397
maçta yedlin'in hücum aksiyonlarını gördükten sonra savunmasına dikkat kesildim. ingiltere'de aslında büyük takımların afili oyuncularına karşı üstün savunma performansları göstermişti. hemen herkes bir hücum beki olan yedlin'in ingiltere'ye transferinden sonra hep savunma odaklı teknik adamlarla çalıştığını söylüyor ve hücumdaki etkinliğinin körelmiş olabileceğinden bahsediyordu. durum böyledi de. ama burası türkiye. savunmadaki pozisyon alışına baktığımızda aslında ezberini ve doğrusunu yaptı. stoperine yaklaştı. çünkü onun boşalttığı bek bölgesini kanat oyuncularının kapatmasına alışmış. öyle olmayınca savunmamız hızlı ataklar haricinde de sos verdi oradan. yedlin kanat ile stoperi arasında çok arada kaldı. nereye hamle yapacağını birçok kez şaşırdı. babel'in sahadaki oyunu bizi oldukça etkiledi.
ah, babel! sol kanatta olmazken sağ kanatta nasıl olacaktı?
yine yedlin'in ileri çıkışlarında gördük ki donk orayı tek başına kotarabilecek ne atletizme ne de stoper meziyetlerine sahip. bu noktada bir tercih yapmak zorunda kalabiliriz. yedlin'in ofansif katkısını kısıtlamak ya da donk yerine luyindama ile devam etmek. tabii bu da başka şeylerden feragat etmek demek oluyor. oyunun gerçeği de bu zaten. her şey mükemmel olamaz.
yedlin'in ofansif anlamdaki katkısı büyük olacaktır. adam uçak. çok can yakar, çok bek oyuncusunu oyundan küstürür. o alanı verirseniz geçmiş olsun. tabii bu aksiyomun nasıl noktalanacağıyla alakalı değil. bana tam orta-alt sıra premier league takımı beki izlenimi vermişti, o ortaları açtığında maçın başında. neyse ki sonraya doğru çizgiye daha çok indi. kolay vazgeçilmez. bu noktada başka bir tercih yapmak lazım. yedlin'e kanatta alan açacak bir kanat oyuncusuna ve içte arkasına toparlayacak bir orta sahaya.
not: ortaya genel olarak karşı bir futbolsever olarak, maçım ikinci yarısında, sanırım mostafa'ya yaptığı bir orta var. aslında orta değil o, yüksek pas. dip çizgiye hızla iniyor, "kafasını kaldırıyor" ve mostafa'yı görüp kafasına atıyor.
kıyas: ömer bayram'ın oyundaki ortalarına bakın. ortadır onlar, her anlamda. kafa önde dip çizgiye in, kafayı kaldırmadan ezbere topu gönder.
neyse.
yedlin'in önünde oynayacak oyuncu bu seneki performanslara bakarsak oğulcan çağlayan diye bağırıyor. evet, ben de kerem oynasın isterim. ama bir oyun kurgusu üzerinde en iyi oyuncuyu tercih etmeye çalışıyorum. ki onyekuru kiralık transfer edileceğine ve başkasının oyuncusunu parlatacağımıza kerem oynasın diyen bir adamım. oğulcan'ın santrforu çiftleyen oyununu çok arıyoruz. ki mostafa ile o oyun daha değerli hale gelecektir.
not: onyekuru bu maçta en az babel kadar sahada yoktu maalesef. o toparlanır.
geri dönelim. mühim olan bence sağ içte kimi oynatacağımız. bence kesinlikle gedson oynamalı. mesela o tarafta yedlin-donk-soso-kerem diyenler var ama o taraf zorlanır gibi duruyor. en azından bu maç bana onu söyledi. elbette her maç böyle olmaz.
sol içte ise ben hala emre kılınç taraftarıyım. oradaki sıkıntı onyekuru ile emre kılınç'ın yeni bir oyun üzerinde anlaşabilmeleri. hele ki sol bek belirsizliğimiz sürerken onyekuru ve artık her kim oynayacaksa sol iç oyuncumuzun uyumu çok önemli.
özellikle orada onyekuru ile al-ver yapabilecek, kapanan takımlara karşı onye'yi kısa mesafede verkaç ile kaçırabilecek bir oyuncuya ihtiyacımız var gibi.
bu arada fatih terim'in aklında beklerin kanat gibi oynadığı, hücumdayken 3-4-3 gibi duran bir 4-1-4-1 var gibi. öyle olmasa asimetri yaratacak, orta saha meziyetli bir sol bek de kullanabilirdik açıkçası. öyle bir imkanımız yok gerçi. öyle bir oyuncuya sahip değiliz. tavşandan çıkan şapka olmazsa tabii :)
ki öyle bir imkan olsaydı soso'nun sol içte oynamasını tercih ederdim.
işin açıkçası, yorumcular diyor ya galatasaray'da hemen her şey belli diye. aslında değil. karar verilmesi gereken birçok şey var. pekala bu benim görüşüm.
ha bu yazdıklarımdan bir maçla oyuncu silen biri gibi olmayayım. donk hala değerli bizim için. ben sadece bu maçtaki gözlemimden bir çıkarım yaptım. ya da mesela bana göre marcao hala ligin en değerli stoperi. ya da luyindama hala ligin en iyi stoperi. ikisi farklı şeyler. ama biz şu an donk'u kullanıyoruz. çünkü oyunumuzun işine geliyordu.
not 2: babel uzun zaman önce kanatta benim için bitikti. bu maçla bitmedi. ama hala santrforda faydalanabiliriz ondan.
not 3: aynı şekilde bu maçta leş oynayan belhanda'yı kullacağız.
yoksa kimi oynatacağız? kimi emre kılınç oynamasın istiyor orada, kimi etobo oynamasın diyor, kimi belhanda, kimi soso, kimi arda, kimi akbabuş. maç maç orada kimin oynayamayacağı veya oranın asıl sahibi değişiyor. çünkü bunları diyenler aynı kişi değiller. herkesin bir fikri var. zaten oyunu farklılaştıran, geliştiren de bu.
ah, babel! sol kanatta olmazken sağ kanatta nasıl olacaktı?
yine yedlin'in ileri çıkışlarında gördük ki donk orayı tek başına kotarabilecek ne atletizme ne de stoper meziyetlerine sahip. bu noktada bir tercih yapmak zorunda kalabiliriz. yedlin'in ofansif katkısını kısıtlamak ya da donk yerine luyindama ile devam etmek. tabii bu da başka şeylerden feragat etmek demek oluyor. oyunun gerçeği de bu zaten. her şey mükemmel olamaz.
yedlin'in ofansif anlamdaki katkısı büyük olacaktır. adam uçak. çok can yakar, çok bek oyuncusunu oyundan küstürür. o alanı verirseniz geçmiş olsun. tabii bu aksiyomun nasıl noktalanacağıyla alakalı değil. bana tam orta-alt sıra premier league takımı beki izlenimi vermişti, o ortaları açtığında maçın başında. neyse ki sonraya doğru çizgiye daha çok indi. kolay vazgeçilmez. bu noktada başka bir tercih yapmak lazım. yedlin'e kanatta alan açacak bir kanat oyuncusuna ve içte arkasına toparlayacak bir orta sahaya.
not: ortaya genel olarak karşı bir futbolsever olarak, maçım ikinci yarısında, sanırım mostafa'ya yaptığı bir orta var. aslında orta değil o, yüksek pas. dip çizgiye hızla iniyor, "kafasını kaldırıyor" ve mostafa'yı görüp kafasına atıyor.
kıyas: ömer bayram'ın oyundaki ortalarına bakın. ortadır onlar, her anlamda. kafa önde dip çizgiye in, kafayı kaldırmadan ezbere topu gönder.
neyse.
yedlin'in önünde oynayacak oyuncu bu seneki performanslara bakarsak oğulcan çağlayan diye bağırıyor. evet, ben de kerem oynasın isterim. ama bir oyun kurgusu üzerinde en iyi oyuncuyu tercih etmeye çalışıyorum. ki onyekuru kiralık transfer edileceğine ve başkasının oyuncusunu parlatacağımıza kerem oynasın diyen bir adamım. oğulcan'ın santrforu çiftleyen oyununu çok arıyoruz. ki mostafa ile o oyun daha değerli hale gelecektir.
not: onyekuru bu maçta en az babel kadar sahada yoktu maalesef. o toparlanır.
geri dönelim. mühim olan bence sağ içte kimi oynatacağımız. bence kesinlikle gedson oynamalı. mesela o tarafta yedlin-donk-soso-kerem diyenler var ama o taraf zorlanır gibi duruyor. en azından bu maç bana onu söyledi. elbette her maç böyle olmaz.
sol içte ise ben hala emre kılınç taraftarıyım. oradaki sıkıntı onyekuru ile emre kılınç'ın yeni bir oyun üzerinde anlaşabilmeleri. hele ki sol bek belirsizliğimiz sürerken onyekuru ve artık her kim oynayacaksa sol iç oyuncumuzun uyumu çok önemli.
özellikle orada onyekuru ile al-ver yapabilecek, kapanan takımlara karşı onye'yi kısa mesafede verkaç ile kaçırabilecek bir oyuncuya ihtiyacımız var gibi.
bu arada fatih terim'in aklında beklerin kanat gibi oynadığı, hücumdayken 3-4-3 gibi duran bir 4-1-4-1 var gibi. öyle olmasa asimetri yaratacak, orta saha meziyetli bir sol bek de kullanabilirdik açıkçası. öyle bir imkanımız yok gerçi. öyle bir oyuncuya sahip değiliz. tavşandan çıkan şapka olmazsa tabii :)
ki öyle bir imkan olsaydı soso'nun sol içte oynamasını tercih ederdim.
işin açıkçası, yorumcular diyor ya galatasaray'da hemen her şey belli diye. aslında değil. karar verilmesi gereken birçok şey var. pekala bu benim görüşüm.
ha bu yazdıklarımdan bir maçla oyuncu silen biri gibi olmayayım. donk hala değerli bizim için. ben sadece bu maçtaki gözlemimden bir çıkarım yaptım. ya da mesela bana göre marcao hala ligin en değerli stoperi. ya da luyindama hala ligin en iyi stoperi. ikisi farklı şeyler. ama biz şu an donk'u kullanıyoruz. çünkü oyunumuzun işine geliyordu.
not 2: babel uzun zaman önce kanatta benim için bitikti. bu maçla bitmedi. ama hala santrforda faydalanabiliriz ondan.
not 3: aynı şekilde bu maçta leş oynayan belhanda'yı kullacağız.
yoksa kimi oynatacağız? kimi emre kılınç oynamasın istiyor orada, kimi etobo oynamasın diyor, kimi belhanda, kimi soso, kimi arda, kimi akbabuş. maç maç orada kimin oynayamayacağı veya oranın asıl sahibi değişiyor. çünkü bunları diyenler aynı kişi değiller. herkesin bir fikri var. zaten oyunu farklılaştıran, geliştiren de bu.