442
kendisinin maaş mevzusu nedir bilmiyorum. maaşlı çalışan olmak istemiş falan, orasından çok emin değilim.
eğer ki, ceo sistemi yapalım, başkan maaşlı çalışan olsun gibi bir şey söyleyip de, sonra bunun üzerinden "aha bak galatasaray üzerinden para kazanmaya çalışıyor" falan algısı oluştuysa çok yanlış yapılıyor. arkadaşlar, maaş almayan onlarca başkanın galatasaray'ı nasıl söğüşlediğini görmemiş gibi konuşmanın bi manası yok. o makama gelen adam söğüşlemek niyetindeyse bunun o kadar çok yolu var ki. menajerler, otel ücretleri, inşaat çalışmaları... yığınla sayarsınız.
hatta bence doğru olan ceo yöntemi. mali olarak kontrol edilebilecek bir düzende ceo yöntemi en doğru sistemdir benim gözümde.
ha işin içinde başka bir mevzu varsa bilmiyorum. mustafa cengiz yönetiminden genel anlamda memnun olmadığımı belirteyim. sebepleri uzun, çok başlıkta yazdım ama, transfer politikasının yanlışlığı (başarılı ya da başarısız demiyorum, yanlış diyorum), temsiliyet kabiliyeti, ama en çok galatasaray'ın bu denli üstüne gelinmesine izin vermeleri kendilerini benim gözümde başarısız yapıyor.
burak elmas içinse gördüğüm liste olumlu, fakat kırmızı çizgiler var. ilk kırmızı çizgi fatih terim. futbolu fatih terim'in kararları etrafında oluşturacağına emin olunmalı.
ikincisi ise amatör branşlar. biliyorum mali olarak zor durumlar var, ama galatasaray'ın her branşta çok yetenekli koçları var. ergin ataman, sedat incesu gibi profesyonelleri var.
yani aslında gelecek yönetimin işi çok zor değil. futbolu fatih terim'e, erkek basketi ergin hoca'ya, engelsiz aslanları sedat hocaya emanet edip, gerekli sponsorlukları bulup, bu branşlar adına alınacak kararları gerekli bütçeleri konuşarak bu profesyonellerin etrafında birleştirmesi yeterden öte. geri kalanı ise federasyonu temizlemek. burada uefa-fifa ilişkilerini güçlendirmek çok kritik önemde, ki uefa-fifa, türkiye'den galatasaray dışında bir takıma güvenecek durumda değil.
öyle cafcaflı konuşmalar falan gerekmiyor. doğru şeyi doğru yerde söyleyip, gereken mevzularda hukuki adımları atmak yeterli.
eğer ki, ceo sistemi yapalım, başkan maaşlı çalışan olsun gibi bir şey söyleyip de, sonra bunun üzerinden "aha bak galatasaray üzerinden para kazanmaya çalışıyor" falan algısı oluştuysa çok yanlış yapılıyor. arkadaşlar, maaş almayan onlarca başkanın galatasaray'ı nasıl söğüşlediğini görmemiş gibi konuşmanın bi manası yok. o makama gelen adam söğüşlemek niyetindeyse bunun o kadar çok yolu var ki. menajerler, otel ücretleri, inşaat çalışmaları... yığınla sayarsınız.
hatta bence doğru olan ceo yöntemi. mali olarak kontrol edilebilecek bir düzende ceo yöntemi en doğru sistemdir benim gözümde.
ha işin içinde başka bir mevzu varsa bilmiyorum. mustafa cengiz yönetiminden genel anlamda memnun olmadığımı belirteyim. sebepleri uzun, çok başlıkta yazdım ama, transfer politikasının yanlışlığı (başarılı ya da başarısız demiyorum, yanlış diyorum), temsiliyet kabiliyeti, ama en çok galatasaray'ın bu denli üstüne gelinmesine izin vermeleri kendilerini benim gözümde başarısız yapıyor.
burak elmas içinse gördüğüm liste olumlu, fakat kırmızı çizgiler var. ilk kırmızı çizgi fatih terim. futbolu fatih terim'in kararları etrafında oluşturacağına emin olunmalı.
ikincisi ise amatör branşlar. biliyorum mali olarak zor durumlar var, ama galatasaray'ın her branşta çok yetenekli koçları var. ergin ataman, sedat incesu gibi profesyonelleri var.
yani aslında gelecek yönetimin işi çok zor değil. futbolu fatih terim'e, erkek basketi ergin hoca'ya, engelsiz aslanları sedat hocaya emanet edip, gerekli sponsorlukları bulup, bu branşlar adına alınacak kararları gerekli bütçeleri konuşarak bu profesyonellerin etrafında birleştirmesi yeterden öte. geri kalanı ise federasyonu temizlemek. burada uefa-fifa ilişkilerini güçlendirmek çok kritik önemde, ki uefa-fifa, türkiye'den galatasaray dışında bir takıma güvenecek durumda değil.
öyle cafcaflı konuşmalar falan gerekmiyor. doğru şeyi doğru yerde söyleyip, gereken mevzularda hukuki adımları atmak yeterli.
