• 386
    bir süredir yazamadım. genelde zaten kendi halinde takılırdım sözlük. iyi haberler yazabilsem düşünmezdim. deprem günleri herkesin içi bin parçayken biraz toparlamak isterdim ama olmuyor, olmadı.

    senelerdir aşırı dikkatli araç kullanan babam, cumartesi annemle beraber emeklilikleri için aldıkları evi tek başına ziyaret ederken bir kaza geçirip şarampole yuvarlanmış. doktor dikiş atmış, tomografisi temiz çıkmış sözde, eve yollamışlar. pazar günü evde düşüp kalmış, müdahale etmişler bir saat acil, kurtaramamışlar. iç kanama geçirmiş.

    ben iki hafta önce yurt dışına çıktım, kendimi adadığım alana yönelmek için. kazadan habersiz, karnavaldaydım burda. maskeli, şen şakrak, meraklı insan kalabalıkları. değişime gelen öğrenciler. şovlar.

    bir yandan da galatasarayımızın zaferleri, maç kaçırmadan izlediğimiz zaferler babamla.

    sabahına annem ağlamaklı aradı, kaza geçirdi deyince acilden arıyorlar sandım, meğer olay onu çoktan geçmiş.

    ertesi sabaha da zaten herkese malum olan felaketlerle uyandık. annemin ve babamın, nice akrabamızın memleketleri tuzla buz olmuş. yakınlardan haber aldık ama uzak akrabalar var, enkazlarına ulaşıldı mı bilemediğimiz. babamız o kadar iyi bir insanmış ki nicesi de peşinden gitmiş mi diyeyim, ne diyeyim, ne konuşayım bilemiyorum. herkesin başı sağ olsun, umarım gittikleri yerde buradan daha mutlu olurlar.

    burada ev arkadaşlarım çok yardımcı oldular sağ olsunlar. hayvanlarını beslemeye gittik haberi aldığımın akşamı. midilliler ve eşekler, o kadar huzurlu bir şekilde yediler ki yemlerini, imrendim o barışa.

    uçuşlar iptal, günler geçtikçe bulanıklık artıyor mu azalıyor mu belli değil. cenazeye zaten yetişemedim, akrabalar ve meslektaşlar yardımcı olmuşlar, komşular ilgilenmiş.

    annem kanser hastası. yazın öğrendik, kolonundan ameliyat oldu. kemoterapiye başladık derken karaciğerine sıçramış. aralık başında da onun ameliyatını oldu, hala patoloji sonuçlarını bekliyoruz. istifalar olmuş, koca hastanenin laboratuvarında insan kalmamış herhalde. her şeyiyle babam ilgileniyordu bire bir, beni bile yolladılar dışarı içlerindeki umut olarak. yaparsın sen diyordu babam, 13 yaşında istanbul'da yatılıdan daha mı zor demiştik. annem zaten beni hareket halinde görmeyi çok istiyor.

    bir de lisede kardeşim var, içine attıkça çelik gibi sinirleri ne kadar dayanır belirsiz. dilerim ki resimleri ve çizimleri ayakta tutacak, ben de yazılara sığınacağım ama kaçmadan, yüzleşerek yapmak zorundayım bunu. telkini kolay, takibi zor...

    o morali düşürmemek lazım, düşmemek lazım.

    sağlıklı, mutlu günler ve hatıralar diliyorum sevdiklerinizle.
App Store'dan indirin Google Play'den alın