258
yılmaz özdil'in yaklaşık 2 yıl önce hakkında hem de o canlı yayında programdayken, "dürüst ve güvenilir (!) araştırmacı gazeteci '' diye twit atarak, direkt hitap ettiği gazeteci.
onu abd’de açılan bir davanın iddianamesinde isminin kara para aklayan bir işadamı tarafından kurulan tv kanalının kurucuları arasında olmakla itham etmiş ve bu tv kanalı aracılığıyla, şimdilerde kara para aklama suçuyla hapiste olan şahsın ticari rakipleri aleyhine o dönemler (2013 ve öncesi) haber yaptıkları iddialarına da üstü kapalı destek vermişti. yılmaz özdil bu iddialarının arkasında durduğu halde, uğur dündar bir 'yanlış anlaşılma' olduğunu söyleyip, cenazeme gelmesin/çok kötü yaparım dediği özdil hakkında söylediklerinden geri adım atmıştı. yılmaz özdil ise daha bir yıl önce "dürüst ve güvenilir (!) araştırmacı gazeteci '' dediği uğur abisi için 'fenerbahçeden bahsederken gözleri dolar' diyor ve herşey böylelikle 'tatlıya bağlanıyordu'
birbirleri hakkında ne söyledikleri, bu küfür gibi iddialarından sonra neden r yapıp, yeniden abi/kardeş oldukları umurumda değil. her ikisi ile de dünya görüşüm uyuşmuyor. cehennem ateşinde yanmayan kefen satanlar için ne düşünüyorsam, 1881 liralık dümdüz bilgiler içeren atatürk kitaplarını satanlar için de aynı fikirdeyim.
beni ilgilendiren taraf şudur ki; atatürkçülük ve ulusalcılık bu memlekette tıpkı din gibi milliyetçilik gibi bir çok günahın paravanı haline olageldi. bu abimiz/abilerimiz yıllarca herhangi bir gazetecinin normalde kazanamayacağı paraları kazandılar. programları , dizilerin bir saat sürdüğü 90'lı yılların prıma tıme'larında saatler sürüp, rating ve para anlamında da bütün toplumun manipüle edilebilmesi anlamında da zirvedeydi. ve kendileri işte bu kavramların bayraktarlığını yapıp, sonra siyasal şartlar değişince cesaret gerektiren düşünsel çıkışlar yapamadılar. fırınlardaki ekmek üretim hijyeni gibi milyonları ilgilendiren konulara girdiler derseniz de saygı duyarım.
onu abd’de açılan bir davanın iddianamesinde isminin kara para aklayan bir işadamı tarafından kurulan tv kanalının kurucuları arasında olmakla itham etmiş ve bu tv kanalı aracılığıyla, şimdilerde kara para aklama suçuyla hapiste olan şahsın ticari rakipleri aleyhine o dönemler (2013 ve öncesi) haber yaptıkları iddialarına da üstü kapalı destek vermişti. yılmaz özdil bu iddialarının arkasında durduğu halde, uğur dündar bir 'yanlış anlaşılma' olduğunu söyleyip, cenazeme gelmesin/çok kötü yaparım dediği özdil hakkında söylediklerinden geri adım atmıştı. yılmaz özdil ise daha bir yıl önce "dürüst ve güvenilir (!) araştırmacı gazeteci '' dediği uğur abisi için 'fenerbahçeden bahsederken gözleri dolar' diyor ve herşey böylelikle 'tatlıya bağlanıyordu'
birbirleri hakkında ne söyledikleri, bu küfür gibi iddialarından sonra neden r yapıp, yeniden abi/kardeş oldukları umurumda değil. her ikisi ile de dünya görüşüm uyuşmuyor. cehennem ateşinde yanmayan kefen satanlar için ne düşünüyorsam, 1881 liralık dümdüz bilgiler içeren atatürk kitaplarını satanlar için de aynı fikirdeyim.
beni ilgilendiren taraf şudur ki; atatürkçülük ve ulusalcılık bu memlekette tıpkı din gibi milliyetçilik gibi bir çok günahın paravanı haline olageldi. bu abimiz/abilerimiz yıllarca herhangi bir gazetecinin normalde kazanamayacağı paraları kazandılar. programları , dizilerin bir saat sürdüğü 90'lı yılların prıma tıme'larında saatler sürüp, rating ve para anlamında da bütün toplumun manipüle edilebilmesi anlamında da zirvedeydi. ve kendileri işte bu kavramların bayraktarlığını yapıp, sonra siyasal şartlar değişince cesaret gerektiren düşünsel çıkışlar yapamadılar. fırınlardaki ekmek üretim hijyeni gibi milyonları ilgilendiren konulara girdiler derseniz de saygı duyarım.