• 44936
    “gelmeden önce bu konuşmayı düşünmüştüm. uzun zamandır aklımda hep şöyle başlangıçlar oluyor; ‘arda çok hataları oldu ama iyi çocuktur’ yüzde 100 gerçekten çok hatalarım oldu. bunlar emin olun sizin bildikleriniz değil. kendi içimde bildiklerim ve aslında ailemle olanlardı. ama hayatımız boyunca hata yapmaya devam edeceğiz. hata yapmalıyız da kendimizde hata yapacak cesareti bulmalıyız. bazen yaptığım şeyler unutuldu mu? ya da ilham verme işi geçti mi? diye düşünüyordum. bu ödül uzun zaman sonra gerçekten bunların hatırlandığını, bana gençlere hala ilham verebileceğini gösterdi. içimdeki gerçekten başarma azmini, tekrardan çalışma azmini o kadar uyandırdı ki önemini size anlatamam. açıkçası topluma karşı bir çekincem de vardı. uzun zaman sonra yaşadığım mutluluğu anlatamam. çünkü siz bugün arda’nın hatalarına ‘ama’larına değil de güzel tarafına bakmayı seçtiniz. benim güzel tarafıma baktığınız için teşekkür ediyorum”

    “spor dalındaki hocalarımız yargılıyor, evde annemiz yargılıyor, en büyüğü kendi kendimizi sürekli yargılıyoruz. bir şeyler yapmak için cesaretimiz o kadar az kaldı ki. sürekli korkuyoruz ve bizim için kaybetmek çok kötü bir şey gibi geliyor. bu işin sıkıntılı olan kısmı psikolojik olarak yıpranma çok fazla buna hazırlık olmalıyız. galatasaray a takımına çıktığımda önümde büyük bir miktar para, minimum 3-4 kelime ingilizce ve hiçbir psikolojik eğitim almamış bir çocuktum. sonrasında her davranışımı doğru beklediler. hep söylerim bana verilmeyen şeyleri geri istediler. şimdi altyapımızla ilgili ‘ingilizce eğitimi alıyorlar mı? psikologları var mı?’ diyorum. şu ana kadar 700 maç oynadım. fiziksel olarak yaşadığım sakatlıkları geçiyorum, tolere edilebilir ama geldiğim noktada o kadar çok psikolojik olarak yıprandım ki çünkü milli maça çıktığınızda kazandığında kahraman kaybettiğinde hain oluyorsun. kendinizi sürekli etraftakileri mutlu etmek için hazırlıyorsunuz. artık 700 maçın sonundaki panik vücudunuz doğru reaksiyonlar veremiyor, doğru düşünemiyorsunuz, paylaşamıyorsunuz. artık tahammül sınırınız hiç kalmamış oluyor çok fazla tepki vermeye başlıyorsunuz. en büyük tavsiyem ne olursa olsun kendinizi mutlu edin. eğer siz mutlu olmazsanız ne ailenizi ne de takım arkadaşlarınızı mutlu edersiniz. bu hataya son yıllarda çok düştüm. insanları mutlu edeceğim, dediklerini yapacağım diye kendim olmaktan bambaşka biri oldum”

    “çok fazla giydiğime, yediğime, içtiğime, eğlendiğime takıldılar. oyunu geliştirmek adına bir şeyler yaptığımı, düşündüğümü düşünüyordum. hocalarımla bunu tartışabilme yeteneğim vardı. bilinçaltında o kadar çok ‘arda algısı’ vardı ki rahatsız edici olabilir. ben de çok agresiflikler yaptım, her yerdeydim. kimseyi kırmamak için sabah kalkıyorsun magazinde, sporda, ekonomide var. boş boş konuştuğum bir sürü zamanlar oldu”

    “bir oyuncuda futbolcu olması için 10 tane fiziksel özellik gerekiyorsa bunların 7’si bende mevcut değildir diye düşünüyorum. sadece içimde adalet duygusuyla gelişmiş inanılmaz bir kazanma arzusu vardır. hayatımda hiçbir oyunda hile yapmam. eşim burada, evde kağıt oynarken bile hile yapmam ama sonuna kadar kazanmak için uğraşırım. bir başka özelliğim ise çok iyi bir oyuncu zekasına sahibim. dünyadaki en üst düzey orta sahalarında, yani ıniesta’nın royce’un yani o seviyedeki oyuncuların oyun görüşüne yakın bir görüşe sahibim. bu benim için çok büyük bir avantajdı. her zaman topa sahip olmanın büyük takım için çok değerli olduğunu düşündüm ki real madrid bunu her defasında kanıtlıyor. hep şöyle eleştiriler olurdu; arda takımı yavaşlatıyor. asla takımı yavaşlatmıyordum, topa sahip olup oyuna hükmetmemizi sağlıyordum. hep böyleydi ama tabi sosyal medyada halk, karşı kaleye gidelim istiyordu. arkadaşlar oyun 90+ oynanıyor, bir oyuncunun ayağına iki dakika top değiyor. yani geriye kalan 90 dakikada zaten topsuz oyun oynuyoruz. o yüzden inanın bana top o kadar kıymetli ki topu kaybetmemek, topa hakim olmak çok önemli. bugün açıkçası kendi takımımızın, fenerbahçe’nin, beşiktaş’ın da yaşadığı en büyük sorun topa sahip olmamak. topa sahip olamazsanız rakip olur ve daha çok koşarsınız, koştukça da bu oyunu oynayamazsanız”.

    “yıllardır uyku problemi çekiyorum, rahat uyuyamıyorum. bir itiraf olacak ama kendime iyi bakamadım. sebebi tamamıyla psikolojik. psikolojimi bir türlü iyi toparlayamadığım dönemler oldu. diyet yapıyorum 10 gün sonra bozuyorum. çalışmaya başlıyorum sonra vazgeçiyorum. çünkü kimseyi suçlamıyorum ama ülkedeki ortam hevesimi kırıyor. gelişememek hevesimi kırıyor. bu oyunu biz neden daha iyi oynayamıyoruz? neden pas oyununu daha iyi oynayamıyoruz? derken ben de biraz duygusalım çabuk düşerim. ispanya’da kendime çok daha iyi bakıyordum çünkü çok daha özgür hissediyordum. insanın kendimi özgür hissetmesi kadar güzel bir şey olamaz. ispanya macerama tamamlanmış hikaye olarak bakıyorum, tabi ki çok güzel günlerdi. özlüyorum ama gönül rahatlığıyla tatlı bir özlem var”.

    “üzüldüğüm zaman gülebiliyorum, bazen evde de böyle oluyor. 2016 elemelerinde izlanda maçından sonra beni çok yıpratan bir gülümseme olayım var. maç öncesi bir hafta taç atışına çalışmıştık. izlanda takımı bir hafta boyunca taç ve uzun top atıyor. teknik direktör mircea lucescu da ‘topa vurmanız önemli değil, düştüğü yer önemli o yüzden topa çok kalabalık çıkmayın’ diyordu. dünya kupası gibi önemli bir maçta ilk uzun topa iki kişi birden çıktık ve düştüğü yer bomboştu gol yedik. o beni çok sinirlendirmişti ve bütün maç ona takılarak devam ettim. oyundan çıktığımda da onun sinirine gülmüştüm. hayatım boyunca milli takım için çok fedakarlık yaptım. o kadar çok ki size anlatamam. barcelona’dayken ayak tendomumda yırtılma vardı ve açıkçası barcelona kulübü 2016 elemeleri için beni göndermek istemedi ama ben onları dinlemeyip buraya geldim. karşılığında yıllarca muhteşem bir sevgi gördüm ama ıslıklarla gönderildim. kendim de sonuç olarak bıraktım. asla bunu hak ettiğimi düşünmüyorum”

    “galatasaray benim sevdam, hayatım boyunca çok seveceğim. o yüzden galatasaray ile ilgili ne olursa hizmet etmeye çalışırım. futbol federasyonuyla ilgili konuları bilmiyorum çünkü işin içinde çıkar varsa asla orada olmam, zaten hayatım boyunca da olmadım. gerçekten futbola hizmet etmemi isterlerse sonuna kadar ederim. ülkemi dünyanın her yerinde de temsil edebilirim. her şey adaletli olmalı diye düşünüyorum. fatih hocadan ile konuştuğumuz bir fikrimiz vardı; o da şu myk ve kurulları kulüp temsilcilerinden yapmak istiyorum. çünkü her hafta adalet, hakem problemimiz var. oyunun gerçeği takımların iyi oynamaması, takımlarımız iyi futbol oynamıyor”

    “türk futbolunda ilk değiştirmek istediğim şey kesinlikle ve kesinlikle kulüplerin yüzde 10 gelirlerinin altyapıya gitmesi. bunun iyi bir denetleyici tarafından denetlenmesi gerekiyor. galatasaray altyapısındaki 15-16 yaşındaki çocuklar suni çim sahada antrenman yapıyor. galatasaray altyapısı türkiye’nin en önemli altyapısıdır. maalesef sahamız, alanımız yok. bu çocukların 2 yıl içinde türkiye’nin en önemli takımına gelip orada oynamasını bekliyoruz. suni çimde 15 günde bir kramponlarınız yırtılır. altyapı benim için çok önemli gerçek imkanları sağlamıyoruz önce kendimizi eleştiriyorum. artık maddi kaynaklar yetişmiyor, altyapıya dönmeliyiz. hatta bu benim fikrim taraftarımıza ‘biz bu sene şampiyon olamayacağız ama bütçemizi düşüreceğiz, geleceği düşüneceğiz, altyapıdan oyuncular oynatacağız. bize güvenin 3-5 sene zaman verin’ diye söyleyelim. bence galatasaray taraftarı bunu anlardı, buna inanıyorum. çünkü takımlarını şampiyonluktan daha fazla seviyorlardı ama beceremiyoruz. işin gerçeği çıkıp doğruları söylemek. ben bir gün galatasaray’ın teknik direktörü olursam bunu yapmayı çok isterim”.

    “hocaların, kulübümüzün tercihi, ben takım kaptanı olarak yükümlülüğüm doğru davranışlarda bulunup, doğru şekilde devam etmek. çünkü galatasaray altyapısını ve kültürünü temsil ettiğimi düşünüyorum. saygıyla karşıladım, göztepe’de konya’da yoksam gerçekten takım için önemli değilsem barcelona’da olmamın da bir anlamı yok çünkü ben tur rehberi değilim”

    “kupa çeyrek finaliydi, galiba biz 1-0 öndeydik. fernando torres’in vurmasıyla, javier mascherano’nun eline top çarptı. hepimiz penaltı olduğunu düşündük ve penaltı oldu diye duraksadık. duraksayınca barcelona kontratağa çıktı, biz de açık alanda messi, neymar ve suarez’e yakalandık ve o arada golü yedik. golü yiyince hakeme şiddetli şekilde itiraz ettik. bu itiraz devre arasında da sürdü. devre arasındaki bu itiraz devam ederken hakemin tavrı bize karşı çok sertti, barcelonalı oyunculara karşı çok daha kibardı. ben de buna çok sinirlendim ve öteki pozisyonda dani alves ve rakitic ayağıma basıp kramponumu çıkardı hakem de ‘devam’ dedi açıkçası tamamen refleksti iyi ki hakeme de gelmedi. tamamıyla yanlış davranış ama kabul ediyorum çok güzel anı”.

    arda turan
App Store'dan indirin Google Play'den alın