8
hikayesi olan maçlara, şampiyonluklara bayılıyorum. 2006 yılındaki şampiyonluğumuz, liverpool-milan şampiyonlar ligi finali, çocukken ilk yarısını 5 farkla yenik kapattığımız mahalle maçını kazanmamız. oyunun türü, statüsü hiç farketmez... goran ivanisevic'in 2001 wimbledon şampiyonluğu da bu hikayelerden.
2001'in yaz tatili, hava sıcak mı sıcak, dışarı çıkılmıyor, yapacak birşey yok. zapping denen olayı tekrarlayıp dururken trt'de takılıyorum. tenis maçı var ama ben tenisle haşır neşir değilim, bu oyun hakkında pete sampras dışında bişey bildiğim de söylenemez hani. spiker sol elle topa vuran adam için wild card ile turnuvaya katıldığından bahsediyor. ben ise wild card ne lan dememe kalmadan, özel davetiye demek olduğunu söyledi spiker. ne hikmetse bu adamın maçını izlemeye koyuldum. daha sonraki maçını da, daha sonrasını da...
goran teker teker turları geçiyor, benim gibi futbol ve basketbol delisi adama başka bir spor izletmeyi becerebiliyordu. daha sonra tim henmann ile eşleşiyor ama işler yolunda gitmezken yağmur yağmaya başlıyordu. maç erteleniyordu. ahahaha. vallahi o zaman da böyle gülmüştüm. daha sonraki gün devam eden maçta tim'i de eliyordu ivanisevic. finale kadar çıkmıştı sonunda. rakibi bu sefer patrick rafter'di. sanırım herkes ivanisevic'i tutuyordu finalde. ben de sanırım iki ecnebinin maçında ilk kez bu kadar taraf oluyordum. maç başlıyor ama ne maç. rafter backhand forehand demeden saldırıyor, goran acelerle ayakta duruyor ve maçı tie break'e götürüyordu. 5. sette de o muazzam servislerini konuşturuyor ve şampiyon oluyordu.
maç bitiyor, goran ivanisevic yere kapanıp ağlamaya başlıyordu. rafter da kaybeden taraf olmasına rağmen az görülen bir biçimde gayet içten tebrik ediyordu goran'ı. goran maç konuşmasında kazandığı kupayı, trafik kazasında hayatını kaybeden efsane basketbolcu drazen petrovic'e ithaf ediyordu. bizi de duygusala bağlıyordu şerefsiz. ülkesine döndüğünde ise binlerce hırvat karşılıyordu onu. ana haberde görmüştüm. o yaşıma kadar da ilk defa tenisle ilgili bir habere rastlıyordum ana haber bülteninde. goran oraya gelen binlerce insanı selamlıyordu. üzerinde yine drazen petrovic forması vardı.
2001'in yaz tatili, hava sıcak mı sıcak, dışarı çıkılmıyor, yapacak birşey yok. zapping denen olayı tekrarlayıp dururken trt'de takılıyorum. tenis maçı var ama ben tenisle haşır neşir değilim, bu oyun hakkında pete sampras dışında bişey bildiğim de söylenemez hani. spiker sol elle topa vuran adam için wild card ile turnuvaya katıldığından bahsediyor. ben ise wild card ne lan dememe kalmadan, özel davetiye demek olduğunu söyledi spiker. ne hikmetse bu adamın maçını izlemeye koyuldum. daha sonraki maçını da, daha sonrasını da...
goran teker teker turları geçiyor, benim gibi futbol ve basketbol delisi adama başka bir spor izletmeyi becerebiliyordu. daha sonra tim henmann ile eşleşiyor ama işler yolunda gitmezken yağmur yağmaya başlıyordu. maç erteleniyordu. ahahaha. vallahi o zaman da böyle gülmüştüm. daha sonraki gün devam eden maçta tim'i de eliyordu ivanisevic. finale kadar çıkmıştı sonunda. rakibi bu sefer patrick rafter'di. sanırım herkes ivanisevic'i tutuyordu finalde. ben de sanırım iki ecnebinin maçında ilk kez bu kadar taraf oluyordum. maç başlıyor ama ne maç. rafter backhand forehand demeden saldırıyor, goran acelerle ayakta duruyor ve maçı tie break'e götürüyordu. 5. sette de o muazzam servislerini konuşturuyor ve şampiyon oluyordu.
maç bitiyor, goran ivanisevic yere kapanıp ağlamaya başlıyordu. rafter da kaybeden taraf olmasına rağmen az görülen bir biçimde gayet içten tebrik ediyordu goran'ı. goran maç konuşmasında kazandığı kupayı, trafik kazasında hayatını kaybeden efsane basketbolcu drazen petrovic'e ithaf ediyordu. bizi de duygusala bağlıyordu şerefsiz. ülkesine döndüğünde ise binlerce hırvat karşılıyordu onu. ana haberde görmüştüm. o yaşıma kadar da ilk defa tenisle ilgili bir habere rastlıyordum ana haber bülteninde. goran oraya gelen binlerce insanı selamlıyordu. üzerinde yine drazen petrovic forması vardı.