124
galatasaray'ın sonucunda turu geçtiği takdirde çok büyük bir ihtimalle finale kadar yürüyeceği, geçemediği takdirde ligi oldukça rahat bir biçimde şampiyon bitireceği müsabakadır. görüldüğü üzere sonunda panik yapılmaması gereken, galatasaray'ın bu sezonki kaderini kötü anlamda çizemeyecek bir maç. olacak şey de belli, olur da kaybedersek sözlükte kan gövdeyi götürecek, kazanırsak takımı yerin dibine sokan adamlar hepimizden fazla sevinecek, galatasaray taraftarı her türk insanı gibi gelen ufak bir başarıdan sonra dünyayı unutacak, uzun süre leyla gibi gezecek, ama ilk puan kaybında veya başarısızlıkta yaygarayı koparacak. maçın saha dışı bölümü böyle, gelelim saha içi kısmına. galatasaray'da potansiyel olarak ciddi eksikler var. sabri'nin durumu net değil, arda takımdan ayrı çalıştı, elano ufak bir sakatlık geçirdi, emre güngör sanırım şu an belirsiz, servet ilginç bir şekilde kadroya giremeyecek gibi görünüyor, keita afrika kupası'ndan dönüşünün de etkisiyle inanılmaz yorgun, kewell ve baros zaten sakat. atletico madrid'in ise doğal olarak galatasaray'ın içinde bulunduğu durum ile alakası bile yok. sakatları takımın oyun sistemini ve akışını etkileyecek kadar büyük değil. sadece agüero hasta olduğu için durumu belirsiz, tiago ise avrupa kupalarında atletico forması giyemiyor. kısacası olması gerektiği gibi. yani galatasaray aylardır olduğu gibi tam kadro çıkamayacak, yanından bile geçemeyecek, agüero bir fedakarlık yaparsa büyük ihtimalle atletico savunmanın solundaki sıkıntı dışında ideal takımı ile sahada olacak.
oyunun teknik kısmında galatasaray'ın sakatlıklar konusundaki dezavantajı biraz daha göze batacak büyük ihtimalle. zira takımlarının gidişatı nasıl olursa olsun son derece uyumsuz ve kötü olan atletico savunmasını etkisiz hale getirmek için sahaya çıkacak isimler arasında elano dışında ciddi anlamda formda olan tek bir isim bile yok. ayrıca artık bir klişe haline gelmiş olan "santraforu yok ya gassarayın" durumu da halen devam ediyor. buna rağmen galatasaray %80 ihtimalle atletico karşısında gol bulacaktır. işin kilidini çözecek anahtar ise savunmada değil orta saha bölgesinde. mustafa sarp'ın ve elano'nun kesinlikle oynaması gerekiyor. bu iki oyuncunun yokluğu galatasaray'ı çöküntüye bile sürükleyebilir ruhunuz duymaz, duysa da nasıl olsa rijkaard'a sallarsınız. neyse, mustafa'nın hareketliliği ve cesareti atletico'nun hücumlarını bozmasa bile sekteye uğratacak önemli etkenlerden biri. elano ise takımın uzun süredir en önemli ismi, geldiği günden beri de takımın en kaliteli oyuncusu. onun hücumdaki yaratıcılık seviyesi galatasaray'ın maçı nereye götüreceğinin, veya nereye sürükleneceğinin belirleyicisi olacak. zira maçın ortası yok. ya atletico ciddi bir patlama ve konsantrasyonla turu net bir skorla alacak, ya da galatasaray oyuncuları geçen sene yaşanan konsantrasyon kaybını yaşamaz ve oyun anlayışına sadık kalırsa, takım ilk maçta olduğu gibi oyunu istediği gibi yönlendirip istediği skoru alacak. kale konusunda benim fikirlerim belli, leo franco ortalama bir kaleci, yenmeyecek topu yemiyor, yenecek topu aynen içeri alıyor, üzerine de kritik hatalar yapıyor. beşiktaş maçında holosko'nun kafasını kurtarışı herhangi bir düşünce değişikliğine götürmedi beni. zira holosko'nun kafası oradan yapılabilecek en kötü vuruşlardan biriydi. franco tek elini uzatıp topa ulaşmayı başardı. zıplamaya gerek bile duymadı. neyse kaleciyi geçelim, maç kurtaracak seviyede değil ama maçı tutabilecek seviyede bir kalesi var takımın. bundan sonrası daha önemli.
savunmada sabri'nin kesin olarak takıma girmesi gerekiyor. uğur çok uzun süren sakatlığı yüzünden sahip olduğu yeteneklerin büyük bölümünü artık elinde bulundurmuyor. savunma anlayışı ve oyun görüşü köreldi, hava toplarında etkisiz, hücumlara çok katkı sağlayamıyor. eski uğur dediğimiz adamdan geriye tek kalan güzel ortaları. onları da yapmak için fırsat bulamıyor yavaşladığı için. sol bek pozisyonunda artık bir savunma oyuncusu olmayan, bir gözlemci-araştırmacı olan hakan balta oynayacak. rakiplerini iyi bir şekilde gözlemlemeyi kendisine görev edinen hakan, vahşi doğada hayatta kalmak için rakibinin üzerine gitmemeyi ve biraz uzakta kendi halinde takılmayı tercih ediyor. hücuma da gidemeyen hakan, artık düşmanları için bir tehlike oluşturmuyor. artık o, ormanda hayatta kalmak için saklanan bir...öhm. stoper bölgesine gelirsek, gelemiyoruz, zira rijkaard'ın lucas neill'ın yanında kimi tercih edeceği belirsiz. emre'nin durumu belli değil, servet konusunda rijkaard hoşnut durumda değil. ya dinlendirmek için ya da başka bir sebep yüzünden beşiktaş maçında oynamayan servet'in oynayıp oynamayacağı yönünde gelen soruya "belki" demiş kendisi. ne olursa olsun neill tek başına bile çok önemli bir savunma silahı. emre oynarsa daha atletik ve çabuk bir savunma, servet oynarsa daha sert ama oyun kurmada biraz daha yetersiz bir savunma hattı çıkacak ortaya. bu hattın performansı ise iki boyutlu, atletico etkili olmayı başarabilirse topu çalma ve saklama konusunda iyi olmak zorundalar. ancak galatasaray oyunu istediği gibi yönlendirebilirse bu sefer de tercihleri neredeyse mükemmel olmak zorunda. uzun top atılacak pozisyonda kısa pas, kısa pas denenecek pozisyonda uzun pas yapmaya başlayacak bir savunma hattı sadece kendisini değil bütün takımı ve hücum anlayışını sabote eder.
orta saha az önce yukarıda belirttiğim gibi, arda hücum hattında değerlendirildiği için oynaması gereken ilk iki isim elano ve mustafa sarp. üçüncu isim büyük ihtimalle mehmet topal olacak. bu üçlüden ilk iki isim zaten genel olarak formda, mehmet topal'ın performansı orta sahanın genel performansında belirleyici olacak. iyi maçlarından birini çıkarırsa atletico agüero'yu değil barış özbek'i arar. barış demişken, neyse demeyelim böyle bir yazının içinde küfür geçmesin. bu bölgenin performansı da söylediğim gibi mustafa ve elano'nun ellerinde. mustafa aktif oynar, dikine oyun anlayışını devam ettirirse, ve elano savunmada çok yetersiz kalmaz, hücumda da en iyi yaptığı şeyi yapmaya devam ederse galatasaray mehmet topal ile bağlantılı olmak üzere orta sahayı kontrolüne alacaktır. bu hakimiyet rakibe bağlı değil mi, bağlı elbette, ancak elano ve mustafa atletico'nun orta saha oyuncularından daha kaliteli oyuncular. mustafa konusunda sabahlara kadar tartışabilirim, ama bu kendisinin zihnini kontrol altında tutabildiğinde oldukça üst düzey bir oyuncu olduğu gerçeğini değiştirmez.
hücum bölgesinde ise arda ve keita ilk tercihler olacak. sol bölgece gio veya caner ikilisinden biri oynar. ikisi de bugün rakibi oldukça zorlayabilecek oyuncular. sol kulvarda genel kanının aksine ciddi bir aktivite bekliyorum ben bu maçta. caner de oynasa gio da oynasa sahada etkisiz kalmayacaktır. arda'nın performansı ciddi bir artış göstermiyor ama düşüş içinde olduğu da söylenemez. hücumun en etkili ismi olur mu bilemiyorum ama maç içinde devamlı olarak çalışacağı kesin. takımın her zaman skoru değiştirebilecek üç oyuncusundan biri. keita ise yorgun, ölüsü bile maç içinde skoru değiştirebilecek yeteneklere sahip ancak keita hem mental olarak hem fiziksel olarak yorgun. üst üste oynanan iki maçta yük büyük oranda onun üzerine bindi. sol kulvar iyi çalışmazsa yine öyle olacak. ancak subjektif de bakılsa, objektif de bakılsa keita yarın agüero oynamazsa sahanın coşmaya en müsait oyuncusu olacak. ancak kilit kısımlar savunma ve orta saha bölgeleri olduğu için bu üç ismin etkinliği ve takıma yararı değişkenlik gösterecektir.
özetlemek gerekirse, galatasaray bu halde, sürüyle sakatı, formsuz oyuncusu ve bir adet barış özbek'i olduğu halde atletico önünde kendi oyununu oynayabilir. bunu yaptığı takdirde tur galatasaray'a yakın. ancak galatasaray oyuncuları sahaya motive olamamış bir halde çıkarsa, maç içinde uzun süreli konsantrasyon kaybı yaşarsa, savunma ve hücum tercihleri sürekli olarak yanlış yapılırsa tur atletico'ya yakın değil, atletico'nun. galatasaray bu gerçeği bilerek oynamak zorunda. atletico'nun ligde düşmemek gibi acayip bir hedef dışında herhangi bir amacı kalmadı, hafta sonu almeria'ya yenildiler. işler orada hala iyi gitmiyor. bunun nedeni galatasaray'da olduğu gibi sakatlıklar veya eksikler değil, ancak yine de bu atletico'nun özellikle savunmada kötü olduğu gerçeğini değiştirmiyor. kötü olan şu ki, atletico'da formsuz olan oyuncuların devamlı olarak, son 10 dakika bile olsa toparlanma ihtimali var, ancak galatasaray'da kewell ve baros'un yarım dakika bile oynaması mümkün değil. iki takım arasındaki fark şu noktada büyük oranda bunun yüzünden oluşuyor. özeti özetlemek gerekirse, galatasaray kendi oyununu oynayabilirse kazanır, büyük ihtimalle gol de yiyecektir, takım dengesiz oynarsa kaybeder, ama gol atacaktır. son olarak, galatasaray taraftarı olduğunu söyleyen kesim ali sami yen'de galatasaray taraftarı gibi davranırsa bütün bu yazdıklarımı galatasaray lehine değiştirebilir. ve bu cümle her maç için geçerli.
oyunun teknik kısmında galatasaray'ın sakatlıklar konusundaki dezavantajı biraz daha göze batacak büyük ihtimalle. zira takımlarının gidişatı nasıl olursa olsun son derece uyumsuz ve kötü olan atletico savunmasını etkisiz hale getirmek için sahaya çıkacak isimler arasında elano dışında ciddi anlamda formda olan tek bir isim bile yok. ayrıca artık bir klişe haline gelmiş olan "santraforu yok ya gassarayın" durumu da halen devam ediyor. buna rağmen galatasaray %80 ihtimalle atletico karşısında gol bulacaktır. işin kilidini çözecek anahtar ise savunmada değil orta saha bölgesinde. mustafa sarp'ın ve elano'nun kesinlikle oynaması gerekiyor. bu iki oyuncunun yokluğu galatasaray'ı çöküntüye bile sürükleyebilir ruhunuz duymaz, duysa da nasıl olsa rijkaard'a sallarsınız. neyse, mustafa'nın hareketliliği ve cesareti atletico'nun hücumlarını bozmasa bile sekteye uğratacak önemli etkenlerden biri. elano ise takımın uzun süredir en önemli ismi, geldiği günden beri de takımın en kaliteli oyuncusu. onun hücumdaki yaratıcılık seviyesi galatasaray'ın maçı nereye götüreceğinin, veya nereye sürükleneceğinin belirleyicisi olacak. zira maçın ortası yok. ya atletico ciddi bir patlama ve konsantrasyonla turu net bir skorla alacak, ya da galatasaray oyuncuları geçen sene yaşanan konsantrasyon kaybını yaşamaz ve oyun anlayışına sadık kalırsa, takım ilk maçta olduğu gibi oyunu istediği gibi yönlendirip istediği skoru alacak. kale konusunda benim fikirlerim belli, leo franco ortalama bir kaleci, yenmeyecek topu yemiyor, yenecek topu aynen içeri alıyor, üzerine de kritik hatalar yapıyor. beşiktaş maçında holosko'nun kafasını kurtarışı herhangi bir düşünce değişikliğine götürmedi beni. zira holosko'nun kafası oradan yapılabilecek en kötü vuruşlardan biriydi. franco tek elini uzatıp topa ulaşmayı başardı. zıplamaya gerek bile duymadı. neyse kaleciyi geçelim, maç kurtaracak seviyede değil ama maçı tutabilecek seviyede bir kalesi var takımın. bundan sonrası daha önemli.
savunmada sabri'nin kesin olarak takıma girmesi gerekiyor. uğur çok uzun süren sakatlığı yüzünden sahip olduğu yeteneklerin büyük bölümünü artık elinde bulundurmuyor. savunma anlayışı ve oyun görüşü köreldi, hava toplarında etkisiz, hücumlara çok katkı sağlayamıyor. eski uğur dediğimiz adamdan geriye tek kalan güzel ortaları. onları da yapmak için fırsat bulamıyor yavaşladığı için. sol bek pozisyonunda artık bir savunma oyuncusu olmayan, bir gözlemci-araştırmacı olan hakan balta oynayacak. rakiplerini iyi bir şekilde gözlemlemeyi kendisine görev edinen hakan, vahşi doğada hayatta kalmak için rakibinin üzerine gitmemeyi ve biraz uzakta kendi halinde takılmayı tercih ediyor. hücuma da gidemeyen hakan, artık düşmanları için bir tehlike oluşturmuyor. artık o, ormanda hayatta kalmak için saklanan bir...öhm. stoper bölgesine gelirsek, gelemiyoruz, zira rijkaard'ın lucas neill'ın yanında kimi tercih edeceği belirsiz. emre'nin durumu belli değil, servet konusunda rijkaard hoşnut durumda değil. ya dinlendirmek için ya da başka bir sebep yüzünden beşiktaş maçında oynamayan servet'in oynayıp oynamayacağı yönünde gelen soruya "belki" demiş kendisi. ne olursa olsun neill tek başına bile çok önemli bir savunma silahı. emre oynarsa daha atletik ve çabuk bir savunma, servet oynarsa daha sert ama oyun kurmada biraz daha yetersiz bir savunma hattı çıkacak ortaya. bu hattın performansı ise iki boyutlu, atletico etkili olmayı başarabilirse topu çalma ve saklama konusunda iyi olmak zorundalar. ancak galatasaray oyunu istediği gibi yönlendirebilirse bu sefer de tercihleri neredeyse mükemmel olmak zorunda. uzun top atılacak pozisyonda kısa pas, kısa pas denenecek pozisyonda uzun pas yapmaya başlayacak bir savunma hattı sadece kendisini değil bütün takımı ve hücum anlayışını sabote eder.
orta saha az önce yukarıda belirttiğim gibi, arda hücum hattında değerlendirildiği için oynaması gereken ilk iki isim elano ve mustafa sarp. üçüncu isim büyük ihtimalle mehmet topal olacak. bu üçlüden ilk iki isim zaten genel olarak formda, mehmet topal'ın performansı orta sahanın genel performansında belirleyici olacak. iyi maçlarından birini çıkarırsa atletico agüero'yu değil barış özbek'i arar. barış demişken, neyse demeyelim böyle bir yazının içinde küfür geçmesin. bu bölgenin performansı da söylediğim gibi mustafa ve elano'nun ellerinde. mustafa aktif oynar, dikine oyun anlayışını devam ettirirse, ve elano savunmada çok yetersiz kalmaz, hücumda da en iyi yaptığı şeyi yapmaya devam ederse galatasaray mehmet topal ile bağlantılı olmak üzere orta sahayı kontrolüne alacaktır. bu hakimiyet rakibe bağlı değil mi, bağlı elbette, ancak elano ve mustafa atletico'nun orta saha oyuncularından daha kaliteli oyuncular. mustafa konusunda sabahlara kadar tartışabilirim, ama bu kendisinin zihnini kontrol altında tutabildiğinde oldukça üst düzey bir oyuncu olduğu gerçeğini değiştirmez.
hücum bölgesinde ise arda ve keita ilk tercihler olacak. sol bölgece gio veya caner ikilisinden biri oynar. ikisi de bugün rakibi oldukça zorlayabilecek oyuncular. sol kulvarda genel kanının aksine ciddi bir aktivite bekliyorum ben bu maçta. caner de oynasa gio da oynasa sahada etkisiz kalmayacaktır. arda'nın performansı ciddi bir artış göstermiyor ama düşüş içinde olduğu da söylenemez. hücumun en etkili ismi olur mu bilemiyorum ama maç içinde devamlı olarak çalışacağı kesin. takımın her zaman skoru değiştirebilecek üç oyuncusundan biri. keita ise yorgun, ölüsü bile maç içinde skoru değiştirebilecek yeteneklere sahip ancak keita hem mental olarak hem fiziksel olarak yorgun. üst üste oynanan iki maçta yük büyük oranda onun üzerine bindi. sol kulvar iyi çalışmazsa yine öyle olacak. ancak subjektif de bakılsa, objektif de bakılsa keita yarın agüero oynamazsa sahanın coşmaya en müsait oyuncusu olacak. ancak kilit kısımlar savunma ve orta saha bölgeleri olduğu için bu üç ismin etkinliği ve takıma yararı değişkenlik gösterecektir.
özetlemek gerekirse, galatasaray bu halde, sürüyle sakatı, formsuz oyuncusu ve bir adet barış özbek'i olduğu halde atletico önünde kendi oyununu oynayabilir. bunu yaptığı takdirde tur galatasaray'a yakın. ancak galatasaray oyuncuları sahaya motive olamamış bir halde çıkarsa, maç içinde uzun süreli konsantrasyon kaybı yaşarsa, savunma ve hücum tercihleri sürekli olarak yanlış yapılırsa tur atletico'ya yakın değil, atletico'nun. galatasaray bu gerçeği bilerek oynamak zorunda. atletico'nun ligde düşmemek gibi acayip bir hedef dışında herhangi bir amacı kalmadı, hafta sonu almeria'ya yenildiler. işler orada hala iyi gitmiyor. bunun nedeni galatasaray'da olduğu gibi sakatlıklar veya eksikler değil, ancak yine de bu atletico'nun özellikle savunmada kötü olduğu gerçeğini değiştirmiyor. kötü olan şu ki, atletico'da formsuz olan oyuncuların devamlı olarak, son 10 dakika bile olsa toparlanma ihtimali var, ancak galatasaray'da kewell ve baros'un yarım dakika bile oynaması mümkün değil. iki takım arasındaki fark şu noktada büyük oranda bunun yüzünden oluşuyor. özeti özetlemek gerekirse, galatasaray kendi oyununu oynayabilirse kazanır, büyük ihtimalle gol de yiyecektir, takım dengesiz oynarsa kaybeder, ama gol atacaktır. son olarak, galatasaray taraftarı olduğunu söyleyen kesim ali sami yen'de galatasaray taraftarı gibi davranırsa bütün bu yazdıklarımı galatasaray lehine değiştirebilir. ve bu cümle her maç için geçerli.