1230
ecnebilerin execution dedikleri hadisede çıkan problemleri gözardı edersek, takımı hazırlamasıyla ve rakip karşısında ortaya konulan oyun anlayışıyla galatasaray'ın 18 şubat 2010 atletico madrid galatasaray maçı'ndan avantajlı bir skorla dönmesinde en büyük payı olan adamdır. değişiklikleri beğenmeyebilirsiniz, rijkaard'ın bu maçta kullandığı oyun anlayışını kendi kalıplarınıza sokamayıp salak salak eleştiriler getirebilirsiniz, ama gerçeği sizin görmemeniz başkalarının da görmediği anlamına gelmez. frank rijkaard böyle zor durumdaki bir galatasaray'ın atletico madrid deplasmanından gollü bir beraberlik çıkarmasını sağladı. caner'in saçma ötesi faulü ve ardından leo franco'nun yumurtlaması olmasa, galatasaray bu maçtan gösterişsiz bir oyun ve bir galibiyet ile ayrılacaktı. kendilerinden genelde "bazıları" olarak bahsedilen ekmek beyinliler, doğal olarak galatasaray'ın bu eksiklerine rağmen müthiş bir futbol ortaya koyup gol yemeden ilk yarıda 3 gol atmasını, sonra frank rijkaard'ın olmayan yedekleri kullanıp müthiş değişikliklerle maçı 6-0'a taşımasını bekliyor. cem yılmaz iyi demiş, bunlar da seninle benimle aynı havayı soluyor diye. solunan hava aynı da ortaya çıkan sonuç yurdum insanının genelinde pek iç açıcı değil. bu yüzden böyle manyakları kaale almayın, beni de kaale almayın, kendi fikirlerinizi üretin. futboldan anlamayan biri olduğunuzu hissediyorsanız biliyormuş gibi yorum yapmayın. yok hissedemiyorsanız, ben futbolu biliyorum diyenlerdenseniz bir psikoloğa görünün. zira futbol bilinebilecek bir şey değil, idrak edilebilecek bir şey.