• 3809
    ligin ikinci devresinin ikinci maçlarının oynandığı bu hafta itibarı ile küme düşme potası ile arasında yazı ile bir galibiyet fark bulunan takım. entry tarihi itibarı ile bugün, bir galibiyet altımızda bulunan üç takımdan ikisi birbiri ile oynayacağı için oturduğumuz yerden tehlikeye biraz daha yaklaşmış olacağız.

    bir sene önce küme düşmekten sondan bir önceki hafta kurtulmuştu takım. geçen sene yarı finalde neredeyse avrupa şampiyonu anadolu efes'i eleyip lig finaline çıkacaktı. bu sene sezon başından beri yarı şaka yarı ciddi konuşmalarda geçen yerdeyiz. bu sene biraz daha kamuoyunu ayaklandıracak yerlere gider de oradan yırtmayı başarırsak alim olmaya gerek yok, seneye bir şekilde ligi ilk dört içerisinde bitirecek bir kadroyu birileri bir şekilde bir araya getirecektir.

    keşke galatasaray basketbolu birileri için camia içinde itibar/itibarsızlaştırma malzemesi değil de bundan 10-15 sene önce övündüğümüz "fakir ama gururlu" geleneğin bayrak yarışı olabilseydi. kimse bir efes, bir fenerbahçe, bir barcelona, bir olimpiakos falan beklemiyor kimseden. ama seçim öncesi ismini parlatmak dışında da sahip çıkılabilecek bir yapı istiyor, ya da "bunlar çok havalandı bu sene, her şeyin içine sıçıp bırakalım yoksa baş edemeyiz" denmeyen bir yapı.

    işin maliyet ve sürdürülebilirlik boyutu hep tartışma konusu olur bu sohbetlerde. küme düşmekten bir maç kala göt zoruyla kurtulmaya çabalanan bir sezon üzeri ligde finalin kapısından dönülen bir sezon sonrası yine küme düşmemek için çırpınılacak bir sezonun toplam maliyetinin belki de yarısına üç sezon üst üste 5-8 arasını nişan alıp playoff'ta biraz şans biraz taraftar itmesiyle "ya nasip" diyecek bir takım kurulur. kurulmaz diyen ya bu ligi bilmiyordur, ya da yalan söylüyordur.

    doğrudur bu takım, hatta bu şube, hatta diğer şubeler her sene zarar yazıyor. bu konular öyle bir ballandıra ballandıra anlatılır ki dinleyen/okuyan futbol şubeleri her sene maliyetin üç katı artıya geçiyor da bu şubelerin zarar ziyanını ödediği için koca koca kulüplerimiz milyar milyar liralarca borç biriktiriyor sanır. herhangi bir sezon bir basketbol ya da bir voleybol takımının bütçeye yazdığı eksi, futbol takımında rotasyonun kıç kemiği olacak bir futbolcuya ödenen bonservis kadar değildir aslında. hele şanımız yürüsün diye atılan bir transfer çalımındaki pazarlık payı kadar bile değildir.

    kaldı ki bu paralar, o kadar şikayete rağmen bir şekilde ödenir. iyi bir takım kurmak için para yoktur, ya da iyi giden takıma seviye atlatacak bir sezon içi takviye için bütçe bulunamaz. ama seçim öncesi/sonrası caka atmak için her zaman para vardır. geçmiş yönetimin taktığı borçlar da ödenir, birileri konfor alanını kaybetmesin diye sponsorluk da bulunur, hatta seçim öncesi reklam için bile "cebinden ödedi" haberleri için hovardalık yapılır.

    aslında belki de en doğru kelime hovardalık. bu bir sene yarı final bir sene küme düşme potası serisini yaratmak için yapılan tüm harcama bir hovardalık. her sene on basketbolcuya yedi sekiz aylık kontrat verip sekizinden sıfır katkı alıp sezon bitimi en az dördüyle fiba'lık olmaktansa, her sene bir ya da iki eli ayağı tutan basketbolcuya uzun süreli kontrat verip iki üç sezonda gayet de sağlam bir iskelet kurmak hem daha mümkün hem de çok daha ekonomik.

    bunun önündeki engel de ne para, ne pul; galatasaray'ın bizzat kendisidir. başka bir şey değil...
App Store'dan indirin Google Play'den alın