2168
italya'nın mancini geldikten sonra oynadığı pozitif futbol alışılagelmiş italyan futbolundan farklı olduğu için herkesi şaşırtmıştı ama ben şaşırmamıştım açıkçası. milan'a geldiğinde oyunun akışını değiştiren arrigo sacchi 2010 yılında jenerasyon değiştirmek isteyen italya'nın altyapı koordinatörü olarak göreve getirildi. bunun oyun üzerinde ve üst yapıya çıkan oyuncularda da etkisini görmemek mümkün değil. pozitif futbolu locatelli, tonali gibi oyuncuların da zihnine alt yaş dönemlerinden aşılamaya başlayan italya'nın, mancini'nin gelişi ve deneme yanılmaları sonucu oturttuğu kadro ile pozitif futbol oynayarak 2018'den beri mağlubiyet almadığı bir yapı ortaya çıktı. bunun bizim üzerimizdeki etkileri ise daha karışık.
bizim takımın kazandığı için italya maçına büyük iddiayla çıkmasını sağlayan büyük maçlar nelerdi: fransa ve hollanda. eskiye dönüp fransa maçlarından yorumlayacak olursak fransa dünya kupasını kazanırken dahi topu yüksek oranda aldığında çok verimli bir oyun oynamıyordu. tam tersi topu rakibe bırakarak ilerdeki pivotunun da yardımıyla uzun vursalar bile duvar olup topu bir şekilde gerideki ikinci ve üçüncü bölge yaratıcılarına aktarıp pozisyon yaratıyorlardı. biz ne yaptık? mahmut'u savunma önünde topsuz oyunda pas kanallarını kapatması için görevlendirirken dorukhan'ı fransa'nın orta sahadaki en büyük yaratıcısı pogba'ya baskı yapması için görevlendirdik. her topu kaybettiğimizde de counter-press yaparak pozisyonlara girdik. çok büyük bir şansımız vardı tabi: kante'nin eksikliği. eğer ki sahada olsaydı bahsettiğim şeyleri ikinci bölgede ne kadar verimli yapabilirdik muamma.
hollanda maçı daha ilginç tabi. o maçta fransa maçının aksine oyunu daha 1. bölgeye yakın kabul ettik ama en büyük avantajımız top bize geçince orta blokta hiç counter-press yapmamalarıydı. ki yapamazlar da zaten, italya gibi buna uygun bir orta saha yapıları yok. bunun sonucunda bizde topu bıraktık tamamıyla geriye çekilmeyerek, ama bitiricilik oranımız o kadar yüksekti ki kısıtlı hücumlarımızın hepsi golle sonuçlandı. bir benzeri senaryo da norveç maçında gerçekleşti hatta. o maçta da topu bırakıp yüksek bitiricilik oranıyla golleri bulmuştuk.
(bkz: 11 haziran 2021 türkiye italya maçı)'na gelirsek daha önce yendiğimiz bu takımlardan ne kadar farklı bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. roberto mancini yıllar önceki o üçlü savunma yapısından hiç düşünmeden vazgeçip dörtlüye döndü. city'de de genelde dörtlü savunmalarında bir beki mutlaka daha hücumcu diğerini daha geride kullanırdı ki aynısını bizim maçımızda da florenzi sakatlanana kadar (ya da taktiksel bir değişiklik yapana kadar) kullandı. orta sahada ise muhtemelen gerektiğinde tempoyu tek başına bile ayarlayabilecek oradaki en komple oyuncuyu, verratti yoktu. diğer dikkate değer değişiklikte son dönemde sağ açık olarak juventus'ta iyi bir sezon geçiren chiesa'yı değil berardi'yi kullanmasıydı. bana da mantıklı gelmemişti, hala daha gelmiyor ama bizim maçımız özelinde pekte fark etmediğini gördük.
bizse muhtemel 11'lerden hiç şaşmayan bir kadroyla çıktık sahaya. zaten temel yanlışta kadroda başlıyor. alameti farikası orta blokta baskı olan italya'ya karşı okay(anchor)-ozan(box to box-ball winning midfielder) gibi farklı tipte iki pivotla çıkmak doğru gibi dursa da değildi. garip şekilde paslaşmanın anti tezi gegenpress, gegenpress'in de anti tezi paslaşmaktır. eğer italya gibi orta blokta baskıyı dünyada en iyi yapan takımla oynuyorsanız uzun vurmanız değil savunmadan pasla çıkmanız gerekir. ve bu noktada tercihiniz okay değil bir derin oyun kurucu yani taylan olmalıdır. eğer ki böyle bir oyuncu tercihi yapmazsanız oyunu ikinci bölgede değil birinci bölgede kabul etmişsiniz demektir. her ne kadar öyle bir oyun bize yaramayacak olsa da plan dahilinde olabilir, ama o zaman da buna uygun bir kadro ile çıkmak gereklidir. rakip bonucci-chiellini gibi ağır bir stoper hattına sahipken, şenol güneş kanatları mümkün olduğunca kontraya uygun şekilde oluşturup (bu mevcut oyuncular arasında kerem, savunma hattını zeki ve umut'u geride tutup dörtlü bir blok halinde oluşturabilirdi. kanatlar da kontrada rakibi tehdit edebildiği için spinazzola bu kadar rahat çıkamazdı ve italya oyunu bu kadar açamazdı muhtemelen. ancak tercihler böyle olmasına rağmen ilk yarıyı atlatmayı başardık. ikinci yarıyı da atlatabilirdik konu bu değil, italya ilk golünde üzerine uzun süre çalıştığı bir set deneyip onun üzerinden golü bulmasa berabere de bitebilirdi belki ama her türlü çok silik oynamış olacaktık, dolayısıyla yanlışlarımızın sonucu olarak yenilmemiz ve bir şok yaşamamız turnuvanın geleceği açısından iyi oldu.
bundan sonra olacakları ön görmek çok zor benim açımdan, diziliş sürprizleri, oyuncu tercihlerindeki sürprizler vs. rakiplerimizi bilinmez kılıyor biraz. dolayısıyla kadroyu görmeden galler ve isviçre maçları hakkında yorum yapmak çok zor. umarım şenol güneş isviçre maçını iyi analiz etmeyi başarır ve galler'in o zayıf stoper rotasyonunu tehdit etmenin yolunu bulur.
bizim takımın kazandığı için italya maçına büyük iddiayla çıkmasını sağlayan büyük maçlar nelerdi: fransa ve hollanda. eskiye dönüp fransa maçlarından yorumlayacak olursak fransa dünya kupasını kazanırken dahi topu yüksek oranda aldığında çok verimli bir oyun oynamıyordu. tam tersi topu rakibe bırakarak ilerdeki pivotunun da yardımıyla uzun vursalar bile duvar olup topu bir şekilde gerideki ikinci ve üçüncü bölge yaratıcılarına aktarıp pozisyon yaratıyorlardı. biz ne yaptık? mahmut'u savunma önünde topsuz oyunda pas kanallarını kapatması için görevlendirirken dorukhan'ı fransa'nın orta sahadaki en büyük yaratıcısı pogba'ya baskı yapması için görevlendirdik. her topu kaybettiğimizde de counter-press yaparak pozisyonlara girdik. çok büyük bir şansımız vardı tabi: kante'nin eksikliği. eğer ki sahada olsaydı bahsettiğim şeyleri ikinci bölgede ne kadar verimli yapabilirdik muamma.
hollanda maçı daha ilginç tabi. o maçta fransa maçının aksine oyunu daha 1. bölgeye yakın kabul ettik ama en büyük avantajımız top bize geçince orta blokta hiç counter-press yapmamalarıydı. ki yapamazlar da zaten, italya gibi buna uygun bir orta saha yapıları yok. bunun sonucunda bizde topu bıraktık tamamıyla geriye çekilmeyerek, ama bitiricilik oranımız o kadar yüksekti ki kısıtlı hücumlarımızın hepsi golle sonuçlandı. bir benzeri senaryo da norveç maçında gerçekleşti hatta. o maçta da topu bırakıp yüksek bitiricilik oranıyla golleri bulmuştuk.
(bkz: 11 haziran 2021 türkiye italya maçı)'na gelirsek daha önce yendiğimiz bu takımlardan ne kadar farklı bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. roberto mancini yıllar önceki o üçlü savunma yapısından hiç düşünmeden vazgeçip dörtlüye döndü. city'de de genelde dörtlü savunmalarında bir beki mutlaka daha hücumcu diğerini daha geride kullanırdı ki aynısını bizim maçımızda da florenzi sakatlanana kadar (ya da taktiksel bir değişiklik yapana kadar) kullandı. orta sahada ise muhtemelen gerektiğinde tempoyu tek başına bile ayarlayabilecek oradaki en komple oyuncuyu, verratti yoktu. diğer dikkate değer değişiklikte son dönemde sağ açık olarak juventus'ta iyi bir sezon geçiren chiesa'yı değil berardi'yi kullanmasıydı. bana da mantıklı gelmemişti, hala daha gelmiyor ama bizim maçımız özelinde pekte fark etmediğini gördük.
bizse muhtemel 11'lerden hiç şaşmayan bir kadroyla çıktık sahaya. zaten temel yanlışta kadroda başlıyor. alameti farikası orta blokta baskı olan italya'ya karşı okay(anchor)-ozan(box to box-ball winning midfielder) gibi farklı tipte iki pivotla çıkmak doğru gibi dursa da değildi. garip şekilde paslaşmanın anti tezi gegenpress, gegenpress'in de anti tezi paslaşmaktır. eğer italya gibi orta blokta baskıyı dünyada en iyi yapan takımla oynuyorsanız uzun vurmanız değil savunmadan pasla çıkmanız gerekir. ve bu noktada tercihiniz okay değil bir derin oyun kurucu yani taylan olmalıdır. eğer ki böyle bir oyuncu tercihi yapmazsanız oyunu ikinci bölgede değil birinci bölgede kabul etmişsiniz demektir. her ne kadar öyle bir oyun bize yaramayacak olsa da plan dahilinde olabilir, ama o zaman da buna uygun bir kadro ile çıkmak gereklidir. rakip bonucci-chiellini gibi ağır bir stoper hattına sahipken, şenol güneş kanatları mümkün olduğunca kontraya uygun şekilde oluşturup (bu mevcut oyuncular arasında kerem, savunma hattını zeki ve umut'u geride tutup dörtlü bir blok halinde oluşturabilirdi. kanatlar da kontrada rakibi tehdit edebildiği için spinazzola bu kadar rahat çıkamazdı ve italya oyunu bu kadar açamazdı muhtemelen. ancak tercihler böyle olmasına rağmen ilk yarıyı atlatmayı başardık. ikinci yarıyı da atlatabilirdik konu bu değil, italya ilk golünde üzerine uzun süre çalıştığı bir set deneyip onun üzerinden golü bulmasa berabere de bitebilirdi belki ama her türlü çok silik oynamış olacaktık, dolayısıyla yanlışlarımızın sonucu olarak yenilmemiz ve bir şok yaşamamız turnuvanın geleceği açısından iyi oldu.
bundan sonra olacakları ön görmek çok zor benim açımdan, diziliş sürprizleri, oyuncu tercihlerindeki sürprizler vs. rakiplerimizi bilinmez kılıyor biraz. dolayısıyla kadroyu görmeden galler ve isviçre maçları hakkında yorum yapmak çok zor. umarım şenol güneş isviçre maçını iyi analiz etmeyi başarır ve galler'in o zayıf stoper rotasyonunu tehdit etmenin yolunu bulur.