7084
sevgimiz yüzünden gözümüzün kör olduğunu düşündüğüm canım ciğerim takımım.
her seferinde galatsaray'ın kurtuluş reçetesi şu ya da bu gibi söylemler propagandalar dönüyor.
sürekli başkanlar,hocalar,menajerler değişiyor ancak zihniyet hep aynı kalıyor.
biri de demiyor ki gerçekten bu kulübe bir faydam dokunsun.
yani dese bile dokunamıyor diyelim.
neden çünkü sevgili kulübümüzde bir girdap var.
başarılı olan her insanı ayağından tutup çekme ve bizden değilsen hiç kimse değilsin zihniyeti var.
galatasaray gerekirse küçük olsun ancak balını böreğini biz yiyelimcilik var.
açıkçası o çok övülen avrupa'nın sistemli takımları gibi olmak çok zor değil.
ne bileyim bir salzburg,leipzig,brugge,anderlecht gibi neden olamıyoruz?
çünkü sorun aynı kapıyı açıyor.
düşünce sistemi ve para kontrolü.
bir scout ağın var mı?
bir sportif direktörün var mı? bu yönetimlerden bağımsız olmak zorunda. diyelim şimdi campos vardı adama şans verilmedi. yeni gelecek başkanlardan biri bile devam etmek istiyoruz demedi.
neden?
çünkü bu futbol ikliminden uzaklar.
bir söylem vardı inşaatçılar,petrol zenginleri ülke futbolundan çekilirse futbol biter diye.
e ne oldu şimdi?
yeni yasa çıktı herkes kendi döneminde sorumlu olacak bir de kaynak aktaramayacak falan filan.
demek ki kulüpler kendi kazancıyla dönmek zorunda.
işte bu tam da aradığımız ortam değil mi?
gerçekten spor geçmişi olan kişileri yönetime alamaz mısın?
bu kulübün kurtuluşu her branşta kendi sporcusunu üretmekten mi geçiyor?
eğer öyle ise neden alt yapılara bir torrent maaşı kadar yatırım yapılmıyor?
bırak florya'nın,riva'nın yakasını.
sen mi kazandırdın? madem satacaksınız onları,kuruşuna dokunmadan kulübün borcunu sıfırlayın.
o güzel yüzlü dursun ağabey gibi florya'yı satıp bizi antrenman yapacak yersiz bırakmak suretiyle gelen şuncacık parayı suni başarılar için transfere yatırmayın.
galatasaray adası mesela ne işe yarar?
dernek üyeleri viski kola yaparken havuza girsin olmadı mangalda biraz et pişsin diye mi?
bir spor kulübünün gelir getirmeden sürekli götüren bir yeri olamaz kabul edilemez.
sportif anlamda bu değişebilir.
amatör branşlarda bir koşucu bir satranç oyuncusu ne kazanır ne gideri vardır bilemem ancak onu zaten futbol ile basket ile hatta voleybol ile absorbe etmen lazım.
divan yaparsın üye çokluğu olmaz,seçim yaparsın üyeler gelmez ne saçma bir iş bu böyle.
sürekli negatif sürekli karanlık senaryo.
zihniyet değişmeden bill gates de başkan olsa,tesla da başkan olsa bizden cacık olmaz.
al işte en yakın rakibin fernerbahçe.
ülkenin en zengin adamını başkan yapıyor ancak zihniyet aynı.
bir de bizim dinamiklerimizle adamlarının alakası yok.
yani onlar için bana göre daha kolay bu işler.
nasıl olsa ben dedim o olacak yapıları var.
adamlar tek kişi adaylı seçim yapıyorlar ve bundan haz duyuyorlar.
utanmadan oy atıp sayım yapıyorlar.
ali vizyon koç dese ki alex gel buraya futbolun başına geç,emre sen gel teknik direktör ol yanına istediğin ekibi kur zaten 8 yıldır bir şey yapamıyoruz 2 3 yıl böyle deneyelim.
ne kaybeder mesela?
bana göre hiç bir şey hatta kazanımları olur.
ancak zihniyet öyle değil ki.
ben batırmadım ama ben çıkarırsam ne ala.
2 kez şampiyon oldu mu tamam işte o zaman tarihe altın harflerle başkanın adı yazılacak.
aziz yıldırım çok mu başarılıydı?
bizim daha çok şampiyonluğumuza denk geldi. üstüne dev bütçeler yaratmadan afaki oyuncu alımları yaptı. ancak gel gör ki fenerbahçe efsane başkanı.
neye göre?
şike,son dakika kaçan şampiyonluklar,avrupa rezillikleri bu adama denk geldi. ancak hala fanatikleri var ve efsane statüsünde.
bizim de öyle.
bana göre mehmet cansun ile başlayan çöküş bu zamana kadar çığ gibi geldi.
bir takım 20 yıl içinde avrupa birincisi olup da bunu nasıl maddi olarak bir güç haline getiremez.
işte en büyük örneği biziz.
çok uzadı hala yazarım ancak insan okurken de sıkılıyor sonra.
son söz.
yiyin efendiler yiyin aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyin.
her seferinde galatsaray'ın kurtuluş reçetesi şu ya da bu gibi söylemler propagandalar dönüyor.
sürekli başkanlar,hocalar,menajerler değişiyor ancak zihniyet hep aynı kalıyor.
biri de demiyor ki gerçekten bu kulübe bir faydam dokunsun.
yani dese bile dokunamıyor diyelim.
neden çünkü sevgili kulübümüzde bir girdap var.
başarılı olan her insanı ayağından tutup çekme ve bizden değilsen hiç kimse değilsin zihniyeti var.
galatasaray gerekirse küçük olsun ancak balını böreğini biz yiyelimcilik var.
açıkçası o çok övülen avrupa'nın sistemli takımları gibi olmak çok zor değil.
ne bileyim bir salzburg,leipzig,brugge,anderlecht gibi neden olamıyoruz?
çünkü sorun aynı kapıyı açıyor.
düşünce sistemi ve para kontrolü.
bir scout ağın var mı?
bir sportif direktörün var mı? bu yönetimlerden bağımsız olmak zorunda. diyelim şimdi campos vardı adama şans verilmedi. yeni gelecek başkanlardan biri bile devam etmek istiyoruz demedi.
neden?
çünkü bu futbol ikliminden uzaklar.
bir söylem vardı inşaatçılar,petrol zenginleri ülke futbolundan çekilirse futbol biter diye.
e ne oldu şimdi?
yeni yasa çıktı herkes kendi döneminde sorumlu olacak bir de kaynak aktaramayacak falan filan.
demek ki kulüpler kendi kazancıyla dönmek zorunda.
işte bu tam da aradığımız ortam değil mi?
gerçekten spor geçmişi olan kişileri yönetime alamaz mısın?
bu kulübün kurtuluşu her branşta kendi sporcusunu üretmekten mi geçiyor?
eğer öyle ise neden alt yapılara bir torrent maaşı kadar yatırım yapılmıyor?
bırak florya'nın,riva'nın yakasını.
sen mi kazandırdın? madem satacaksınız onları,kuruşuna dokunmadan kulübün borcunu sıfırlayın.
o güzel yüzlü dursun ağabey gibi florya'yı satıp bizi antrenman yapacak yersiz bırakmak suretiyle gelen şuncacık parayı suni başarılar için transfere yatırmayın.
galatasaray adası mesela ne işe yarar?
dernek üyeleri viski kola yaparken havuza girsin olmadı mangalda biraz et pişsin diye mi?
bir spor kulübünün gelir getirmeden sürekli götüren bir yeri olamaz kabul edilemez.
sportif anlamda bu değişebilir.
amatör branşlarda bir koşucu bir satranç oyuncusu ne kazanır ne gideri vardır bilemem ancak onu zaten futbol ile basket ile hatta voleybol ile absorbe etmen lazım.
divan yaparsın üye çokluğu olmaz,seçim yaparsın üyeler gelmez ne saçma bir iş bu böyle.
sürekli negatif sürekli karanlık senaryo.
zihniyet değişmeden bill gates de başkan olsa,tesla da başkan olsa bizden cacık olmaz.
al işte en yakın rakibin fernerbahçe.
ülkenin en zengin adamını başkan yapıyor ancak zihniyet aynı.
bir de bizim dinamiklerimizle adamlarının alakası yok.
yani onlar için bana göre daha kolay bu işler.
nasıl olsa ben dedim o olacak yapıları var.
adamlar tek kişi adaylı seçim yapıyorlar ve bundan haz duyuyorlar.
utanmadan oy atıp sayım yapıyorlar.
ali vizyon koç dese ki alex gel buraya futbolun başına geç,emre sen gel teknik direktör ol yanına istediğin ekibi kur zaten 8 yıldır bir şey yapamıyoruz 2 3 yıl böyle deneyelim.
ne kaybeder mesela?
bana göre hiç bir şey hatta kazanımları olur.
ancak zihniyet öyle değil ki.
ben batırmadım ama ben çıkarırsam ne ala.
2 kez şampiyon oldu mu tamam işte o zaman tarihe altın harflerle başkanın adı yazılacak.
aziz yıldırım çok mu başarılıydı?
bizim daha çok şampiyonluğumuza denk geldi. üstüne dev bütçeler yaratmadan afaki oyuncu alımları yaptı. ancak gel gör ki fenerbahçe efsane başkanı.
neye göre?
şike,son dakika kaçan şampiyonluklar,avrupa rezillikleri bu adama denk geldi. ancak hala fanatikleri var ve efsane statüsünde.
bizim de öyle.
bana göre mehmet cansun ile başlayan çöküş bu zamana kadar çığ gibi geldi.
bir takım 20 yıl içinde avrupa birincisi olup da bunu nasıl maddi olarak bir güç haline getiremez.
işte en büyük örneği biziz.
çok uzadı hala yazarım ancak insan okurken de sıkılıyor sonra.
son söz.
yiyin efendiler yiyin aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyin.