37
benim bir türlü anlayamadığım bir durum var.
şimdi şu maçın ardından burada saatlerce, altyapının yetersizliğinden, avrupa kulüplerinin altyapıları ile bizim altyapımız arasındaki farklardan, altyapıdan yetiştikleri için romantik davranarak bazı oyuncuları gözümüzde gereksiz yere büyüttüğümüzden filan bahsedebiliriz. illa ki profesyonel olarak futbolla ilgilenmiş olmaya da gerek yok. bütün çocukluğu toprak sahalarda, taş ile oluşturulmuş iki kale arasında, hava kararıp ta evden çağırılıncaya kadar terden sırılsıklam olmuş halde koşturmuş kişiler olarak az, çok bir fikrimiz var bu oyunla alakalı.
anlayamadığım durum ise, biz o finalde yenmiş olmanın verdiği mutluluktan başka bize hiç bir getirisi olmayan o oyunlarda bile bugünkü arkadaşlardan 10 kat daha hırslı olurduk. yenilince sinirden ağlardık. yahu yeteneğiniz kısıtlı olabilir. belki çocukken hayalini kurduğumuz o pozisyona sadece şanslı bir çocuk olarak doğduğunuz için geldiniz. belki o şanslı çocuk olmasaydınız, hayatınız boyunca ayağınıza toprak sahada bile bir kere top değmeyecekti. hepsini anlarım da böyle isteksiz, sanki jübile maçına çıkmış veteran futbolcular gibi oynamayı, hele ki karşına böyle bir şans gelmişken, anlayamıyorum bir türlü.
bugün, galatasaray formasını giyip de ayağındaki topu yanındakine vermek dışında hiçbir şey yapmayan o çocuklardan birinin yerine sahaya çıkmış olsam, inanın karşı takımın futbolcularına o çimleri yedirirdim. hayat bazen gerçekten hiç adil olmuyor.
şimdi şu maçın ardından burada saatlerce, altyapının yetersizliğinden, avrupa kulüplerinin altyapıları ile bizim altyapımız arasındaki farklardan, altyapıdan yetiştikleri için romantik davranarak bazı oyuncuları gözümüzde gereksiz yere büyüttüğümüzden filan bahsedebiliriz. illa ki profesyonel olarak futbolla ilgilenmiş olmaya da gerek yok. bütün çocukluğu toprak sahalarda, taş ile oluşturulmuş iki kale arasında, hava kararıp ta evden çağırılıncaya kadar terden sırılsıklam olmuş halde koşturmuş kişiler olarak az, çok bir fikrimiz var bu oyunla alakalı.
anlayamadığım durum ise, biz o finalde yenmiş olmanın verdiği mutluluktan başka bize hiç bir getirisi olmayan o oyunlarda bile bugünkü arkadaşlardan 10 kat daha hırslı olurduk. yenilince sinirden ağlardık. yahu yeteneğiniz kısıtlı olabilir. belki çocukken hayalini kurduğumuz o pozisyona sadece şanslı bir çocuk olarak doğduğunuz için geldiniz. belki o şanslı çocuk olmasaydınız, hayatınız boyunca ayağınıza toprak sahada bile bir kere top değmeyecekti. hepsini anlarım da böyle isteksiz, sanki jübile maçına çıkmış veteran futbolcular gibi oynamayı, hele ki karşına böyle bir şans gelmişken, anlayamıyorum bir türlü.
bugün, galatasaray formasını giyip de ayağındaki topu yanındakine vermek dışında hiçbir şey yapmayan o çocuklardan birinin yerine sahaya çıkmış olsam, inanın karşı takımın futbolcularına o çimleri yedirirdim. hayat bazen gerçekten hiç adil olmuyor.

