339
bu maç cumartesi günüydü, ben balıkesir'de askerdeydim.
(bkz: 356. kısa dönem)
bizim er gazinosunda digitürk vardı. maçları falan izliyoruz yani. bölük astsubayının yanında nöbetleri falan yazan yazıcı elemanla hemşeri çıktık, aramız da iyi baya. işte maçın olduğu hafta boyu bu maçı falan konuşuyoruz muhabbetlerde vs. akşamları da günde 2 saat nöbetimiz var, standart.
perşembe akşam aramızda geçen konuşma:
ben - kanka bak derbi cumartesi çarşı izninin hemen sonrası, ekip ayarla bizi cumartesi günü çarşı yaz, çıkalım takılalım yemektir muhabbettir, döneriz peşine de gazinoya çıkar maçı izleriz tertemiz.
yazıcı - kanka öyle ayarlıyorum zaten, sıkıntı yok.
ben - bak olum benim nöbeti de geceye yaz, 2 ya da 3 nöbetine falan, ben kalkar giderim sıkıntı değil aman maçı kaçırmayalım.
yazıcı - abi bende o iş, sen kafanı yorma. ayarlıycam ben.
ben - tamam hadi bakalım.
abi sabah oldu, içtima falan biz çarşıya çıktık. her zaman gittiğimiz gol diye bir mekan vardı balıkesir'de. neyse gittik işte gazeteler vs. alındı, kahvaltıyı yaptık çaylar geliyor gidiyor muhabbet gırla zaten. fenerlisi var beşiktaşlısı var bizden olanlar var, asker muhabbeti işte bir kaç ay önce tanımışız birbirimizi ama geyik goygoy dönüyor sürekli.
öğlen de hep birlikte resmen bir playstation kafe kapattık, maçlar vs. kapıştık. akşamüstü bir yemek daha yerken bizimle takılmayan ekipten bir arkadaş grubuyla karşılaştık, o ekipte de galatasaraylı bir arkadaş daha var genç bizden okumadan etmeden gelmiş, baktı maçı konuşuyoruz geldi benim yanıma:
gs'li - abi senin nöbet saat 7 buçukta yalnız.
ben - sabah mı? olum o saatte benim nöbetim olmaz, nöbet mangası gider tutar benim ne işim var nöbette?
gs'li - yok abi, akşam. 7 buçuğa yazmışlar senin nöbeti. maç saati yani ilk 10 dakika falan izlersin sonra nöbete gidersin.
ben - yok kanka değildir ya, yazıcı beni satmaz biz konuştuk ettik.
gs'li - abi yazıcı abi hangi takımlı?
ben - hadi canım, o kadarını da yapmaz.
vermediğim climax detayı vereyim: eleman fenerli. beni ciddi ciddi o saate nöbete yazmış, maç bitiyor ben peşine nöbetten iniyorum.
"ulan bak şakaysa" falan diyorum ama değil, biliyorum da içten içe. bizim ekip de dağıldı onlar başka yerde yediler yemeği neyse geri dönerken yolda buluştuk.
ben - lan beni nöbete 7 buçuğa mı yazdın?
yazıcı - ne sandın lan, tabi! gs'liyle ne maçı izliycem ben, git kulene çapraz duruş nöbetini tut. (pis pis gülüyor)
ben - lan!
tabi sonrası elemanı elimden alma çabaları, sinir oldum. geri dönmek üzereyiz, içeri girme saatine 15 dakika var yok. abi koştur koştur geri döndüm, nasıl koşuyorum ama. oyuncakçı milyoncu kim varsa sordum "abi bu eski pille çalışan radyolu mp3 çalarlardan, radyolardan falan var mı?" deli gibi her dükkana herkese soruyorum neredeyse. bir tane milyoncu gibi bir dayı buldum onda var! kulaklık da var yanında, mis!
yolda da dönerken diş macunu aldım, macunu çöpe kutusuna mp3 çaları zulaladım, son dakikada girdim içeri. hemen koğuşa gittim, yazıcı yok. gerçi olsa da bir şey yapacağımdan değil, yapsam ne olacak yazmış bir kere onaylanmış etmiş komutan falan yok değiştirsek. bir de fenerli eleman vardı bizim dönemden kulakları çınlasın birlikte yazmışlar bizi nöbete. abi kamuflajları falan giydik, gittik bir gazinoya baktık bunlar öne oturmuş, bizim gs'liler hep kenarlarda köşelerde arkalarda. içimden dedim ki "ulan öyle bir epik koyalım ki bu maydanozlulara bir daha derbi'nin d'sini diyemesinler be!"
neyse fenerli elemanla birlikte oturduk bi 5 dakika falan izledik arkalarda maçı "hadi kanka gidelim" dedim, gittik silahları falan aldık yürüye yürüye kuleye çıkacağız. yokuşu halen hatırlıyorum, öyle ters bir yerde ki kule de mal gibi 20 dakika yürüyorsun yokuş çıka çıka. hani stada çıkan yokuş var ya, işte öyle bir şey abi.
çıkarken "ulan maç da gitti" dedi, dedim "kanka o iş bende cebimde mp3 çalar var pil zulam sağlam 4 tane pil var merak etme en azından dinleriz"
neyse sevindi falan çıktık kuleye, arkasında su deposu gibi bir yer var oranın betonunun üzerine oturduk. ben mp3 çaları çıkardım frekans arıyorum bu da cebinden nevale çıkardı. nevale dediğim de 2 küçük cips 2 de kola almış garibim. * zaten derbi var ya bizi arayan eden yok nöbete giderken, ben de sigara * falan da var, gelen giden de yok rahatız baya.
o ara lig radyoyu buldum. lan derbi var, adamlar iki kişi çıkarmış bomboş muhabbet ediyorlar anca maçta önemli bir pozisyon falan olursa "şimdi bir pozisyon, şu vurdu dışarı gitti" falan gibi böyle ruhsuz bomboş konuşuyorlar. zaten yükselmişim nöbet olayınca, iyice delirdim. "lan maçı anlatın maçı ******** utanmasa yemek tarifi verecek ****** sus başlamayım şimdi ******** ******** ******** ****** ***" falan yardırıyorum.
neyse ilk yarı bitti ikinci yarı başladı aynı şekilde dinliyoruz, tam pozisyon gelişiyor falan reklam girdi. "lan sizin reklamınızın taa ben ***** ******** **** ****** *********" falan dümdüz ama nasıl bağırıyorum yakında yörede kimse yok ya zaten baya yükseldim. reklam bitti (arko traş losyonu reklamıydı, halen unutmamışım bak) "evet derbide sneijder'in golü ile galatasaray 1-0 öne geçiyor" dedi. tiyatro anlatıyor sanki, kütüphanede arkadaşına soru soruyor öyle bir ses tonu. ama benim umrumda değil abi, nasıl uçuyorum sevinçten. "dakika 88 ****** çıkmaz bu gol" falan işte fenerli eleman "dur abi ya belli olmaz" falan diyor, peşine bir daha reklam. dedim "hay ağzıma, aha yedik golü." "evet derbide sneijder'in 2. golü ile galatasaray 2-0 önde sneijder şov izliyoruz" diyor ama hani ağır bir sanat filmi izlerken uyumuş da uyandırmışlar abiyi, öyle bir ses tonu var. ben oynamaya başladım zaten, umrumda değil gerisi. goller nasıl oldu, ne oldu maçta, ne bitti hiç haberim yok abi. "ligine de radyosuna da" diye söve söve 5 dakika daha geçti bir daha girince dedim "bu da bitiştir herhalde kanka geçmiş olsun" o da "sağol kanka, neyse ya amaan muhabbetimize bakalım" falan diyor, biz zaten maçı dinliyoruz kulaklıklar var ama karı kız muhabbetteyiz yani. * "evet alper potuk ile fenerbahçe cevap veriyor maç 2-1 oluyor" dedi o ara ama bizim umrumuzda değil.
abi geri aşağı indik, doldur boşaltı falan yaptık (silahı boş götürdük boş getirdik ama doldur boşalt yapıyoruz, anlamsız işler) geri gazinoya girdim, millet dağılmış kantinci eleman ortalığı falan toparlıyor. koğuşa gittim millet yatmış, dedim noluyoruz lan? meğerse aşağıda tartışma çıkmış, nöbetçi komutan bunları ilk golden sonra gazinonun önündeki avluya dizmiş ayakta bekletmiş, girmiş maçı izlemiş * maç bitince de içtimayı almış herkesi koğuşa göndermiş "dışarda sigara içen görürsem oyarım" demiş. bunların hepsini sabah öğreniyorum ben tabi. sabah da kahvaltıyı bile yapmadan gittim gazinoya açtım televizyonu özet arıyorum deli gibi, buldum izledim ki sneijder vurdukça ben gülmeye başladım. *
bu arada o yazıcı eleman ben bitirip gidene kadar dilimden kurtulamadı. *
yani benim için son derece epik bir maç olmuştu. her ne kadar izleyemesem de inanılmaz efsane bir maçtır benim nazarımda.
(bkz: 356. kısa dönem)
bizim er gazinosunda digitürk vardı. maçları falan izliyoruz yani. bölük astsubayının yanında nöbetleri falan yazan yazıcı elemanla hemşeri çıktık, aramız da iyi baya. işte maçın olduğu hafta boyu bu maçı falan konuşuyoruz muhabbetlerde vs. akşamları da günde 2 saat nöbetimiz var, standart.
perşembe akşam aramızda geçen konuşma:
ben - kanka bak derbi cumartesi çarşı izninin hemen sonrası, ekip ayarla bizi cumartesi günü çarşı yaz, çıkalım takılalım yemektir muhabbettir, döneriz peşine de gazinoya çıkar maçı izleriz tertemiz.
yazıcı - kanka öyle ayarlıyorum zaten, sıkıntı yok.
ben - bak olum benim nöbeti de geceye yaz, 2 ya da 3 nöbetine falan, ben kalkar giderim sıkıntı değil aman maçı kaçırmayalım.
yazıcı - abi bende o iş, sen kafanı yorma. ayarlıycam ben.
ben - tamam hadi bakalım.
abi sabah oldu, içtima falan biz çarşıya çıktık. her zaman gittiğimiz gol diye bir mekan vardı balıkesir'de. neyse gittik işte gazeteler vs. alındı, kahvaltıyı yaptık çaylar geliyor gidiyor muhabbet gırla zaten. fenerlisi var beşiktaşlısı var bizden olanlar var, asker muhabbeti işte bir kaç ay önce tanımışız birbirimizi ama geyik goygoy dönüyor sürekli.
öğlen de hep birlikte resmen bir playstation kafe kapattık, maçlar vs. kapıştık. akşamüstü bir yemek daha yerken bizimle takılmayan ekipten bir arkadaş grubuyla karşılaştık, o ekipte de galatasaraylı bir arkadaş daha var genç bizden okumadan etmeden gelmiş, baktı maçı konuşuyoruz geldi benim yanıma:
gs'li - abi senin nöbet saat 7 buçukta yalnız.
ben - sabah mı? olum o saatte benim nöbetim olmaz, nöbet mangası gider tutar benim ne işim var nöbette?
gs'li - yok abi, akşam. 7 buçuğa yazmışlar senin nöbeti. maç saati yani ilk 10 dakika falan izlersin sonra nöbete gidersin.
ben - yok kanka değildir ya, yazıcı beni satmaz biz konuştuk ettik.
gs'li - abi yazıcı abi hangi takımlı?
ben - hadi canım, o kadarını da yapmaz.
vermediğim climax detayı vereyim: eleman fenerli. beni ciddi ciddi o saate nöbete yazmış, maç bitiyor ben peşine nöbetten iniyorum.
"ulan bak şakaysa" falan diyorum ama değil, biliyorum da içten içe. bizim ekip de dağıldı onlar başka yerde yediler yemeği neyse geri dönerken yolda buluştuk.
ben - lan beni nöbete 7 buçuğa mı yazdın?
yazıcı - ne sandın lan, tabi! gs'liyle ne maçı izliycem ben, git kulene çapraz duruş nöbetini tut. (pis pis gülüyor)
ben - lan!
tabi sonrası elemanı elimden alma çabaları, sinir oldum. geri dönmek üzereyiz, içeri girme saatine 15 dakika var yok. abi koştur koştur geri döndüm, nasıl koşuyorum ama. oyuncakçı milyoncu kim varsa sordum "abi bu eski pille çalışan radyolu mp3 çalarlardan, radyolardan falan var mı?" deli gibi her dükkana herkese soruyorum neredeyse. bir tane milyoncu gibi bir dayı buldum onda var! kulaklık da var yanında, mis!
yolda da dönerken diş macunu aldım, macunu çöpe kutusuna mp3 çaları zulaladım, son dakikada girdim içeri. hemen koğuşa gittim, yazıcı yok. gerçi olsa da bir şey yapacağımdan değil, yapsam ne olacak yazmış bir kere onaylanmış etmiş komutan falan yok değiştirsek. bir de fenerli eleman vardı bizim dönemden kulakları çınlasın birlikte yazmışlar bizi nöbete. abi kamuflajları falan giydik, gittik bir gazinoya baktık bunlar öne oturmuş, bizim gs'liler hep kenarlarda köşelerde arkalarda. içimden dedim ki "ulan öyle bir epik koyalım ki bu maydanozlulara bir daha derbi'nin d'sini diyemesinler be!"
neyse fenerli elemanla birlikte oturduk bi 5 dakika falan izledik arkalarda maçı "hadi kanka gidelim" dedim, gittik silahları falan aldık yürüye yürüye kuleye çıkacağız. yokuşu halen hatırlıyorum, öyle ters bir yerde ki kule de mal gibi 20 dakika yürüyorsun yokuş çıka çıka. hani stada çıkan yokuş var ya, işte öyle bir şey abi.
çıkarken "ulan maç da gitti" dedi, dedim "kanka o iş bende cebimde mp3 çalar var pil zulam sağlam 4 tane pil var merak etme en azından dinleriz"
neyse sevindi falan çıktık kuleye, arkasında su deposu gibi bir yer var oranın betonunun üzerine oturduk. ben mp3 çaları çıkardım frekans arıyorum bu da cebinden nevale çıkardı. nevale dediğim de 2 küçük cips 2 de kola almış garibim. * zaten derbi var ya bizi arayan eden yok nöbete giderken, ben de sigara * falan da var, gelen giden de yok rahatız baya.
o ara lig radyoyu buldum. lan derbi var, adamlar iki kişi çıkarmış bomboş muhabbet ediyorlar anca maçta önemli bir pozisyon falan olursa "şimdi bir pozisyon, şu vurdu dışarı gitti" falan gibi böyle ruhsuz bomboş konuşuyorlar. zaten yükselmişim nöbet olayınca, iyice delirdim. "lan maçı anlatın maçı ******** utanmasa yemek tarifi verecek ****** sus başlamayım şimdi ******** ******** ******** ****** ***" falan yardırıyorum.
neyse ilk yarı bitti ikinci yarı başladı aynı şekilde dinliyoruz, tam pozisyon gelişiyor falan reklam girdi. "lan sizin reklamınızın taa ben ***** ******** **** ****** *********" falan dümdüz ama nasıl bağırıyorum yakında yörede kimse yok ya zaten baya yükseldim. reklam bitti (arko traş losyonu reklamıydı, halen unutmamışım bak) "evet derbide sneijder'in golü ile galatasaray 1-0 öne geçiyor" dedi. tiyatro anlatıyor sanki, kütüphanede arkadaşına soru soruyor öyle bir ses tonu. ama benim umrumda değil abi, nasıl uçuyorum sevinçten. "dakika 88 ****** çıkmaz bu gol" falan işte fenerli eleman "dur abi ya belli olmaz" falan diyor, peşine bir daha reklam. dedim "hay ağzıma, aha yedik golü." "evet derbide sneijder'in 2. golü ile galatasaray 2-0 önde sneijder şov izliyoruz" diyor ama hani ağır bir sanat filmi izlerken uyumuş da uyandırmışlar abiyi, öyle bir ses tonu var. ben oynamaya başladım zaten, umrumda değil gerisi. goller nasıl oldu, ne oldu maçta, ne bitti hiç haberim yok abi. "ligine de radyosuna da" diye söve söve 5 dakika daha geçti bir daha girince dedim "bu da bitiştir herhalde kanka geçmiş olsun" o da "sağol kanka, neyse ya amaan muhabbetimize bakalım" falan diyor, biz zaten maçı dinliyoruz kulaklıklar var ama karı kız muhabbetteyiz yani. * "evet alper potuk ile fenerbahçe cevap veriyor maç 2-1 oluyor" dedi o ara ama bizim umrumuzda değil.
abi geri aşağı indik, doldur boşaltı falan yaptık (silahı boş götürdük boş getirdik ama doldur boşalt yapıyoruz, anlamsız işler) geri gazinoya girdim, millet dağılmış kantinci eleman ortalığı falan toparlıyor. koğuşa gittim millet yatmış, dedim noluyoruz lan? meğerse aşağıda tartışma çıkmış, nöbetçi komutan bunları ilk golden sonra gazinonun önündeki avluya dizmiş ayakta bekletmiş, girmiş maçı izlemiş * maç bitince de içtimayı almış herkesi koğuşa göndermiş "dışarda sigara içen görürsem oyarım" demiş. bunların hepsini sabah öğreniyorum ben tabi. sabah da kahvaltıyı bile yapmadan gittim gazinoya açtım televizyonu özet arıyorum deli gibi, buldum izledim ki sneijder vurdukça ben gülmeye başladım. *
bu arada o yazıcı eleman ben bitirip gidene kadar dilimden kurtulamadı. *
yani benim için son derece epik bir maç olmuştu. her ne kadar izleyemesem de inanılmaz efsane bir maçtır benim nazarımda.