54
üzerinden 23 yıl geçen elim hadise. oturduğumuz binanın duvarlarındaki deliklere parmağımı sokar, genişletir ve deniz kumundan yapılıp yapılmadığını öğrenmek için deniz kabuğu, midye arardım. abim nasıl sağlam mı bina diye sorduğunda ise dalgıç çıktı dalgıç taşınalım buradan derdim. belli ki idrak bile edememiştim olayın vehametini.
hasta annemi yalnız evde bırakamadığım için taşındığım o ev hala yerinde duruyor, içinde insanlar yaşıyor. annem artık yerinde değil ama.
" mecburiyet " kadar acı bir cevap yok şu hayatta. kimi çığlık atar, kimi nasihat verir, kimi vaat eder. bu sıralamayı da para ve güç belirler. yazık...
bilim yaşanacağını belirtse de bir daha böyle bir olayın yaşanmamasını umut etmekten başka çarem yok. çünkü tedbiri alabilecek yeterlilikte gücüm mevcut değil. o gücü olanlar var mıydı? elbette...
hasta annemi yalnız evde bırakamadığım için taşındığım o ev hala yerinde duruyor, içinde insanlar yaşıyor. annem artık yerinde değil ama.
" mecburiyet " kadar acı bir cevap yok şu hayatta. kimi çığlık atar, kimi nasihat verir, kimi vaat eder. bu sıralamayı da para ve güç belirler. yazık...
bilim yaşanacağını belirtse de bir daha böyle bir olayın yaşanmamasını umut etmekten başka çarem yok. çünkü tedbiri alabilecek yeterlilikte gücüm mevcut değil. o gücü olanlar var mıydı? elbette...