91
ingiliz köylerinde oradan oraya savrulduğum oyun. normalde ben bölgesel amatör yaması indirip ülkemizden başlardım ancak bu sefer farklılık olsun dedim. en düşük profille, ingiltere'nin en alt ligi olan vanarama national league north takımı olan gloucester city ile işe başladım.
gloucester, yarı profesyonel bir camia doğal olarak. topçular ara sıra idmana falan geliyor. 24 takımlı ligi 14-16 arası bitirmesi bekleniyor. transfer sezonunu da kapalı olarak başlattım oyunu. santrfor mcclure çok ekstra bir performansla bizi play-off'a taşıdı. ilk turu geçsek de yarı finalde elendik ilk sezon. sonraki sezon mcclure bizi play off potasına yine taşıdı ekstra performansıyla. bu sefer ilk turu da geçtik, yarı finali de geçtik fakat finalde patladık. 118. dakikada yediğimiz gol sonrası mevzu kapandı. zaten benim de menajer olarak sözleşmem bitti. benden bu kadar, dedim ve severek ayrıldık.
sonraki sezonun ortalarına kadar işsiz güçsüz dolandık. sezonun ortasında bir üst lig olan vanarama national'da küme düşmemeye çalışan oldham atletic menajerliğine talip olduk. onlar da kabul ettiler sağ olsunlar. ilk sezon şöyle böyle derken herifleri kümede tuttuk. sonraki sezon birkaç iyi takviyeyle play-off'a kalmayı başardık. play off'ta yine çaktılar bana. baktım oldham'da para yok, hedef yok. sözleşmemiz bitince onlara da ''hadi kendinize dikkat edin'' dedik ve ayrıldık.
sonraki sezon, yani oyundaki 5. sezonumun sonuna kadar işsiz güçsüz dolandık. bu sefer de bir üst lig olan efl 2. lig'de küme düşmeme mücadelesi veren cheltenham'a talip olduk. küme düşme potasının bir sıra üstünde yer alıyorlar ama hedefleri aslında orta sıra. yani çok başarısız bir sezon geçiriyorlar. sağ olsunlar bizi layık gördüler göreve. gittiğim takımlar play off'ta takıldıkça ben kendimi üst lige atıyorum. tabii fena işler yapmadığımız için mümkün oluyor bu. neyse geçtik göreve. sezonun bitimine 4 maç var. 4/4 yaptık, direkt bağladık zaten camiayı kendimize. sonraki sezon yine orta sıra hedefi olan takımla çok uzun süre play off potasında kalsak da ligin son haftalarına doğru düşüş yaşadık ve potadan uzaklaştık. cheltenham bugüne kadar gördüğüm en fakir takımlardan biri. 5 bin euro bile vermez fazladan. öyle bir camia. baktık ki bu kulüple de uğraşılmaz, sözleşme bitince topladık haliyle tası tarağı.
yani bir yerde 2 sezondan fazla kalamadım anlayacağınız. arkadaşlar yanlış anlamayın, bu 3 kulüpte de ben beklenenin üstünde işler yaptım fakat onlarla uzun vadeli bir şeyler plansam 2050'de premier lig'e belki çıkmış olurduk. kaldı ki biz çıtayı yukarı çektikçe herifler fazla para vermeden fazla başarı istiyor. bir de bu liglerde uzun sözleşmeler falan yok. bizim parlattığımız topçuyu adam bonservis vermeden alıyor, topçu da haliyle gidiyor. yani sen iyi kadroyu da koruyamıyorsun asla. sonra parasız pulsuz en iyi topçularının yerini doldurmaya çalış.
neyse sonraki sezonun ortalarında bradford city menajerliğine talip olduk. ligin ortalama üstü takımlarından biriydi. biraz gerilerde kalmışlardı. geçtik takımın başına. hayatımda bu kadar yetenek fakiri takım görmedim. savunma orta saha hadi neyse de hücum oyuncuları skandal. takıma olumlu hiçbir katkımız olmadı. geldiğim sezonun sonuna doğru bastım istifayı. bradford başarısız bir proje oldu açıkçası.
sonraki sezon yaz transfer döneminde notts county bizi çağırdı göreve. yine efl 2. lig takımıydı. play-off için yarışma hedefleri vardı. paraları da vardı açıkçası. ilk defa parası olan bir kulüpteydim. yaptık transferleri. lige de çok iyi girdik. pek de uzun süreli düşüş yaşamadık. 2. olarak direkt efl 1. lige çıktık. nihayet bir takımı üst lige çıkardın amk, dediğinizi duyar gibiyim. bu sefer sözleşmeyi yeniledik çünkü kulüpte gelecek gördüm. şimdi efl 1. ligdeyiz. ligde kalma savaşı vermemiz bekleniyordu ancak biraz daha iyi durumdayız.
lan bu ingiltere alt ligleri bataklık gibi. zaten sezonda 46 maç yapıyorsun, bazen günaşırı maç yaptığın yetmiyormuş gibi yok fa cup, yok carabao, yok kuzey bilmem ne. tam delirmelik. zaten sezonun ortalarına doğru topçuların hepsi alarm vermeye başlıyor. oyun istikrarı, kadro istikrarı falan oturtmak çok zor. 2 maç üst üste bambaşka oyunlar oynayabiliyorsun. bilmiyorum bu macera bizi nereye götürecek.
gloucester, yarı profesyonel bir camia doğal olarak. topçular ara sıra idmana falan geliyor. 24 takımlı ligi 14-16 arası bitirmesi bekleniyor. transfer sezonunu da kapalı olarak başlattım oyunu. santrfor mcclure çok ekstra bir performansla bizi play-off'a taşıdı. ilk turu geçsek de yarı finalde elendik ilk sezon. sonraki sezon mcclure bizi play off potasına yine taşıdı ekstra performansıyla. bu sefer ilk turu da geçtik, yarı finali de geçtik fakat finalde patladık. 118. dakikada yediğimiz gol sonrası mevzu kapandı. zaten benim de menajer olarak sözleşmem bitti. benden bu kadar, dedim ve severek ayrıldık.
sonraki sezonun ortalarına kadar işsiz güçsüz dolandık. sezonun ortasında bir üst lig olan vanarama national'da küme düşmemeye çalışan oldham atletic menajerliğine talip olduk. onlar da kabul ettiler sağ olsunlar. ilk sezon şöyle böyle derken herifleri kümede tuttuk. sonraki sezon birkaç iyi takviyeyle play-off'a kalmayı başardık. play off'ta yine çaktılar bana. baktım oldham'da para yok, hedef yok. sözleşmemiz bitince onlara da ''hadi kendinize dikkat edin'' dedik ve ayrıldık.
sonraki sezon, yani oyundaki 5. sezonumun sonuna kadar işsiz güçsüz dolandık. bu sefer de bir üst lig olan efl 2. lig'de küme düşmeme mücadelesi veren cheltenham'a talip olduk. küme düşme potasının bir sıra üstünde yer alıyorlar ama hedefleri aslında orta sıra. yani çok başarısız bir sezon geçiriyorlar. sağ olsunlar bizi layık gördüler göreve. gittiğim takımlar play off'ta takıldıkça ben kendimi üst lige atıyorum. tabii fena işler yapmadığımız için mümkün oluyor bu. neyse geçtik göreve. sezonun bitimine 4 maç var. 4/4 yaptık, direkt bağladık zaten camiayı kendimize. sonraki sezon yine orta sıra hedefi olan takımla çok uzun süre play off potasında kalsak da ligin son haftalarına doğru düşüş yaşadık ve potadan uzaklaştık. cheltenham bugüne kadar gördüğüm en fakir takımlardan biri. 5 bin euro bile vermez fazladan. öyle bir camia. baktık ki bu kulüple de uğraşılmaz, sözleşme bitince topladık haliyle tası tarağı.
yani bir yerde 2 sezondan fazla kalamadım anlayacağınız. arkadaşlar yanlış anlamayın, bu 3 kulüpte de ben beklenenin üstünde işler yaptım fakat onlarla uzun vadeli bir şeyler plansam 2050'de premier lig'e belki çıkmış olurduk. kaldı ki biz çıtayı yukarı çektikçe herifler fazla para vermeden fazla başarı istiyor. bir de bu liglerde uzun sözleşmeler falan yok. bizim parlattığımız topçuyu adam bonservis vermeden alıyor, topçu da haliyle gidiyor. yani sen iyi kadroyu da koruyamıyorsun asla. sonra parasız pulsuz en iyi topçularının yerini doldurmaya çalış.
neyse sonraki sezonun ortalarında bradford city menajerliğine talip olduk. ligin ortalama üstü takımlarından biriydi. biraz gerilerde kalmışlardı. geçtik takımın başına. hayatımda bu kadar yetenek fakiri takım görmedim. savunma orta saha hadi neyse de hücum oyuncuları skandal. takıma olumlu hiçbir katkımız olmadı. geldiğim sezonun sonuna doğru bastım istifayı. bradford başarısız bir proje oldu açıkçası.
sonraki sezon yaz transfer döneminde notts county bizi çağırdı göreve. yine efl 2. lig takımıydı. play-off için yarışma hedefleri vardı. paraları da vardı açıkçası. ilk defa parası olan bir kulüpteydim. yaptık transferleri. lige de çok iyi girdik. pek de uzun süreli düşüş yaşamadık. 2. olarak direkt efl 1. lige çıktık. nihayet bir takımı üst lige çıkardın amk, dediğinizi duyar gibiyim. bu sefer sözleşmeyi yeniledik çünkü kulüpte gelecek gördüm. şimdi efl 1. ligdeyiz. ligde kalma savaşı vermemiz bekleniyordu ancak biraz daha iyi durumdayız.
lan bu ingiltere alt ligleri bataklık gibi. zaten sezonda 46 maç yapıyorsun, bazen günaşırı maç yaptığın yetmiyormuş gibi yok fa cup, yok carabao, yok kuzey bilmem ne. tam delirmelik. zaten sezonun ortalarına doğru topçuların hepsi alarm vermeye başlıyor. oyun istikrarı, kadro istikrarı falan oturtmak çok zor. 2 maç üst üste bambaşka oyunlar oynayabiliyorsun. bilmiyorum bu macera bizi nereye götürecek.