32
fenerbahçe'nin galatasaray'ın maçından 48 saat sonra, üstelik 1-0 mağlup iken sosyal medya hesabından federasyon'a yaptığı tacizi 48 saat önce konyaspor maçının devre arasında biz yapsaydık; bugün puan farkı maç fazlasıyla 6 değil, 12 idi. fenerbahçe 1-0 mağlup durumda olduğu, aslında 11 kişi yerine 10 kişi olarak 1-0 mağlup durumda olması gereken bir devreyi geride bıraktığı halde, 50%-50% bir ofsayt kararı üzerinden ortalığı ayağa kaldırdı. 15-20 dakikalık bir devre arasında öyle bir sosyal medya atmosferi yarattı ki, 100.000 kişi ile federasyon'a yürüseler maçtan sonra bu kadar etkili olmazdı. maçın esnasında işlerini gördüler ve ikinci devre iki penaltı jokeri eşliğinde 3-1 maçı kazandılar. medyada kimsenin umrunda değil osayi samuel'in kırmızı kart görmesi gereken pozisyon. 2-3 satır ile geçiştirildi konu. herkes fenerbahçe'nin ofsayt gerekçesiyle verilmeyen golüne odaklandı. fenerbahçe'nin o gün iki defa federasyon'u, hakemleri ve dolayı yoldan galatasaray'ı resmi hesabından tehdit etmesine kimse değinmedi bile. "müthiş geri dönüş", "fener'in şampiyonluk inadı", "büyük takım böyle olur" manşetleri arasında eridi gitti asıl önemli konular.
diyeceğim şudur ki bu basın toplantısı, olası savaş ilanları, bağırmalar çağırmalar hiçbir şekilde galatasaray'ın lehine bir sonuç vermez. bu basın toplantısı oldu diye kimse kendisine çekidüzen vermeyecek. bu basın toplantısı oldu diye mehmet büyükekşi veya lale orta istifa etmeyecek. bu oyunun kuralı, fenerbahçe'nin uyguladığı yöntemler. leo dubois özelinde yaşanan pozisyonu "zaten devreyi önde bitirdik, tadımız kaçmasın şimdi" diye görmezden gelirse galatasaray'ı yönetenler, ortalığı ayağa kaldırmazlar ise; ikinci yarı sahada senin takımına 2 tane atarlar bir bakmışsın kaybetmişsin. öteki taraf aleyhlerine 1 kırmızı kartın atlandığı, lehlerine 2 tane penaltının verildiği bir maçtan sonra çıkıp "bu düzeni başlarına yıkacağız!", "fenerbahçe düşmanlarını öldüreceğiz!", "hakkımızı helal etmiyoruz!" diyecek kadar pişkin. ve herkesi bu pişkinlik etrafında birleştirebilecek kadar güçlü. galatasaray olarak biz ne yapıyoruz peki; 21 mart salı günü öğleden sonraya basın toplantısı koyuyoruz. geçti bor'un pazarı sür eşeği niğde'ye derler adama. dün lale orta bir araba dolusu itirafta bulundu, resmi hesaplardan çıt çıkmadı. olan olmuş, biten bitmiş; bugün konuşulsa ne olur? biz daha bugün herhangi bir konuşma yapmadan fenerbahçe sosyal medya hesabından bir sürü ileti paylaştı. yine orada kendi lehlerine bir kamuoyu oluşturdu beşiktaş ile beraber. biz ne yapıyoruz? bekliyoruz saat 15.00'ı; "sapla erden timur", "parçala dursun özbek" diyebilmek için. kendimizi avutmaktan başka bir işe yaramayacak bunlar; kamuoyunda çok daha fazla kulübü saldırıya açık hale getirecek bir basın toplantısından fazlası olmayacak. ne açıklarsa açıklasınlar fark etmez. oyunun kuralı bu değil çünkü. oyunun oynandığı yerde hiçbir şey yapmayıp; hiçbir şey yapmamayı geçtim oyunun oynadığı yeri rakiplerin tekeline bırakıp basın toplantılarından medet ummak, bize hiçbir şey kazandırmıyor. bugüne kadar kazandırmadı, bundan sonra da kazandırmayacak.
diyeceğim şudur ki bu basın toplantısı, olası savaş ilanları, bağırmalar çağırmalar hiçbir şekilde galatasaray'ın lehine bir sonuç vermez. bu basın toplantısı oldu diye kimse kendisine çekidüzen vermeyecek. bu basın toplantısı oldu diye mehmet büyükekşi veya lale orta istifa etmeyecek. bu oyunun kuralı, fenerbahçe'nin uyguladığı yöntemler. leo dubois özelinde yaşanan pozisyonu "zaten devreyi önde bitirdik, tadımız kaçmasın şimdi" diye görmezden gelirse galatasaray'ı yönetenler, ortalığı ayağa kaldırmazlar ise; ikinci yarı sahada senin takımına 2 tane atarlar bir bakmışsın kaybetmişsin. öteki taraf aleyhlerine 1 kırmızı kartın atlandığı, lehlerine 2 tane penaltının verildiği bir maçtan sonra çıkıp "bu düzeni başlarına yıkacağız!", "fenerbahçe düşmanlarını öldüreceğiz!", "hakkımızı helal etmiyoruz!" diyecek kadar pişkin. ve herkesi bu pişkinlik etrafında birleştirebilecek kadar güçlü. galatasaray olarak biz ne yapıyoruz peki; 21 mart salı günü öğleden sonraya basın toplantısı koyuyoruz. geçti bor'un pazarı sür eşeği niğde'ye derler adama. dün lale orta bir araba dolusu itirafta bulundu, resmi hesaplardan çıt çıkmadı. olan olmuş, biten bitmiş; bugün konuşulsa ne olur? biz daha bugün herhangi bir konuşma yapmadan fenerbahçe sosyal medya hesabından bir sürü ileti paylaştı. yine orada kendi lehlerine bir kamuoyu oluşturdu beşiktaş ile beraber. biz ne yapıyoruz? bekliyoruz saat 15.00'ı; "sapla erden timur", "parçala dursun özbek" diyebilmek için. kendimizi avutmaktan başka bir işe yaramayacak bunlar; kamuoyunda çok daha fazla kulübü saldırıya açık hale getirecek bir basın toplantısından fazlası olmayacak. ne açıklarsa açıklasınlar fark etmez. oyunun kuralı bu değil çünkü. oyunun oynandığı yerde hiçbir şey yapmayıp; hiçbir şey yapmamayı geçtim oyunun oynadığı yeri rakiplerin tekeline bırakıp basın toplantılarından medet ummak, bize hiçbir şey kazandırmıyor. bugüne kadar kazandırmadı, bundan sonra da kazandırmayacak.