547
aydın yılmaz denen ayaksız torpilli futbolcu müsveddesinden acayip seviyede gıcık yememe sebep olan maç. galatasaray altyapısından çıkan birinin fundamentali bu kadar zayıf olmamalıydı.
(bkz: #3440553) entry'de de belirtildiği üzere 2006'dan sonra fenerbahçe'ye karşı iç sahada 6 kere geriye düşmüşüz ve hiçbirini kazanamamışız ama aralarında beni en çok ayar eden maç bu maçtır. (bu entry'i yazma gereğinini de o entry'i okuyunca duydum).
kale sahasından volkan'ın üstüne ya da dağlara taşlara attığı 3 %100'lük pozisyon yüzünden aydın yılmaz'dan nefret eder olmuştum, necati de net goller kaçırmıştı ama nispeten daha zor pozisyonlardı onlar. aydın ayaksızı beceriksizliğin kitabını yazmıştı o maç. bir hafta öncesinde beşiktaş'a inönü'de kariyer golünü atan oyuncu bu maçta çok daha kolay fırsatları hiç etmişti. çok ama çok gıcık olmuştum. tolga ciğerci bile o malûm pozisyonda bu kadar gıcık edememişti beni.
gıcık yediğimden neden mi bu kadar bahsettim? çünkü bu maçın ertesinde hem gece vakti hem ertesi günü kalp çarpıntısı yaşayıp durdum hatta panik ataklar geçirdim, doktora gittik, bir sürü test yaptılar ve son olarak kalbime 24 saat için ritim ölçme cihazı taktılar. 24 saatin sonunda herhangi bir şey olmadığını söylediler ama ben 1 yıl boyunca panik atak yaşamaya devam ettim. süper final'in kalan maçlarını izleyememiştim, bir tek 2-4 kazandığımız trabzonspor maçının ilk yarısı ile 2-2 berabere kaldığımız beşiktaş maçının ilk yarısının ilk 20 dakikasını izleyebilmiştim. üstelik bütün bunlar yaşanırken henüz 15 yaşımdaydım.
sadece fenerbahçe maçı için değil, herhangi bir büyük maça bireysel olarak kendini hazırlamayıp net pozisyonları kaçırıp saç baş yolduran ne kadar oyuncu varsa hakkımı helal etmiyorum.
yazıyı çok uzattım, bu maç olmasa belki de kadıköy'de şampiyonluk hikâyesi yazamazdık ama ben ömrü hayatımda feneri bu kadar ezdiğimiz bir maç daha hatırlamıyorum. sezon başı değil, takımlar oturmuş, 15'ten fazla net pozisyonumuz var ama çoğunu volkan'ın üstüne nişanlamışız, tek golümüz frikikten gelmiş. dilerim bu tarz şanssızlıklarımızı kırmaya başlarız. ne diyelim ki?
(bkz: #3440553) entry'de de belirtildiği üzere 2006'dan sonra fenerbahçe'ye karşı iç sahada 6 kere geriye düşmüşüz ve hiçbirini kazanamamışız ama aralarında beni en çok ayar eden maç bu maçtır. (bu entry'i yazma gereğinini de o entry'i okuyunca duydum).
kale sahasından volkan'ın üstüne ya da dağlara taşlara attığı 3 %100'lük pozisyon yüzünden aydın yılmaz'dan nefret eder olmuştum, necati de net goller kaçırmıştı ama nispeten daha zor pozisyonlardı onlar. aydın ayaksızı beceriksizliğin kitabını yazmıştı o maç. bir hafta öncesinde beşiktaş'a inönü'de kariyer golünü atan oyuncu bu maçta çok daha kolay fırsatları hiç etmişti. çok ama çok gıcık olmuştum. tolga ciğerci bile o malûm pozisyonda bu kadar gıcık edememişti beni.
gıcık yediğimden neden mi bu kadar bahsettim? çünkü bu maçın ertesinde hem gece vakti hem ertesi günü kalp çarpıntısı yaşayıp durdum hatta panik ataklar geçirdim, doktora gittik, bir sürü test yaptılar ve son olarak kalbime 24 saat için ritim ölçme cihazı taktılar. 24 saatin sonunda herhangi bir şey olmadığını söylediler ama ben 1 yıl boyunca panik atak yaşamaya devam ettim. süper final'in kalan maçlarını izleyememiştim, bir tek 2-4 kazandığımız trabzonspor maçının ilk yarısı ile 2-2 berabere kaldığımız beşiktaş maçının ilk yarısının ilk 20 dakikasını izleyebilmiştim. üstelik bütün bunlar yaşanırken henüz 15 yaşımdaydım.
sadece fenerbahçe maçı için değil, herhangi bir büyük maça bireysel olarak kendini hazırlamayıp net pozisyonları kaçırıp saç baş yolduran ne kadar oyuncu varsa hakkımı helal etmiyorum.
yazıyı çok uzattım, bu maç olmasa belki de kadıköy'de şampiyonluk hikâyesi yazamazdık ama ben ömrü hayatımda feneri bu kadar ezdiğimiz bir maç daha hatırlamıyorum. sezon başı değil, takımlar oturmuş, 15'ten fazla net pozisyonumuz var ama çoğunu volkan'ın üstüne nişanlamışız, tek golümüz frikikten gelmiş. dilerim bu tarz şanssızlıklarımızı kırmaya başlarız. ne diyelim ki?