203
gruplarda ikinci maçlar geride kaldı.
ilk maçlar sonunda naçizane makro bir değerlendirme yapmıştım (bkz: #3186634). şimdi daha spesifik olarak takımları değerlendirmek istedim.
sözlerime fernando santos ile başlamak istiyorum. euro 2016 sahibi bir hoca olduğu için eşeğin bir tarafına su kaçırmadan yorum yapmak gerek. portekiz'e savunma temelli bir oyun anlayışı oynatan bir hoca. bu bir tercih elbette. ilk maçta* tercihini carvalho-danilo orta sahası ile merkezde sert defansif orta sahalar ile kurmuştu. ölüm grubunda 3 puan alması gereken maçta ilk yarıda macar savunmasını açacak bir plan ortaya koyamadı. daha sonra rafa silva ve renato değişiklikleri ile oyunu açtı ve ancak 84. dakikada golü bulabildi. bence skor yanıltıcıydı. almanya maçına* da aynı anlayışla çıkması ilginç bir tercih oldu çünkü bence macaristan maçındaki sinyalleri alması gerekirdi. keza yine renato ve rafa'yı oyuna aldıktan sonra portekiz başka bir oyun oynamaya başladı. bence portekiz'e potansiyelinin çok gerisinde bir oyun oynatıyor.
almanya maçı demişken, löw'ün ilk maçtaki* 3 lü savunma tercihini fransa'nın 4 3 3 oynamasından dolayı eleştirmiştim. çünkü mbappe'yi, kimmich önde oynadığı için, yalnızca hummels karşılıyordu ve fransa çok rahat 3-0 yapabilirdi. ancak 3'lü oynamaktan başka pek çaresi de yok görünüyordu. aslında ilk maçta almanya topa sahip olan bir şeyler yapmaya çalışan bir takım gibi görünse de bunu fransa istemiş gibi görünüyordu. portekiz maçında ise topu çok daha hızlı dolandırarak santrfor eksikliği hissetmeden topu kalenin ağzına kadar soktular. ve 2 tane kendi kalesine olmak üzere tam 4 aynı golden buldular. ilk yarıdaki almanya gerçekten göz kamaştırıcıydı. özellikle gossens-ilkay-kroos bağlantısı çok çarpıcıydı. lakin 60'da gossens ve ilkay'ı oyundan almasına hiç anlam veremedim. skoru bulduk nasılsa dinlensinler tercihi miydi bilinmez ama portekiz iyi bir takım olduğunu anlayıp renato'yu sokunca rafa ile de oyunu enine genişletince almanya az daha 4-1 den 4-4 lük olabilirdi.
potansiyelini heba eden bir başka takım da fransa olabilir. şampiyon olmaları hala çok muhtemel. ancak öyle bir oyun oynuyorlar ki türkiye'ye yenilirken de, dün macaristan'a puan verirken de* benzer defolar ortaya çıkabiliyor. bu oyun italya gibi bir takıma karşı mutlak galibiyet getirebilir. veya geçen almanya maçı gibi oynamak isteyen takımları dövebilir. ancak al topu biraz da sen napıyorsun görelim diyen takımlar fransa'yı çok rahat şaşırtabiliyor. bence italya gibi takımların fransa karşısında mutlaka oyununu buna göre dizayn etmesi lazım.
ben en çok portekiz fransa maçını merak ediyorum. fernando santos carvalho-danilo ikilisini bozmaz ise al sen oyna fransa derse belki o maçı kazanabilir. bu oyun anlayışını eleştirmeme rağmen ortaya çıkan tezatlık da deschamp'ın alamati farikası işte...
ispanya ve harika kıyafetleriyle luis enrique hocam.
https://gss.gs/gOb.jpg
https://gss.gs/Scn.jpg
tarzının hastasıyız hocam... ramos'a şekli koyup turnuvaya kapıyı kapatman da çok tarz hareketti. ama lewandovski senin laporte'u iteleyip köteleyip paket yapınca imajda ufak bir sıyrık oldu be hocam...
şaka bir yana bence ispanya'nın 2008'den sonra yarattığı harika işler bu yeni ispanya'da bir illüzyon meydana getiriyor. bence vasatın üstü bir kadroya sahipler. ve kesinlikle turnuva favorilerinin arasında değiller. ve bu oyuncu kadrosuna rağmen bence luis enrique hocamın oynattığı futbol başarılı. isveç maçında* berbat bir paslaşma hızı vardı. 87 pas yapan isveç çok kolay savundu ispanya'yı. ancak polonya maçında topun dolaşma hızını belli bir ölçüde arttırmış tarzına kurban olduğum hocam. ve topu da rakibin savunmasının arasına bir şekilde getirdiler. ama gol vuruşunu da yeşil gömlekli hocam yapamaz ki. eskiden olsa o uçurtma enrique neler yapmazdı da. şimdi karizmasıyla kenarda su variline oturarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. ama oturduğu şey mi kova, ispanya forvetleri mi bilinmez...
yazı yine uzadı. geçen sefer çok uzattım kimse okumadı bunu kısa tutayım dedim. fernando santos'tu enrique'ydi derken yine destan oldu. neyse okuyacak olan iki kişiye burada bir selam göndermiş olayım:)
ingiltere'yi konuşamadım yine. yani rice kalvin phillips ayrı ayrı bayıldığım oyuncular. ama portekiz'in yaptığının bir benzeri oluyor bu haliyle. aslında bence southgate kalvin phillips'in bielsa hocamın leedsindeki gibi daha box to box oynamasını beklediği için bu tercihi yapıyor olabilir. ama ne sen bielsa'sın ne de leeds ingiltere be hocam. sterling-mount-foden-kane başı kesik 4lü gibi geziyorlar. tıpkı jota-bruno-bernardo-ronaldo 4lüsü gibi. ne bekler doğru destekliyor ne orta saha... portekizi konuşunca kopyala yapıştır ingiltere...
konuşmaya değer takımlardan belçika-italya ve hollanda'yı da başka bahara. kalalım sağlıcakla...
ilk maçlar sonunda naçizane makro bir değerlendirme yapmıştım (bkz: #3186634). şimdi daha spesifik olarak takımları değerlendirmek istedim.
sözlerime fernando santos ile başlamak istiyorum. euro 2016 sahibi bir hoca olduğu için eşeğin bir tarafına su kaçırmadan yorum yapmak gerek. portekiz'e savunma temelli bir oyun anlayışı oynatan bir hoca. bu bir tercih elbette. ilk maçta* tercihini carvalho-danilo orta sahası ile merkezde sert defansif orta sahalar ile kurmuştu. ölüm grubunda 3 puan alması gereken maçta ilk yarıda macar savunmasını açacak bir plan ortaya koyamadı. daha sonra rafa silva ve renato değişiklikleri ile oyunu açtı ve ancak 84. dakikada golü bulabildi. bence skor yanıltıcıydı. almanya maçına* da aynı anlayışla çıkması ilginç bir tercih oldu çünkü bence macaristan maçındaki sinyalleri alması gerekirdi. keza yine renato ve rafa'yı oyuna aldıktan sonra portekiz başka bir oyun oynamaya başladı. bence portekiz'e potansiyelinin çok gerisinde bir oyun oynatıyor.
almanya maçı demişken, löw'ün ilk maçtaki* 3 lü savunma tercihini fransa'nın 4 3 3 oynamasından dolayı eleştirmiştim. çünkü mbappe'yi, kimmich önde oynadığı için, yalnızca hummels karşılıyordu ve fransa çok rahat 3-0 yapabilirdi. ancak 3'lü oynamaktan başka pek çaresi de yok görünüyordu. aslında ilk maçta almanya topa sahip olan bir şeyler yapmaya çalışan bir takım gibi görünse de bunu fransa istemiş gibi görünüyordu. portekiz maçında ise topu çok daha hızlı dolandırarak santrfor eksikliği hissetmeden topu kalenin ağzına kadar soktular. ve 2 tane kendi kalesine olmak üzere tam 4 aynı golden buldular. ilk yarıdaki almanya gerçekten göz kamaştırıcıydı. özellikle gossens-ilkay-kroos bağlantısı çok çarpıcıydı. lakin 60'da gossens ve ilkay'ı oyundan almasına hiç anlam veremedim. skoru bulduk nasılsa dinlensinler tercihi miydi bilinmez ama portekiz iyi bir takım olduğunu anlayıp renato'yu sokunca rafa ile de oyunu enine genişletince almanya az daha 4-1 den 4-4 lük olabilirdi.
potansiyelini heba eden bir başka takım da fransa olabilir. şampiyon olmaları hala çok muhtemel. ancak öyle bir oyun oynuyorlar ki türkiye'ye yenilirken de, dün macaristan'a puan verirken de* benzer defolar ortaya çıkabiliyor. bu oyun italya gibi bir takıma karşı mutlak galibiyet getirebilir. veya geçen almanya maçı gibi oynamak isteyen takımları dövebilir. ancak al topu biraz da sen napıyorsun görelim diyen takımlar fransa'yı çok rahat şaşırtabiliyor. bence italya gibi takımların fransa karşısında mutlaka oyununu buna göre dizayn etmesi lazım.
ben en çok portekiz fransa maçını merak ediyorum. fernando santos carvalho-danilo ikilisini bozmaz ise al sen oyna fransa derse belki o maçı kazanabilir. bu oyun anlayışını eleştirmeme rağmen ortaya çıkan tezatlık da deschamp'ın alamati farikası işte...
ispanya ve harika kıyafetleriyle luis enrique hocam.
https://gss.gs/gOb.jpg
https://gss.gs/Scn.jpg
tarzının hastasıyız hocam... ramos'a şekli koyup turnuvaya kapıyı kapatman da çok tarz hareketti. ama lewandovski senin laporte'u iteleyip köteleyip paket yapınca imajda ufak bir sıyrık oldu be hocam...
şaka bir yana bence ispanya'nın 2008'den sonra yarattığı harika işler bu yeni ispanya'da bir illüzyon meydana getiriyor. bence vasatın üstü bir kadroya sahipler. ve kesinlikle turnuva favorilerinin arasında değiller. ve bu oyuncu kadrosuna rağmen bence luis enrique hocamın oynattığı futbol başarılı. isveç maçında* berbat bir paslaşma hızı vardı. 87 pas yapan isveç çok kolay savundu ispanya'yı. ancak polonya maçında topun dolaşma hızını belli bir ölçüde arttırmış tarzına kurban olduğum hocam. ve topu da rakibin savunmasının arasına bir şekilde getirdiler. ama gol vuruşunu da yeşil gömlekli hocam yapamaz ki. eskiden olsa o uçurtma enrique neler yapmazdı da. şimdi karizmasıyla kenarda su variline oturarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. ama oturduğu şey mi kova, ispanya forvetleri mi bilinmez...
yazı yine uzadı. geçen sefer çok uzattım kimse okumadı bunu kısa tutayım dedim. fernando santos'tu enrique'ydi derken yine destan oldu. neyse okuyacak olan iki kişiye burada bir selam göndermiş olayım:)
ingiltere'yi konuşamadım yine. yani rice kalvin phillips ayrı ayrı bayıldığım oyuncular. ama portekiz'in yaptığının bir benzeri oluyor bu haliyle. aslında bence southgate kalvin phillips'in bielsa hocamın leedsindeki gibi daha box to box oynamasını beklediği için bu tercihi yapıyor olabilir. ama ne sen bielsa'sın ne de leeds ingiltere be hocam. sterling-mount-foden-kane başı kesik 4lü gibi geziyorlar. tıpkı jota-bruno-bernardo-ronaldo 4lüsü gibi. ne bekler doğru destekliyor ne orta saha... portekizi konuşunca kopyala yapıştır ingiltere...
konuşmaya değer takımlardan belçika-italya ve hollanda'yı da başka bahara. kalalım sağlıcakla...