45
bilinçsiz ve çok da yüksek bir zekaya sahip olmayan taraftar modelidir. dünyanın en, kendini bir halt sanan topluluğudur ayrıca. bir galibiyet alınca en iyisi ilan eder, bir mağlubiyetle yerin dibine sokar. ben bir taraftar olarak katlanamıyorum türk insanın spora bakış açısına, sporcular nasıl katlanıyor anlamış değilim.
türkiye'de bir takım sporunda başarı yakalanması için taraftar etkisinin olabildiğince azaltılması gerekli. son zamanlarda sürekli benzeri yazılar yazıyorum taraftarlarımızla ilgili. birçok yazımda konuya taraftarı da katıyorum. türk taraftarının içinde bulunduğu ve etki sahibi olduğu hiçbir takım sporu istikrarlı başarı yakalayamaz, imkansız. o yüzden yöneticilere bu konuda büyük iş düşüyor. profesyonelce çalışmalı ve kesinlikle taraftara kulaklarını kapatmalı. taraftarın gazına gelmeden akılcı politikalar geliştirmeli. türk taraftarı sabırsızdır, kendisini ve takımını dünyanın merkezinde görür, vasıfsızdır ama takımından hep birincilik bekler. gerçekten de psikolojik olarak analiz edilmeli. dünyada bir benzeri yok. tutku adı altında gösterdiği yıkıcılık bu ülkenin sporcu yetiştirmesinin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir.
galatasaray 2000 senesinde avrupa'dan kupa getirirken taraftar etkisi oldukça zayıftı. taraftarın tek etkili olduğu konu saha içiydi. o da bugünkü gibi futbolcusunu ıslıklamak ve yuhalamak üzerine değil, tam destek üzerine kuruluydu(istisnalar kaideyi bozmasın). o gün sosyal medya yaygın olsaydı bugün 2 tane avrupa kupamız olmayacaktı, bunu hepimiz biliyoruzdur sanırım. 4 ağustos 2021 türkiye güney kore kadın voleybol maçı sonrası yorumlar felaket. bazı insanlar ciddi ciddi voleybolda dev bir ülke olduğumuzu, 40 yıllık ekol olduğumuzu falan zannediyor ve çeyrek final oynama başarımızı küçümsüyor. oysaki bilmiyor ki tarihimizde ilk kez böyle bir başarı yakalamışız. bilgisiz ve cahilce.
türkiye'de kadın voleybolu son 10-15 senede ciddi anlamda atağa kalkmıştır. bugün voleybol üzerindeki yatırımlarımızın meyvesini alıyoruz. hem kulüpler düzeyinde hem de milli takımlar düzeyinde yakaladığımız başarılar büyük bir emeğin tezahürüdür. oluşturmaya çalışılan bu yapı sıfıra yakın bir taraftar planması üzerine kurulmuştur. ne destek ne de taraftarı tribünlere çekmek adına reklam yapılmıştır, bağımsız bir projedir. amaç ülke sporunu kalkındırmaktır ve bu plan içerisinde taraftara neredeyse hiç yer verilmemiştir. taraftar başarı gelince kendisini bu plana dahil etme çabasındadır. ne yazık ki eğitim seviyesinin düşük olduğu her toplumda olduğu gibi türkiye'de de projeler ve çeşitli yatırımlar destekleyicileri(taraftarlar) tarafından baltalanabiliyor. umuyorum ki mevcut yapı devam eder. guidetti hataları üzerinden eleştirilebilir ama türk voleybolundan postalanamaz. kendisi projemizin en önemli parçalarından bir tanesidir. ne yazık ki bugün konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan taraftar kendisinin postalanmasını isteyebiliyor. bu durumu sadece acınası bulabiliyorum ne yazık ki. bilgisizler çünkü. hoca değişince türkiye'nin olimpiyatlarda altın madalya kazanacağını düşünüyorlar. değişik bir kafaya sahipler. dediğim gibi sosyolojik ve psikolojik anlamda incelenmeli bu durum.
futbolda 4-5 senelik yatırım ve planlamaya bile sabredemeyen taraftarın voleyboldaki onlarca senelik planlamayı anlamasını beklemek komik olur. böyle bir beklentim yok. başakşehir taraftarsız çıktığı bu yolda sadece planlamasıyla şampiyon oldu ve şampiyonlar ligi gördü. iddia ettiğim bir şey var: eğer başakşehir'i bir yabancı satın almış olsaydı ve lig gerçekten adil olsaydı, bu planlamalar dahilinde ligi tekeline alırdı. bizim ekonomik gücümüz yok, bizim insanımızın spor yapabilecek imkanı yok, bizim bütün kaliteli oyuncuları çekebilecek bir marka değerimiz yok. biz güçlü değiliz, güçsüzüz. taraftar bunu kabullenmeli. türk ekipleri zayıftır, güçlü değildirler. çok zayıfız. bizim güçlü olabilmek için yapabileceğimiz en önemli şey sağlam planlamalardır. spor kültürümüz yok, parayı basıp marka imajımızı güçlendirebilmek adına alabileceğimiz oyuncu ve teknik ekipler yok. ülkemizin imajı iyi değil. birikimimiz ve tecrübemiz az. türk ekipleri planlama olmadan kesinlikle başarılı olamazlar. taraftarı ise bu planlamaya sabretmiyor. o halde taraftar planlamalar göz önüne alındığında saf dışı bırakılmalıdır, dinlenmemelidir.
türk taraftarlarla ilgili söylenebilecek çok fazla şey var. kendi içinde birlik bile olamıyorlar mesela. içerisinde milli kadın voleybol takımı oyuncularına "fondötenin sultanları" diyebilecek kadar aptal insanlar mevcut. bir mağlubiyet alınca "g*tleri kalkmış bunların" diyebiliyorlar mesela. madalya alamayınca "balon", "balonun sultanları" gibi tanımlamalarda bulunabiliyorlar. türk taraftarı yıkıcı ve işe yaramazdır. voleybol takımındaki kızlar şort giydi diye "fahişe" imasında bulunabiliyorlar. bazıları çok alçaklar gerçekten. futbolcusu kötü maç geçirince oyuncusunun sosyal medya hesaplarını küfre boğarlar. gerilimden, haksızlıktan, kinden beslenirler. sporu spor olduğu için değil, kendi kötü duygularını tatmin etmek için takip ederler. asalak gibi yapışırlar, insanı canından bezdirirler. türkiye, nüfusuna oranla taraftarı tenisi en az takip eden ülkeler arasındadır. bunun sebeplerinden bir tanesi teniste öfkeye, kine ve bilumum kötü duygulara yer olmaması. gerçi bunu bozan tenisçiler de yok değil ama neyse.
eğer tenis tam tersi duygular hissettiren bir spor branşı olsaydı şu an olduğundan katbekat fazla türk takipçisi olurdu. sırf kendi egosunu tatmin edebilmek için bu sporu takip edecek yüzbinlerce, belki de milyonlarca insan var bu ülkede.
özellikle milli sporcularımıza gerçekten saygı duyuyorum. türk insanına rağmen savaşıyorlar. türk insanına karşı da mücadele ediyorlar. mete*, 2024'teki olimpiyatlarda madalya kazanamazsan bittin kardeşim. "g*tü kalkmış" diyecekler sana. aptalca mesajlar alacaksın. balondu zaten, 2021'de altın madalyayı şansa aldı diyecekler. omuzlarınızda çok büyük yük var biliyorum. bu ülkedeki gerçek sporseverler sizlere inanıyor ve saygı duyuyor. taraftarları takmayın. onlar kuru kalabalıktır, soda şişesindeki gazdır. rüzgar nereye eserse oraya yönelirler. kendi fikirleri yoktur, anlamazlar, sabretmezler, zarar verirler. ne yazık ki türk taraftarlar, türk sporunun yumuşak karnıdır. keşke öyle olmasa.
türkiye'de bir takım sporunda başarı yakalanması için taraftar etkisinin olabildiğince azaltılması gerekli. son zamanlarda sürekli benzeri yazılar yazıyorum taraftarlarımızla ilgili. birçok yazımda konuya taraftarı da katıyorum. türk taraftarının içinde bulunduğu ve etki sahibi olduğu hiçbir takım sporu istikrarlı başarı yakalayamaz, imkansız. o yüzden yöneticilere bu konuda büyük iş düşüyor. profesyonelce çalışmalı ve kesinlikle taraftara kulaklarını kapatmalı. taraftarın gazına gelmeden akılcı politikalar geliştirmeli. türk taraftarı sabırsızdır, kendisini ve takımını dünyanın merkezinde görür, vasıfsızdır ama takımından hep birincilik bekler. gerçekten de psikolojik olarak analiz edilmeli. dünyada bir benzeri yok. tutku adı altında gösterdiği yıkıcılık bu ülkenin sporcu yetiştirmesinin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir.
galatasaray 2000 senesinde avrupa'dan kupa getirirken taraftar etkisi oldukça zayıftı. taraftarın tek etkili olduğu konu saha içiydi. o da bugünkü gibi futbolcusunu ıslıklamak ve yuhalamak üzerine değil, tam destek üzerine kuruluydu(istisnalar kaideyi bozmasın). o gün sosyal medya yaygın olsaydı bugün 2 tane avrupa kupamız olmayacaktı, bunu hepimiz biliyoruzdur sanırım. 4 ağustos 2021 türkiye güney kore kadın voleybol maçı sonrası yorumlar felaket. bazı insanlar ciddi ciddi voleybolda dev bir ülke olduğumuzu, 40 yıllık ekol olduğumuzu falan zannediyor ve çeyrek final oynama başarımızı küçümsüyor. oysaki bilmiyor ki tarihimizde ilk kez böyle bir başarı yakalamışız. bilgisiz ve cahilce.
türkiye'de kadın voleybolu son 10-15 senede ciddi anlamda atağa kalkmıştır. bugün voleybol üzerindeki yatırımlarımızın meyvesini alıyoruz. hem kulüpler düzeyinde hem de milli takımlar düzeyinde yakaladığımız başarılar büyük bir emeğin tezahürüdür. oluşturmaya çalışılan bu yapı sıfıra yakın bir taraftar planması üzerine kurulmuştur. ne destek ne de taraftarı tribünlere çekmek adına reklam yapılmıştır, bağımsız bir projedir. amaç ülke sporunu kalkındırmaktır ve bu plan içerisinde taraftara neredeyse hiç yer verilmemiştir. taraftar başarı gelince kendisini bu plana dahil etme çabasındadır. ne yazık ki eğitim seviyesinin düşük olduğu her toplumda olduğu gibi türkiye'de de projeler ve çeşitli yatırımlar destekleyicileri(taraftarlar) tarafından baltalanabiliyor. umuyorum ki mevcut yapı devam eder. guidetti hataları üzerinden eleştirilebilir ama türk voleybolundan postalanamaz. kendisi projemizin en önemli parçalarından bir tanesidir. ne yazık ki bugün konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan taraftar kendisinin postalanmasını isteyebiliyor. bu durumu sadece acınası bulabiliyorum ne yazık ki. bilgisizler çünkü. hoca değişince türkiye'nin olimpiyatlarda altın madalya kazanacağını düşünüyorlar. değişik bir kafaya sahipler. dediğim gibi sosyolojik ve psikolojik anlamda incelenmeli bu durum.
futbolda 4-5 senelik yatırım ve planlamaya bile sabredemeyen taraftarın voleyboldaki onlarca senelik planlamayı anlamasını beklemek komik olur. böyle bir beklentim yok. başakşehir taraftarsız çıktığı bu yolda sadece planlamasıyla şampiyon oldu ve şampiyonlar ligi gördü. iddia ettiğim bir şey var: eğer başakşehir'i bir yabancı satın almış olsaydı ve lig gerçekten adil olsaydı, bu planlamalar dahilinde ligi tekeline alırdı. bizim ekonomik gücümüz yok, bizim insanımızın spor yapabilecek imkanı yok, bizim bütün kaliteli oyuncuları çekebilecek bir marka değerimiz yok. biz güçlü değiliz, güçsüzüz. taraftar bunu kabullenmeli. türk ekipleri zayıftır, güçlü değildirler. çok zayıfız. bizim güçlü olabilmek için yapabileceğimiz en önemli şey sağlam planlamalardır. spor kültürümüz yok, parayı basıp marka imajımızı güçlendirebilmek adına alabileceğimiz oyuncu ve teknik ekipler yok. ülkemizin imajı iyi değil. birikimimiz ve tecrübemiz az. türk ekipleri planlama olmadan kesinlikle başarılı olamazlar. taraftarı ise bu planlamaya sabretmiyor. o halde taraftar planlamalar göz önüne alındığında saf dışı bırakılmalıdır, dinlenmemelidir.
türk taraftarlarla ilgili söylenebilecek çok fazla şey var. kendi içinde birlik bile olamıyorlar mesela. içerisinde milli kadın voleybol takımı oyuncularına "fondötenin sultanları" diyebilecek kadar aptal insanlar mevcut. bir mağlubiyet alınca "g*tleri kalkmış bunların" diyebiliyorlar mesela. madalya alamayınca "balon", "balonun sultanları" gibi tanımlamalarda bulunabiliyorlar. türk taraftarı yıkıcı ve işe yaramazdır. voleybol takımındaki kızlar şort giydi diye "fahişe" imasında bulunabiliyorlar. bazıları çok alçaklar gerçekten. futbolcusu kötü maç geçirince oyuncusunun sosyal medya hesaplarını küfre boğarlar. gerilimden, haksızlıktan, kinden beslenirler. sporu spor olduğu için değil, kendi kötü duygularını tatmin etmek için takip ederler. asalak gibi yapışırlar, insanı canından bezdirirler. türkiye, nüfusuna oranla taraftarı tenisi en az takip eden ülkeler arasındadır. bunun sebeplerinden bir tanesi teniste öfkeye, kine ve bilumum kötü duygulara yer olmaması. gerçi bunu bozan tenisçiler de yok değil ama neyse.
eğer tenis tam tersi duygular hissettiren bir spor branşı olsaydı şu an olduğundan katbekat fazla türk takipçisi olurdu. sırf kendi egosunu tatmin edebilmek için bu sporu takip edecek yüzbinlerce, belki de milyonlarca insan var bu ülkede.
özellikle milli sporcularımıza gerçekten saygı duyuyorum. türk insanına rağmen savaşıyorlar. türk insanına karşı da mücadele ediyorlar. mete*, 2024'teki olimpiyatlarda madalya kazanamazsan bittin kardeşim. "g*tü kalkmış" diyecekler sana. aptalca mesajlar alacaksın. balondu zaten, 2021'de altın madalyayı şansa aldı diyecekler. omuzlarınızda çok büyük yük var biliyorum. bu ülkedeki gerçek sporseverler sizlere inanıyor ve saygı duyuyor. taraftarları takmayın. onlar kuru kalabalıktır, soda şişesindeki gazdır. rüzgar nereye eserse oraya yönelirler. kendi fikirleri yoktur, anlamazlar, sabretmezler, zarar verirler. ne yazık ki türk taraftarlar, türk sporunun yumuşak karnıdır. keşke öyle olmasa.