2576
kendisinden bekleneni sadece gençleri oynatması olarak görmek ve bugün açıklanan 24 nisan 2022 altay galatasaray maçı kadrosunu bu şekilde değerlendirmek eksik bir değerlendirme yapmaya yol açıyor. sanılıyor ki kendisi genç ve anlık olarak düşük seviyedeki oyuncular yerine tecrübeli ve anlık seviyesi daha yüksek olan oyuncuları tercih ediyor. halbuki barış alper yılmaz yerine arda turan'ın kadroda olması, olimpiu morutan kadroya giremezken ryan babel'in her maça ilk 11'de başlaması, hatta sacha boey yerine omar elabdellaoui'nin tercih edilmesi seviye farkıyla açıklanamaz.
çünkü arda turan ağustos'ta yaşadığı talihsiz sakatlıktan bugüne kadar takıma hiçbir artı değer katamadı, olimpiu morutan aldığı süreleri ryan babel'den çok daha iyi değerlendirdi ve sacha boey de aldığı sürelerde omar elabdellaoui'den aşağı kalır bir performans sergilemedi. yani sayın torrent'in verdiği kararlar performans açısından da son derece tartışılır.
sacha boey örneğine tekrar gelecek olursak, oyuncunun harika oynadığı 10 mart 2022 barcelona galatasaray maçı'nın ve gayet sağlam durduğu 17 mart 2022 galatasaray barcelona maçı'nın ödülü 17 mart sonrası hiç dakika almamak olmamalıydı. tabii ki burada omar elabdellaoui'nin hiç fena olmayan, hatta gayet iyi denilebilecek performansı ve boey'nin milli arada covid-19 geçirmesinin de etkisi var ama boey sözgelimi 18 nisan 2022 galatasaray yeni malatyaspor maçı'nda oynayabilirdi.
sayın torrent'in sacha boey'i tercih etmemesinin omar elabdellaoui'nin performansıyla o kadar bağlantılı olmadığını 20 ocak 2022 galatasaray kasımpaşa maçı'ndaki deandre yedlin ve 6 şubat 2022 alanyaspor galatasaray maçı'ndaki patrick van aanholt (mevkisi sol bek olmasına rağmen) tercihleri de gösteriyor.
benzer bir örnek olimpiu morutan için de verilebilir. oyuncu torrent'in gelişi sonrası oynadığımız 13 lig maçında (kadroya alınmadığı için yarınki altay maçını da dahil ettim) sadece 175 dakika süre aldı. 2 avrupa ligi maçında aldığı 16 dakikayı da eklersek 15 maçta aldığı toplam süre 191 dakika (torrent öncesi dönemde ise 1240 dakika süre aldı). bu süre yatırım yapıp fena performans da almadığımız genç bir oyuncu için zaten absürt bir süre, durumu daha da absürt kılan faktörler de şunlar;
1- yerine oynayan isimlerin emre kılınç, sofiane feghouli ve ryan babel gibi performanslarıyla ciddi şekilde eleştiri alan isimler.
2- takım torrent döneminde dış sahada çok ciddi bir yaratıcılık sıkıntısı çekiyor ve iç-dış saha fark etmeksizin kerem aktürkoğlu'nun ayağına bakıyoruz. olimpiu morutan bu konudaki eksiğimizi kapatabilecek, torrentball'u tekdüzelikten kurtarabilecek oyuncuların başında geliyor.
3- oyuncunun defansif eforu ilk maddede saydığım oyuncuların hepsinden daha yüksek, dolayısıyla 90 dakika olmasa da başlangıç planında yer alıp 60-70 dakika oynaması top rakipteyken de işimize gelebilecek bir şey.
4- oyuncu hem sağ kanatta, hem sağ içte hem de 10 numarada oynayabilen versatil bir oyuncu, dolayısıyla kendisinin varlığı ciddi bir taktiksel esneklik sağlıyor.
takdir edersiniz ki bu kadar artısı olan ve tabelaya da etki edebilmiş (216 dakikada 1 gole katkı vermiş) bir oyuncunun böyle bir dönemde kadroya bile girememesi ciddi bir teknik ekip hatasıdır.
barış alper yılmaz'ın şu anki seviyesi için çok olumlu şeyler yazamayacağım ama onun da 14 nisan 2022 galatasaray dinamo kiev maçı performansı sonrası 2 maç üst üste 21 kişilik kadroya bile girememesini doğru bulmuyorum. neticede şampiyonluk yarışında değiliz, örneğin yedeğe 2 kaleci konulacağına o kontenjan olimpiu morutan'a açılmıyorsa barış alper yılmaz'a açılmalıydı.
torrent'in olimpiu morutan ve sacha boey'i kullanmamasının sebeplerine şuradaki entry'de değinmiştim; (bkz: #3366961). bu sebepler hocanın teknik direktör kimliği üzerinden geniş kapsamlı bir değerlendirme yapılıp sonuca varıldığında daha elle tutulur bir hal alıyor.
hocanın teknik direktör karakteristiğini irdeleyecek olursak tercihlerini etkileyen bir sebep-sonuç ilişkilerini bulabiliriz;
1- torrent eylemleri ve söylemleriyle gösterdiği üzere kafasında tek bir oyun şablonu olan, o şablonun dışına çıkmayı pek sevmeyen ve esneklik gösterme, elindeki kadroya uygun oyunu oynatma konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan bir teknik adam.
2- torrent dar kadroyu tercih eden ve kadro istikrarından yana olan, bunu geniş kadrolu bir takıma geldiğinde de devam ettirmiş ve bu yüzden bazı oyuncuları kenarda unutmuş olan bir teknik adam.
3- torrent şimdiye kadar gösterdiği üzere şapkadan tavşan çıkarabilen, futbolcuların performanslarını kısa sürede arttırabilen, hatta bazen futbolculardan kendilerinin bile kotarabileceklerini hayal edemediği rollerde ciddi performans alan bir hoca değil (fatih terim'in son dönemindeki ryan donk, ömer bayram, adem büyük, jason denayer, taylan antalyalı, kerem aktürkoğlu ve ozan kabak örnekleri gibi).
4- torrent kriz durumlarını (kendisi geldiğinde camianın içinde bulunduğu durum gibi) iyi yönetebilen bir teknik adam değil, dolayısıyla kriz durumlarında güvendiği limana sığınıp fırtınanın dinmesini beklemeyi tercih eden bir teknik adam.
5- torrent hem galatasaray'daki geleceği için hem de galatasaray sonrası geleceği için yüksek puan ortalaması yakalamak zorunda olan bir teknik adam.
tüm bu etkenler göz önünde bulundurulunca torrent'in kadro ve ilk 11 tercihlerinin sebepleri berrak bir şekilde görünüyor kanımca. kendisi uygulatabileceği tek şablonu bu şablona en uygun oyuncularla oynatmaya çalışırken bu şablonun dışına çıkmamakta direniyor. sacha boey'i, olimpiu morutan'ı verimli kullanabileceği bir sistemi olmadığı ve var olan sisteminde bu oyunculardan verim alacak taktiksel dokunuşları yapamadığı için bu oyuncuları oynatmıyor. e bu da onun açısından bakınca gayet normal.
yalnız galatasaray adına karar verecek olan isimler konuya galatasaray açısından bakmakla yükümlüler, ideal senaryoda bile eksiklerinden ötürü başarı şansı düşük olan bir teknik adamla idealden uzak olacağı az çok belli olan bir senaryoda yeni sezona başlamak intihar niteliğinde. dolayısıyla yeni yönetimin sayın torrent'in iş akdine ivedilikle son verip yerine çok daha iyi bir teknik adam getirmesi elzem. tahmin edilen rakama göre 1.7 milyon euro'luk hak edişini ödemek zorunda kalacağımız gerçeği de yönetimlerin gözünü korkutmamalı, çünkü görünen o ki o parayı ödememek ödemekten çok daha maliyetli olacak.
kendisi özelinde son olarak şunu da söylemek istiyorum. insanlar etiketinden ötürü hocanın taktik bilgisini övme eğiliminde ve elbette kendisinin taktik bilgisinin ciddi manada yüksek olduğu çok açık. ancak 10 ocak 2022 tarihinden bu yana kendisinin taktik bilgisi hakkındaki övgülerin çoğu "fatih terim taktik bilmiyor", "fatih terim modern futbolu bilmiyor" ve "yabancı ve etiketli hocalar türk hocaların hepsinden çok daha iyi taktisyendir" yanılgılarına dayanıyor.
işin gerçeği maalesef öyle değil. fatih terim halefinden sadece iletişim becerileri, motivasyon gibi parametrelerde değil, teknik direktörün kalitesi değerlendirilirken kullanılan 100 parametre varsa bunların 96'sında (ki yetiştiricilik ve taktisyenlik açısından terim lehine çok ciddi fark var) daha iyi bir teknik direktör. bunu hem 2 teknik adamın cv'lerinden, hem de 2021-2022 sezonunda aynı kadroya (ki torrent'in elindeki kadro takviyeliydi) oynattıkları oyunun kalitesinin farkından (özellikle torrent'in oyun içi tercihlerinin ve değiştirdiği şablonların takımın performansını nasıl aşağı çektiğinden) görebiliriz.
etiketçilik ve önyargı hususunda galatasaray taraftarı da ciddi şekilde eleştirilmeyi hak ediyor diye düşünüyorum. taraftar artık belli etiketlere göre değerlendirme yapmamalı, başlangıç koşullarını her teknik direktör ve sporcu için aynı şekilde belirlemeli ve analiz yaparken önyargılarını değil gördüğü resmi temel almalı.
yaşamakta olduğumuz torrent deneyimi bu konuda iyi bir ders almamızı sağlayacaktır umudundayım. fatih terim sonrası dönemin sallantılarını minimize etmek ve bu dönemdeki başarımızı da maksimize etmek istiyorsak, yani manchester united'ın sir alex ferguson dönemi sonrası yaşadıklarının benzerini yaşamak istemiyorsak yönetimlerin yanı sıra taraftarın da değerlendirmelerini daha akil bir şekilde yapması, "hakemi eleştirmeyelimcilik" tuzağı, "recency bias" tuzağı gibi tuzakların yanında etiket tuzağına da düşmemesi gerekiyor. umarım bu konuda gereken reaksiyonu veririz.
torrent'e geri dönecek olursak umarım bizde kalan 5 maçını gayet iyi bir şekilde tamamlayıp bize o şekilde veda eder ve bizden sonraki kariyerinde de pek sanmasam da şu ana kadarki dönemden çok daha başarılı olur.
tabii bizim ve onun için en ideal senaryo yıllar boyunca teknik direktörümüz olarak kalıp bizi başarıdan başarıya koşturması ancak oyun ve oyuncu tercihleri açısından kendi konfor alanının dışına çıkmadığı, hakemlerin takımı doğramadığı, takımın da oyun kalitesini skora yansıtma konusunda şanssız olmadığı senaryoda bile ligde 1.31, toplamda ise 1.2 puan ortalaması yakalamış bir teknik adam için bu ihtimal bilimde kullanılan "negligibly small (bilimsel açıdan ihmal edilecek kadar küçük)" bir ihtimal gibi görünüyor.
not: entry'de sayın torrent'i fatih hoca ile kıyasladım. genelde torrent dönemi galatasaray ile terim dönemi galatasaray'ı kıyaslıyor, iki hocanın genel kalitesini kıyaslamaktan halihazırda var olan tartışmaları alevlendirdiği için kaçınıyordum ancak ikili arasındaki halef-selef olma durumu ve neredeyse aynı kadrolarla aynı sezonda çalışmış olmaları, ayrıca bu ikilinin ayrı ayrı değerlendirme şeklinin sadece galatasaray taraftarı'nın değil türk insanının genelinin yaşadığı etiketçilik probleminin bize yönelik ciddi bir yansıması olduğunu düşündüğümden bu kıyaslamayı yapmam gerekti.
çünkü arda turan ağustos'ta yaşadığı talihsiz sakatlıktan bugüne kadar takıma hiçbir artı değer katamadı, olimpiu morutan aldığı süreleri ryan babel'den çok daha iyi değerlendirdi ve sacha boey de aldığı sürelerde omar elabdellaoui'den aşağı kalır bir performans sergilemedi. yani sayın torrent'in verdiği kararlar performans açısından da son derece tartışılır.
sacha boey örneğine tekrar gelecek olursak, oyuncunun harika oynadığı 10 mart 2022 barcelona galatasaray maçı'nın ve gayet sağlam durduğu 17 mart 2022 galatasaray barcelona maçı'nın ödülü 17 mart sonrası hiç dakika almamak olmamalıydı. tabii ki burada omar elabdellaoui'nin hiç fena olmayan, hatta gayet iyi denilebilecek performansı ve boey'nin milli arada covid-19 geçirmesinin de etkisi var ama boey sözgelimi 18 nisan 2022 galatasaray yeni malatyaspor maçı'nda oynayabilirdi.
sayın torrent'in sacha boey'i tercih etmemesinin omar elabdellaoui'nin performansıyla o kadar bağlantılı olmadığını 20 ocak 2022 galatasaray kasımpaşa maçı'ndaki deandre yedlin ve 6 şubat 2022 alanyaspor galatasaray maçı'ndaki patrick van aanholt (mevkisi sol bek olmasına rağmen) tercihleri de gösteriyor.
benzer bir örnek olimpiu morutan için de verilebilir. oyuncu torrent'in gelişi sonrası oynadığımız 13 lig maçında (kadroya alınmadığı için yarınki altay maçını da dahil ettim) sadece 175 dakika süre aldı. 2 avrupa ligi maçında aldığı 16 dakikayı da eklersek 15 maçta aldığı toplam süre 191 dakika (torrent öncesi dönemde ise 1240 dakika süre aldı). bu süre yatırım yapıp fena performans da almadığımız genç bir oyuncu için zaten absürt bir süre, durumu daha da absürt kılan faktörler de şunlar;
1- yerine oynayan isimlerin emre kılınç, sofiane feghouli ve ryan babel gibi performanslarıyla ciddi şekilde eleştiri alan isimler.
2- takım torrent döneminde dış sahada çok ciddi bir yaratıcılık sıkıntısı çekiyor ve iç-dış saha fark etmeksizin kerem aktürkoğlu'nun ayağına bakıyoruz. olimpiu morutan bu konudaki eksiğimizi kapatabilecek, torrentball'u tekdüzelikten kurtarabilecek oyuncuların başında geliyor.
3- oyuncunun defansif eforu ilk maddede saydığım oyuncuların hepsinden daha yüksek, dolayısıyla 90 dakika olmasa da başlangıç planında yer alıp 60-70 dakika oynaması top rakipteyken de işimize gelebilecek bir şey.
4- oyuncu hem sağ kanatta, hem sağ içte hem de 10 numarada oynayabilen versatil bir oyuncu, dolayısıyla kendisinin varlığı ciddi bir taktiksel esneklik sağlıyor.
takdir edersiniz ki bu kadar artısı olan ve tabelaya da etki edebilmiş (216 dakikada 1 gole katkı vermiş) bir oyuncunun böyle bir dönemde kadroya bile girememesi ciddi bir teknik ekip hatasıdır.
barış alper yılmaz'ın şu anki seviyesi için çok olumlu şeyler yazamayacağım ama onun da 14 nisan 2022 galatasaray dinamo kiev maçı performansı sonrası 2 maç üst üste 21 kişilik kadroya bile girememesini doğru bulmuyorum. neticede şampiyonluk yarışında değiliz, örneğin yedeğe 2 kaleci konulacağına o kontenjan olimpiu morutan'a açılmıyorsa barış alper yılmaz'a açılmalıydı.
torrent'in olimpiu morutan ve sacha boey'i kullanmamasının sebeplerine şuradaki entry'de değinmiştim; (bkz: #3366961). bu sebepler hocanın teknik direktör kimliği üzerinden geniş kapsamlı bir değerlendirme yapılıp sonuca varıldığında daha elle tutulur bir hal alıyor.
hocanın teknik direktör karakteristiğini irdeleyecek olursak tercihlerini etkileyen bir sebep-sonuç ilişkilerini bulabiliriz;
1- torrent eylemleri ve söylemleriyle gösterdiği üzere kafasında tek bir oyun şablonu olan, o şablonun dışına çıkmayı pek sevmeyen ve esneklik gösterme, elindeki kadroya uygun oyunu oynatma konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan bir teknik adam.
2- torrent dar kadroyu tercih eden ve kadro istikrarından yana olan, bunu geniş kadrolu bir takıma geldiğinde de devam ettirmiş ve bu yüzden bazı oyuncuları kenarda unutmuş olan bir teknik adam.
3- torrent şimdiye kadar gösterdiği üzere şapkadan tavşan çıkarabilen, futbolcuların performanslarını kısa sürede arttırabilen, hatta bazen futbolculardan kendilerinin bile kotarabileceklerini hayal edemediği rollerde ciddi performans alan bir hoca değil (fatih terim'in son dönemindeki ryan donk, ömer bayram, adem büyük, jason denayer, taylan antalyalı, kerem aktürkoğlu ve ozan kabak örnekleri gibi).
4- torrent kriz durumlarını (kendisi geldiğinde camianın içinde bulunduğu durum gibi) iyi yönetebilen bir teknik adam değil, dolayısıyla kriz durumlarında güvendiği limana sığınıp fırtınanın dinmesini beklemeyi tercih eden bir teknik adam.
5- torrent hem galatasaray'daki geleceği için hem de galatasaray sonrası geleceği için yüksek puan ortalaması yakalamak zorunda olan bir teknik adam.
tüm bu etkenler göz önünde bulundurulunca torrent'in kadro ve ilk 11 tercihlerinin sebepleri berrak bir şekilde görünüyor kanımca. kendisi uygulatabileceği tek şablonu bu şablona en uygun oyuncularla oynatmaya çalışırken bu şablonun dışına çıkmamakta direniyor. sacha boey'i, olimpiu morutan'ı verimli kullanabileceği bir sistemi olmadığı ve var olan sisteminde bu oyunculardan verim alacak taktiksel dokunuşları yapamadığı için bu oyuncuları oynatmıyor. e bu da onun açısından bakınca gayet normal.
yalnız galatasaray adına karar verecek olan isimler konuya galatasaray açısından bakmakla yükümlüler, ideal senaryoda bile eksiklerinden ötürü başarı şansı düşük olan bir teknik adamla idealden uzak olacağı az çok belli olan bir senaryoda yeni sezona başlamak intihar niteliğinde. dolayısıyla yeni yönetimin sayın torrent'in iş akdine ivedilikle son verip yerine çok daha iyi bir teknik adam getirmesi elzem. tahmin edilen rakama göre 1.7 milyon euro'luk hak edişini ödemek zorunda kalacağımız gerçeği de yönetimlerin gözünü korkutmamalı, çünkü görünen o ki o parayı ödememek ödemekten çok daha maliyetli olacak.
kendisi özelinde son olarak şunu da söylemek istiyorum. insanlar etiketinden ötürü hocanın taktik bilgisini övme eğiliminde ve elbette kendisinin taktik bilgisinin ciddi manada yüksek olduğu çok açık. ancak 10 ocak 2022 tarihinden bu yana kendisinin taktik bilgisi hakkındaki övgülerin çoğu "fatih terim taktik bilmiyor", "fatih terim modern futbolu bilmiyor" ve "yabancı ve etiketli hocalar türk hocaların hepsinden çok daha iyi taktisyendir" yanılgılarına dayanıyor.
işin gerçeği maalesef öyle değil. fatih terim halefinden sadece iletişim becerileri, motivasyon gibi parametrelerde değil, teknik direktörün kalitesi değerlendirilirken kullanılan 100 parametre varsa bunların 96'sında (ki yetiştiricilik ve taktisyenlik açısından terim lehine çok ciddi fark var) daha iyi bir teknik direktör. bunu hem 2 teknik adamın cv'lerinden, hem de 2021-2022 sezonunda aynı kadroya (ki torrent'in elindeki kadro takviyeliydi) oynattıkları oyunun kalitesinin farkından (özellikle torrent'in oyun içi tercihlerinin ve değiştirdiği şablonların takımın performansını nasıl aşağı çektiğinden) görebiliriz.
etiketçilik ve önyargı hususunda galatasaray taraftarı da ciddi şekilde eleştirilmeyi hak ediyor diye düşünüyorum. taraftar artık belli etiketlere göre değerlendirme yapmamalı, başlangıç koşullarını her teknik direktör ve sporcu için aynı şekilde belirlemeli ve analiz yaparken önyargılarını değil gördüğü resmi temel almalı.
yaşamakta olduğumuz torrent deneyimi bu konuda iyi bir ders almamızı sağlayacaktır umudundayım. fatih terim sonrası dönemin sallantılarını minimize etmek ve bu dönemdeki başarımızı da maksimize etmek istiyorsak, yani manchester united'ın sir alex ferguson dönemi sonrası yaşadıklarının benzerini yaşamak istemiyorsak yönetimlerin yanı sıra taraftarın da değerlendirmelerini daha akil bir şekilde yapması, "hakemi eleştirmeyelimcilik" tuzağı, "recency bias" tuzağı gibi tuzakların yanında etiket tuzağına da düşmemesi gerekiyor. umarım bu konuda gereken reaksiyonu veririz.
torrent'e geri dönecek olursak umarım bizde kalan 5 maçını gayet iyi bir şekilde tamamlayıp bize o şekilde veda eder ve bizden sonraki kariyerinde de pek sanmasam da şu ana kadarki dönemden çok daha başarılı olur.
tabii bizim ve onun için en ideal senaryo yıllar boyunca teknik direktörümüz olarak kalıp bizi başarıdan başarıya koşturması ancak oyun ve oyuncu tercihleri açısından kendi konfor alanının dışına çıkmadığı, hakemlerin takımı doğramadığı, takımın da oyun kalitesini skora yansıtma konusunda şanssız olmadığı senaryoda bile ligde 1.31, toplamda ise 1.2 puan ortalaması yakalamış bir teknik adam için bu ihtimal bilimde kullanılan "negligibly small (bilimsel açıdan ihmal edilecek kadar küçük)" bir ihtimal gibi görünüyor.
not: entry'de sayın torrent'i fatih hoca ile kıyasladım. genelde torrent dönemi galatasaray ile terim dönemi galatasaray'ı kıyaslıyor, iki hocanın genel kalitesini kıyaslamaktan halihazırda var olan tartışmaları alevlendirdiği için kaçınıyordum ancak ikili arasındaki halef-selef olma durumu ve neredeyse aynı kadrolarla aynı sezonda çalışmış olmaları, ayrıca bu ikilinin ayrı ayrı değerlendirme şeklinin sadece galatasaray taraftarı'nın değil türk insanının genelinin yaşadığı etiketçilik probleminin bize yönelik ciddi bir yansıması olduğunu düşündüğümden bu kıyaslamayı yapmam gerekti.