1344
fenerbahçe'ye karşı hem kadıköy'de hem ali sami yen'de saçma sapan mağlubiyetler almamızın en önemli sebebi, sahada türk futbolcularımızın sinik karakterler olmasıydı. süt dökmüş gibilerdi birçoğu fenerbahçeli futbolcular karşısında; fenerbahçeli futbolcular amiyane tabirle ters yaptıkları zaman, bizim futbolcularımız (özellikle türk'ler) siniyorlardı. hatta sahada azar işitiyorlardı, kaçıyorlardı. çıldırtıyordu beni bu durum tribünde o zamanlar. hoş; geçtiğimiz aylarda öğrendiğimiz kadarıyla şike sürecinde kendisini aziz yıldırım'ın yanında olma zorunluluğunda hisseden mehmet topal, fenerbahçe kongre üyesi caner erkin, bugün futbolculuk yıllarına dair anılarında 90% aziz yıldırım'dan ve samandıra'dan bahseden servet çetin vb. gibilerden derbilerde gerektiğinde raconu kesebilmesini beklemek bizim saflığımızmış aslında. abdülkerim bardakcı işte bu noktada büyük bir zaafiyetimizi ortadan kaldırdı dün akşam. hiçbir fenerbahçeli futbolcudan korkmadı, sinmedi, ters yapana da ters yaparak cevabını verdi. o sahaya böyle tabiri caizse gladyatör gibi futbolcularla gittiğin zaman, rahat da oynarsın, keyfin de yerinde olur, gerektiği zaman saha içinde rakibine ayarı da verirsin, raconu da kesersin. sadece abdülkerim değil, bu sezon yerli-yabancı hemen hemen bütün futbolcularımız büyük karakterler ama abdülkerim'in en büyük farkı, rakibi de korkutması. oyunu açısından artık diyecek bir şey bulamıyorum ama karakteri ve yeri geldiğinde devreye soktuğu fiziksel gücüyle de çok büyük bir oyuncu. sezonun en değerli, en önemli katkılarından bir tanesi galatasaray için. "en önemlisi", "en değerlisi" diyecek galatasaraylıya da pek fazla itiraz edecek çıkmaz. helal olsun gerçekten.