479
belli başlı eksiklikleri ve fiyaskoları olmasıyla beraber aslında denememiz gereken yapılanma türlerinin bunlar olduğu aşikar. alınan oyuncular ve bize getirdiklerinden bağımsız olarak şunu bilmek gerekir ki galatasaray bir spor kulübüdür. spor kulüpleri ''arsa aldım kat çıktım, arazi buldum han yaptım, zengin bir başkan buldum nakit akışı sağladım'' şeklinde varlığını bağımsız bir şekilde sürdüremez.
daralan ekonomik çemberimizde bu tip yapılanma denemelerine mecburuz. sakın yanlış anlaşılmasın amacım 3 yıllık planlamayı aklamak ya da hocayı savunmak değil.
hocanın belli ki bir ideali vardı. gençlerle oluşan kadro ile hem galatasaray futbol takımının ekonomik olarak kendi kendini dönderebileceği hem de orta ve uzun vadede başarı getirebilecek sistemi kurmayı hedefledi.
ortaya çıkan tabloda ne kadar kızarsak kızalım, türk futbol takımlarının kurtuluşu bu reçete üzerinden geçmektedir. denenen oyuncular, kadro mühendisliği ve kimyanın oturtulamaması tabi ki gün gibi ortada.
önemli olan bu noktada asıl amacı kaçırıyor olmamız. şahsi fikrim ortaya konulan teşhisin doğru olduğu ama tedavinin yanlış yapılmasıydı. türk milletinin genetik özelliklerinden biri olan ''ya hep ya hiç'' mantığı sanki futbol takımımıza da zuhur etmiş gibiydi. yönetim ve hocamız ilk başta neyi düşündüler bilmiyorum ama istediler ki takımımızda hep genç futbolcular olsun. dünya üzerinde bu kadar genç futbolcuyu bir araya toplayıp başarı elde edebilecek takım görmek çok zor. belli başlı dönemlerde bir ekol ile çıkan genç takımlar olmuştur ama onun dışında bu tip projelere giren takımlar genelde oyuncuları harmanlamayı tercih ediyor. zaten bu planlamaya devam etmiş olsaydık, hocanın ve ekibinin de bu yönteme yöneleceğini necati ateş'in bir kaç ay önce yaptığı açıklamalarla öğrenmiş olduk. (devre arasında ortasahaya tecrübe eklemesi yapmak için elneny transferi yapılacağını dile getirmişti)
o dönem transfer edilip eleştirilen oyunculara baktığımızda özellikle en çok tepki çeken iki ismin morutan ve cicaldau olduğunu görüyoruz.
morutan ve cicaldau özelinde şunu belirtmek isterim ki; geldikleri ve gidecekleri güne kadar fikrim değişmeyecek. uzun yıllardır futbol takip eden ve futbol oyunlarını bol bol oynayan bir kardeşiniz olarak şunu söylemek istiyorum; son 15-20 yıllık periyot içerisinde top seviye takımlarda süre almış rumen futbolcu bulamazsınız, bulsanız bile bu sayı bir elin parmaklarını geçmeyecektir. italya dışında avrupa piyasasında kolay kolay yer bulamayan rumen futbolcular için bu kadar ısrarcı olmamızın sebebini anlayamıyorum. belki de o günün şartlarında ekonomik durumumuzdan ötürü ödeme konusunda kolaylık sağlanması gibi etmenlerden bu oyunculara yönelmişizdir. ama bu tip imtiyazlar olmadan romantik düşünceler ile kendilerine yönelmişsek vah halimize.
3 yıllık planlama üzerinden fatih terim hocamıza saldırmanın hatta transferlerden prim bile aldığını iddia edecek kadar çirkinleşmenin çok yanlış olduğunu düşünmekle beraber o dönem hocamızın da aldığı bazı karar ve ısrarlarla yanlış yaptığını kabul etmemiz gerekir.
daralan ekonomik çemberimizde bu tip yapılanma denemelerine mecburuz. sakın yanlış anlaşılmasın amacım 3 yıllık planlamayı aklamak ya da hocayı savunmak değil.
hocanın belli ki bir ideali vardı. gençlerle oluşan kadro ile hem galatasaray futbol takımının ekonomik olarak kendi kendini dönderebileceği hem de orta ve uzun vadede başarı getirebilecek sistemi kurmayı hedefledi.
ortaya çıkan tabloda ne kadar kızarsak kızalım, türk futbol takımlarının kurtuluşu bu reçete üzerinden geçmektedir. denenen oyuncular, kadro mühendisliği ve kimyanın oturtulamaması tabi ki gün gibi ortada.
önemli olan bu noktada asıl amacı kaçırıyor olmamız. şahsi fikrim ortaya konulan teşhisin doğru olduğu ama tedavinin yanlış yapılmasıydı. türk milletinin genetik özelliklerinden biri olan ''ya hep ya hiç'' mantığı sanki futbol takımımıza da zuhur etmiş gibiydi. yönetim ve hocamız ilk başta neyi düşündüler bilmiyorum ama istediler ki takımımızda hep genç futbolcular olsun. dünya üzerinde bu kadar genç futbolcuyu bir araya toplayıp başarı elde edebilecek takım görmek çok zor. belli başlı dönemlerde bir ekol ile çıkan genç takımlar olmuştur ama onun dışında bu tip projelere giren takımlar genelde oyuncuları harmanlamayı tercih ediyor. zaten bu planlamaya devam etmiş olsaydık, hocanın ve ekibinin de bu yönteme yöneleceğini necati ateş'in bir kaç ay önce yaptığı açıklamalarla öğrenmiş olduk. (devre arasında ortasahaya tecrübe eklemesi yapmak için elneny transferi yapılacağını dile getirmişti)
o dönem transfer edilip eleştirilen oyunculara baktığımızda özellikle en çok tepki çeken iki ismin morutan ve cicaldau olduğunu görüyoruz.
morutan ve cicaldau özelinde şunu belirtmek isterim ki; geldikleri ve gidecekleri güne kadar fikrim değişmeyecek. uzun yıllardır futbol takip eden ve futbol oyunlarını bol bol oynayan bir kardeşiniz olarak şunu söylemek istiyorum; son 15-20 yıllık periyot içerisinde top seviye takımlarda süre almış rumen futbolcu bulamazsınız, bulsanız bile bu sayı bir elin parmaklarını geçmeyecektir. italya dışında avrupa piyasasında kolay kolay yer bulamayan rumen futbolcular için bu kadar ısrarcı olmamızın sebebini anlayamıyorum. belki de o günün şartlarında ekonomik durumumuzdan ötürü ödeme konusunda kolaylık sağlanması gibi etmenlerden bu oyunculara yönelmişizdir. ama bu tip imtiyazlar olmadan romantik düşünceler ile kendilerine yönelmişsek vah halimize.
3 yıllık planlama üzerinden fatih terim hocamıza saldırmanın hatta transferlerden prim bile aldığını iddia edecek kadar çirkinleşmenin çok yanlış olduğunu düşünmekle beraber o dönem hocamızın da aldığı bazı karar ve ısrarlarla yanlış yaptığını kabul etmemiz gerekir.