• 324
    --- alıntı ---

    özhan canaydın’ın yaşamındaki temel değişimi, bursa’da hali vakti yerinde ama henüz daha büyük kentlerdeki modernleşmeyle çok da sarmaş dolaş olmayan ailesinden hareketle özetlemesi, hafızama nakşedildi...

    örneğin aile sobayla ısınıyordu, kalorifer yoktu...

    bu ayrıntı gibi duran fark özhan canaydın’ın tüm yaşamını değiştirecekti...

    sakin ve zarif akan bir ırmak gibi anlattığı, dinlediğimden bu yana pek de kimseyle paylaşmadığım özhan canaydın’ın hayat hikâyesi bir çivi yazısı gibi o günden bu güne belleğimde yazılı kaldı...

    ***

    canaydın’ın babası bursa’da okuduğu lisenin takımıyla, bir futbol turnuvası için istanbul’a gelmiş...

    o genç liselileri galatasaray lisesi’nde konuk etmişler...

    baba canaydın kaloriferi orada, konuk olduğu o gece keşfetmiş...

    bu sobadan çok daha modern konforu pek beğenmiş...

    ve ileride çocuğu olduğunda galatasaray’a vermek için kendi kendine ant içmiş...

    yani babasının lise dönemindeki bir isteği özhan canaydın’ın yaşamını ana hatlarıyla belirlemiş...

    ***

    özhan canaydın da hissettiğim kadarıyla galatasaray’ı, biraz da babasının bu anısından yola çıkarak, ileri düzeyde bir yaşam hamlesi olarak algılıyagelip, tüm yüreğiyle benimsedi...

    galatasaray bir anlamda canaydın ailesi

    için bursa’dan istanbul’a yapılan uzanışın simgesi oldu...

    sobayla yetişen bir delikanlının kaloriferin tılsımlı sıcaklığıyla adeta efsunlanması...

    ***

    zaten o uzun sohbette...

    babasından ayrıldıktan sonra kendi işyerini kurmasını...

    ve italyan bir firmayla ortaklığa gitme aşamasında tüm bürokratik zorlukları “galatasaray lisesi dayanışmasıyla” nasıl aştığını da tüm heyecanıyla hikâye etmişti.

    bir anlamda orada da “sobadan kalorifere” geçişi gene galatasaraylılık sağlamıştı...

    gene müthiş bir çocuksu saflıkla galatasaray kulübü başkanı’na ankara’daki kapıların açılma hızını, o mevkiinin itibarını, galatasaray’a duyduğu minnettarlığı perçinleyerek naklediyordu...

    sanki karşımda 1957 yılında 155 sicil numarasıyla galatasaray spor kulübü’nün en küçük üyesi 14 yaşındaki özhan vardı...

    ***

    onun için yaşam adeta galatasaraylı olmak demekti...

    çünkü galatasaray aynı zamanda babadan oğula bir sınıfsal konum değişimi, yaşamın zenginleşmesi, hayat standartlarının yükselişi olmuştu...

    canaydın, bana yaşam hikâyesinin kırılma noktalarını anlattıkça, onun bu camiaya olan vefasının da derinliğini gördüm...

    --- alıntı ---

    **
App Store'dan indirin Google Play'den alın