330
hatalarının farklı yerde aranması gereken "planlama".
jenerasyon değişiyor ve bu değişimle birlikte o neslin hayata bakışı da değişiyor. bugün kırk yaşındaki insanın kolaylıkla kabul edebildiği bazı şeyler yirmili yaşlardaki gençler için kabus olabiliyor. eğer gençlerle çalışılacaksa, yatırım onlara yapılacaksa, onların gelişimi gözetlenecekse gençlerin dinamiğine hakim, onları başarıya götürebilecek şifreleri bilen bir teknik adam ya da teknik adam ile oyuncular arasına köprü kuracak bir yardımcı getirilmeliydi. galatasaray yönetimi en büyük hatayı burada yaptı.
bugün kadroya baktığımızda verim almak istediğimiz oyuncuların hemen hepsi yirmili yaşlarda. bu insanların hayata bakışı farklı, bu insanlar değişimin bir iki yılda gerçekleştiği dönemde doğdular. ben 27 yaşında olduğum için biliyorum bunları. bu insanlardan verim almak istiyorsan daha farklı yaklaşmalı, onlara daha farklı felsefeyle dokunmalısın. şimdi kırklı yaşlarına gelmiş hasan şaş, ümit davala'ya "geriye kalan tek şey bir dünyanın izleyeceği sizin oynamanız" derken olumlu geri dönüş alabilirsin. bu motto bu motivasyon şekli kerem'de, alparslan'da, morutan'da karşılık bulmaz. yeni jenerasyon seçeneği bol, alternatiflerin olduğu, yanlışların telafi edilmesi kolay bir dünyaya geldiler. bunları tek bir amaca kilitleyemezsin, tek bir çıkış yolu sunamazsın, tek bir motivasyonla onlarda gelişim sağlayamazsın. arif erdem'de aldığın olumlu geri dönüş kerem'de heyecan, özgüvensizlik, mental sorun olarak döner sana. üç yıllık planlamanın en hata yapılan noktası bu oldu. fatih terim'in bana göre artık eskiyen mental kontrolü yeni nesilde karşılık bulmadı ve çocuklar yersiz bir gerilimin içinde buldular kendilerini. kritik maçlarda kaçan pozisyonların ardından genç oyuncuların yüz ifadelerine bakın lütfen. çok sevdiği yakınlarını kaybetmişçesine üzülüyorlar çünkü onlar da gerilimin tepe noktasındalar. o insanları böyle kazanamazsın, bunu kendimden biliyorum. alternatiflerin olduğu, tek bir amaca değil sisteme bağlanan, sürekliliğin garanti edildiği ve görece daha çok serbestlik tanındığı sistemde başarılı olur gençler. üç yıllık "planlama" ne yazık ki bunu göremedi ve fatih terim'in bu zafiyetine çözüm bulmadı. bugün futbolculara bakıldığında sorunun mental olduğunu görüyoruz, hepsinin elleri ayakları titriyor ve en kötüsü çözüm üretemiyorlar. neden? çünkü sen onların çözüm üretebileceği her yolu kapattın. alternatifin olduğunu, bazen kaybetmenin de hayırlı olacağını onlara öğretmedin. tek bir çıkış yoluna bağlanmış durumdalar ve bunun için yaratılan motivasyonlar onları daha da telaşlandırıyor. motivasyon eski jenerasyona bir besindi belki ama yeni jenerasyonun besini huzur ve çeşitlilik. 2000'li yıllarda geçerliliğini kaybetmiş motivasyon unsuruna takımı teslim ettin. sonuçları da bu oldu. takım moral olarak o kadar çökmüş durumdaki futbolcular herhangi bir şeyi iyi yapabileceğine bile inanmıyor. fatih terim'in 68 yaşında olduğu görülmeli ve bir psikolog ya da oyuncularla fatih hoca arasında köprü kuracak genç bir isim bulunmalıydı.
planlama bir sonucu etkileyecek her türlü olayın analiz edildiği bir süreçtir. amacını en üste yazar ve seni bu amaçtan alıkoyacak her türlü şeyi alt alta sıralarsın. sonra onları önemli/önemsiz olarak ayırırsın. futbolcuların yeni jenerasyona bağlı olması, değişen dünya dinamiği ile paralel dünyaya bakış açılarının değiştiğinin görülmesi ve buna göre önlem alınması gerekirdi. en önemli detay atlanmış bu nasıl planlama? buna gelene kadar bir sürü fiyasko var elbette. ismail çipe gibi, ömer bayram gibi, pas oyunu oynamaya çalışan takıma pas özelliği zayıf bütün oyuncuların doldurulması gibi, yedek bir plana hiç çalışılmaması gibi, oyuncuların gelişimini sağlayacak ortamın sağlanmaması gibi.
bugün daha da net görüldüğü üzere planlama denen olay bir yalandı. bunun yalan olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. dünyanın en yüce fikrine sahip ol, en parlak düşünceler senden çıksın; bunları gerçekleştireceğin dinamik kadarsın. eğer o dinamiğe göre plan kurmazsan başarısız olursun. elinde yirmili yaşlarda onca futbolcu varken sen onları 90'larda geçerli olan motivasyon unsuruna ve planlamaya teslim edersen boğulursun. bugün yaşadığımız gibi.
jenerasyon değişiyor ve bu değişimle birlikte o neslin hayata bakışı da değişiyor. bugün kırk yaşındaki insanın kolaylıkla kabul edebildiği bazı şeyler yirmili yaşlardaki gençler için kabus olabiliyor. eğer gençlerle çalışılacaksa, yatırım onlara yapılacaksa, onların gelişimi gözetlenecekse gençlerin dinamiğine hakim, onları başarıya götürebilecek şifreleri bilen bir teknik adam ya da teknik adam ile oyuncular arasına köprü kuracak bir yardımcı getirilmeliydi. galatasaray yönetimi en büyük hatayı burada yaptı.
bugün kadroya baktığımızda verim almak istediğimiz oyuncuların hemen hepsi yirmili yaşlarda. bu insanların hayata bakışı farklı, bu insanlar değişimin bir iki yılda gerçekleştiği dönemde doğdular. ben 27 yaşında olduğum için biliyorum bunları. bu insanlardan verim almak istiyorsan daha farklı yaklaşmalı, onlara daha farklı felsefeyle dokunmalısın. şimdi kırklı yaşlarına gelmiş hasan şaş, ümit davala'ya "geriye kalan tek şey bir dünyanın izleyeceği sizin oynamanız" derken olumlu geri dönüş alabilirsin. bu motto bu motivasyon şekli kerem'de, alparslan'da, morutan'da karşılık bulmaz. yeni jenerasyon seçeneği bol, alternatiflerin olduğu, yanlışların telafi edilmesi kolay bir dünyaya geldiler. bunları tek bir amaca kilitleyemezsin, tek bir çıkış yolu sunamazsın, tek bir motivasyonla onlarda gelişim sağlayamazsın. arif erdem'de aldığın olumlu geri dönüş kerem'de heyecan, özgüvensizlik, mental sorun olarak döner sana. üç yıllık planlamanın en hata yapılan noktası bu oldu. fatih terim'in bana göre artık eskiyen mental kontrolü yeni nesilde karşılık bulmadı ve çocuklar yersiz bir gerilimin içinde buldular kendilerini. kritik maçlarda kaçan pozisyonların ardından genç oyuncuların yüz ifadelerine bakın lütfen. çok sevdiği yakınlarını kaybetmişçesine üzülüyorlar çünkü onlar da gerilimin tepe noktasındalar. o insanları böyle kazanamazsın, bunu kendimden biliyorum. alternatiflerin olduğu, tek bir amaca değil sisteme bağlanan, sürekliliğin garanti edildiği ve görece daha çok serbestlik tanındığı sistemde başarılı olur gençler. üç yıllık "planlama" ne yazık ki bunu göremedi ve fatih terim'in bu zafiyetine çözüm bulmadı. bugün futbolculara bakıldığında sorunun mental olduğunu görüyoruz, hepsinin elleri ayakları titriyor ve en kötüsü çözüm üretemiyorlar. neden? çünkü sen onların çözüm üretebileceği her yolu kapattın. alternatifin olduğunu, bazen kaybetmenin de hayırlı olacağını onlara öğretmedin. tek bir çıkış yoluna bağlanmış durumdalar ve bunun için yaratılan motivasyonlar onları daha da telaşlandırıyor. motivasyon eski jenerasyona bir besindi belki ama yeni jenerasyonun besini huzur ve çeşitlilik. 2000'li yıllarda geçerliliğini kaybetmiş motivasyon unsuruna takımı teslim ettin. sonuçları da bu oldu. takım moral olarak o kadar çökmüş durumdaki futbolcular herhangi bir şeyi iyi yapabileceğine bile inanmıyor. fatih terim'in 68 yaşında olduğu görülmeli ve bir psikolog ya da oyuncularla fatih hoca arasında köprü kuracak genç bir isim bulunmalıydı.
planlama bir sonucu etkileyecek her türlü olayın analiz edildiği bir süreçtir. amacını en üste yazar ve seni bu amaçtan alıkoyacak her türlü şeyi alt alta sıralarsın. sonra onları önemli/önemsiz olarak ayırırsın. futbolcuların yeni jenerasyona bağlı olması, değişen dünya dinamiği ile paralel dünyaya bakış açılarının değiştiğinin görülmesi ve buna göre önlem alınması gerekirdi. en önemli detay atlanmış bu nasıl planlama? buna gelene kadar bir sürü fiyasko var elbette. ismail çipe gibi, ömer bayram gibi, pas oyunu oynamaya çalışan takıma pas özelliği zayıf bütün oyuncuların doldurulması gibi, yedek bir plana hiç çalışılmaması gibi, oyuncuların gelişimini sağlayacak ortamın sağlanmaması gibi.
bugün daha da net görüldüğü üzere planlama denen olay bir yalandı. bunun yalan olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. dünyanın en yüce fikrine sahip ol, en parlak düşünceler senden çıksın; bunları gerçekleştireceğin dinamik kadarsın. eğer o dinamiğe göre plan kurmazsan başarısız olursun. elinde yirmili yaşlarda onca futbolcu varken sen onları 90'larda geçerli olan motivasyon unsuruna ve planlamaya teslim edersen boğulursun. bugün yaşadığımız gibi.