyorsun. ayağın rakipten üstün, gücün üstün, hızın üstün, zekan üstün, sen adamla kavgaya girip bu üstünlüklerin hepsini kaybediyorsun. bırak rakibi, kaleye git, sonra rakip düşünsün seni nasıl durduracağını. boş işlerle uğraşıyorsun, böyle olunca da yeteneklerini sergiyelemiyorsun, takıma faydalı da olamıyorsun. öne oynamayı daha fazla düşünmesi gereken futbolcumuz.
ama. aması var. bunlar iyi futbol oynamak için yetmiyor maalesef. doğru oynamak lazım bu oyunu.
babel mesela. inanılmaz bir şut yeneği vardı babel'in. ancak kendisi başka işlere çok odaklanıyordu. rakibe kıç dayama, geri doğru top sürme, topa basma işlerine o kadar zaman harcıyordu ki adam 6 ayda bir falan şut atıyordu. hal böyle olunca da o şut yeteneğinin bir önemi kalmıyordu.
barış mesela. hiçbir şeyle muhattap olmuyor. hemen boş alan varsa koşuyor, boş adam varsa pas atıyor, rakibin içinden geçmeye çalışmayı bıraktı, kendisini çok geliştirdi ve doğru oynamayı neredeyse öğrendi. finalde bazen yapıyor bazen yapamıyor ama doğruyu uygulamaya çalışıyor.
gelelim zaniolo'ya. zaniolo babel'e benziyor. durun linç etmeyin. elbette babel gibi durarak oynadığını topu öldürdüğünü kastetmiyorum benziyor derken. zaniolo başka işlerle harcadığı vakitten sebep yeteneklerini çok az kullanabiliyor. rakibine sırtını dayama, ikili mücadele kazanma, kaybederse faul alma, hakeme itiraz etme, hır gür işlerle o kadar uğraşıyor ki dribling yapmaya pas atmaya çalım atmaya şut atmaya ne zaman kalıyor ne hali kalıyor. bırak kardeşim rakibi ya. seni koşarken de yakalayamazlar vurarak da düşüremezler. geç git yanlarından. aç önünü. açamazsan ver arkadaşına. senin sürekli dar alanda dribling yapmaya ya da adam geçmeye ihtiyacın yok. döndüğünde seni döndürmeyecek topçu çok az zaten. sen kalın futbolcusun messi'nin girdiği dar alanlara girmekle ne işin var. messi giriyor o dar alanlara ama rakiple de hiç muhattap olmuyor, uzaklaşıyor. sen kasten yaklaşıyorsun. ayağın rakipten üstün, gücün üstün, hızın üstün, zekan üstün, sen adamla kavgaya girip bu üstünlüklerin hepsini kaybediyorsun. bırak rakibi, kaleye git, sonra rakip düşünsün seni nasıl durduracağını. boş işlerle uğraşıyorsun, böyle olunca da yeteneklerini sergiyelemiyorsun, takıma faydalı da olamıyorsun. öne oynamayı daha fazla düşünmesi gereken futbolcumuz.