909
acısıyla tatlısıyla 2. olarak geride bıraktığımız sezondur.
açık konuşmak gerekirse içerde kaybettiğimiz rizespor maçıyla şampiyonluk ümidim neredeyse kalmamıştı. sanırım en büyük psikolojik yıkımı da o maçla yaşadık. sezon sonuna şampiyonluk iddiasıyla girmek bile yeterince şaşırtıcı oldu benim için. yine de yeşeren ümitle son maçla şampiyon olacağımıza inancım çoktu. maçtan sonra çok büyük bir sinir harbi yaşadım içimde. malum yurt dışında olmamızdan sebep siniri atabileceğim bir imkan da bulamadım.
fakat şimdi biraz sakinlemişken şöyle düşünüyorum; bu sezonun en büyük kaybedeni benim gözümde ne fenerbahçe, ne ali koç ne de bir başkasıdır... sezonun en büyük kaybedeni maalesef mustafa cengiz ve yönetimidir!.. bu sene bunu farklı başlıklarda bir çok kez dile getirdiğim için içim çok rahat. kendi oyuncu grubu, teknik ekibi ve camiasıyla didişmeye giren bir başkanla başarı beklemek ancak hayalperestlik olurdu. hatta ve hatta bunu yaparken hocamızın da dediği gibi galatasaray’a cephe alanlara arka çıkmaktan da geri durmadı. bu bir nevi damat ferit sendromu sanırım. kişisel ikbal ve hırslar için gözün başka hiç bir şeyi görmemesi...
bundan sonra ne desek boş... umarım galatasaray genel kurulu, aklı selimle hareket ederek, camiayı tekrar bir araya getirebilecek bir başkanı seçme ferasetini gösterebilir.
son tahlilde kulübümüzün canı sağolsun. kaybettiğimiz ne ilk ne de son şampiyonluk bu... önemli olan bizi biz yapan karakteristiğimizi kaybetmemek!..
son bir söz de canım hocam için; sezon içinde kendisine çok kızdığım anlar oldu, fakat yalnızlığını az çok anlayabiliyordum. senin de canın sağolsun hocam. hakkım varsa eğer helali hoş olsun.
biz yine bir halatı hep beraber çekelim... sonu elbet mutluluk, elbet başarı olacak...
açık konuşmak gerekirse içerde kaybettiğimiz rizespor maçıyla şampiyonluk ümidim neredeyse kalmamıştı. sanırım en büyük psikolojik yıkımı da o maçla yaşadık. sezon sonuna şampiyonluk iddiasıyla girmek bile yeterince şaşırtıcı oldu benim için. yine de yeşeren ümitle son maçla şampiyon olacağımıza inancım çoktu. maçtan sonra çok büyük bir sinir harbi yaşadım içimde. malum yurt dışında olmamızdan sebep siniri atabileceğim bir imkan da bulamadım.
fakat şimdi biraz sakinlemişken şöyle düşünüyorum; bu sezonun en büyük kaybedeni benim gözümde ne fenerbahçe, ne ali koç ne de bir başkasıdır... sezonun en büyük kaybedeni maalesef mustafa cengiz ve yönetimidir!.. bu sene bunu farklı başlıklarda bir çok kez dile getirdiğim için içim çok rahat. kendi oyuncu grubu, teknik ekibi ve camiasıyla didişmeye giren bir başkanla başarı beklemek ancak hayalperestlik olurdu. hatta ve hatta bunu yaparken hocamızın da dediği gibi galatasaray’a cephe alanlara arka çıkmaktan da geri durmadı. bu bir nevi damat ferit sendromu sanırım. kişisel ikbal ve hırslar için gözün başka hiç bir şeyi görmemesi...
bundan sonra ne desek boş... umarım galatasaray genel kurulu, aklı selimle hareket ederek, camiayı tekrar bir araya getirebilecek bir başkanı seçme ferasetini gösterebilir.
son tahlilde kulübümüzün canı sağolsun. kaybettiğimiz ne ilk ne de son şampiyonluk bu... önemli olan bizi biz yapan karakteristiğimizi kaybetmemek!..
son bir söz de canım hocam için; sezon içinde kendisine çok kızdığım anlar oldu, fakat yalnızlığını az çok anlayabiliyordum. senin de canın sağolsun hocam. hakkım varsa eğer helali hoş olsun.
biz yine bir halatı hep beraber çekelim... sonu elbet mutluluk, elbet başarı olacak...