582
bizzat penaltı atılan kale arkasından izlediğim efsane maçtır. o maça dair anlatılacak o kadar çok şey var ki aslında. gidişimin bir tesadüfler zincirinden oluşması, uçakla gidiş, tivoli'deki kavga, stadyuma giriş, maç, penaltılar, sevinçten deliye dönmemiz, kupa seramonisi, stadyumdan ayrılış, tekrar tivoliye doğru yol almamız, uçakla dönüş ve memlekete dönünce attığımız hava. maddeler o kadar fazla ki. bana göre efsane olan bu anları şimdi burada yazsam fazla uzun gelebilir sizlere. çok kısa bir özet ile, maça dair hatırladığım son şey popescu'nun penaltıyı atmaya gelmesi. golü falan görmedim. sadece herkes birbirinin üstüne zıplayıp bağırıyordu "oldu işte!" diye. sonrasında hatırladığım, gerçek anlamda gözyaşı ve sevinç. şimdi bile bu satırları yazarken tüylerim diken diken oluyor. boşuna demiyoruz galatasaray bir his takımıdır diye. oradaki ruh halini anlatmak için gerçekten kelimeler kifayetsiz kalır. anlatılmaz yaşanır dedikleri bu işte. bütün renktaşlarımın bu duyguyu yaşamasını dilerim. daha öncede belirtmiştim, ne mutlu ki bizim jenerasyona bunları canlı olarak izleyebildik. inşallah sizler daha iyilerini seyredersiniz.
(bkz: re re re ra ra ra galatasaray galatasaray cim bom bom)
(bkz: re re re ra ra ra galatasaray galatasaray cim bom bom)