7527
hayatımın hiçbir noktasında anarşizmi, isyan kültürünü, tarafıma olan olumlu/olumsuz tutumu baz alarak değer yargılarımı inşa etmedim lakin son birkaç yıldır (özellikle pandemi başlangıcından bu yana) hayata, insanlara, toplumu ilgilendiren sistem ve yönetimsel anlamda insanın değerine dair oldukça sık düşünmeye başladım. galatasaray'da bunların içerisinde bana ne gözle baktığına dair düşüncelere gark ederek, kendine sıkı bir yer edindi. geçtiğimiz ay içerisinde kombine yenileme safsatası ile ufaktan bir rahatsız oldum, zira istenen paralar bugün türkiye'de yaşam dinamikleri baz alındığında inanılmaz korkunç zamlar gördü, hakeza forma fiyatları, sürekli sizi tribüne bekliyoruz, tribünde yerinizi alın, basketbol takımı izlenmiyor oraya da gelin, voleybol maçımız var biraz da oraya gelin, beyler formalar az sattı biraz daha alın gibi ufak tefek reklam faaliyetleri (her ne kadar gerektiğini bilsem de) beni irrite etmeye başladı. bakın ben yanlış yorumluyor olabilirim, yanlış düşünüyor olabilirim, fikirlerim komple bir saçmalık dahi olabilir bu yanlışı yüzüme vuracak bir yazar arkadaşım var ise, seve seve yanlışımdan dönmeye hazırım. lakin söylemek istediğim yegane şey; ben bu kulübün müşterisi miyim? yoksa birlikte yol yürüdüğü bir yoldaşı mıyım? bana yoldaş gibi davranıp, cebimdeki son kuruşa dahi göz dikildiğini düşündüren şeyin ne olduğunu kendi çapımda açıklamaya gayret gösterdim sürç-i lisan ettiysem affola.
lakin eğer ben müşteriniz isem çıkın verdiğim paranın karşılığı olan galibiyeti, üç puanı, iyi oyunu bana verin yok eğer ben yoldaşınız isem çıkın yırtılan boğazımın, akıttığım terin karşılığını verin.
lakin eğer ben müşteriniz isem çıkın verdiğim paranın karşılığı olan galibiyeti, üç puanı, iyi oyunu bana verin yok eğer ben yoldaşınız isem çıkın yırtılan boğazımın, akıttığım terin karşılığını verin.