170
bi yerden sonra sesi kısıp izledim maçı; bi şey söyledikleri de yoktu zaten, hababam "santırfor da santırfor" ha bi de "ankaraspor" ... kimse kötü oynadık demesin abi, takım olarak bakıldığında eğer sizin "kötü" eşiğiniz buysa; siz lig standartlarının üstünde bir taraftarsınız, barcelona'ya transfer olun derim. bakmadım gerçi kim ne yazmış ama, kesin vardır yine 1-2 tip.
hani olmayınca olmuyor derler ya, o şekil... çok kaçırdık, çok şanssızdık, çok beceriksizdik falan fıstık, neyse işte; kupadan elenmeye rağmen suratta yılışık bi tebessüm bırakan maçlardan bu....
neill ve emre uzun yıllar oynasın, ilk 11'in değişmezi olsun. ah ulan stopere hala servet'in geçmesinden korkmasam, şu neill sağ bekte ne yardırırdı be... seneye ali turan - emre güngör ikilisi iyi çalışırsa eğer, sağ kanattan biraz neill - keita hücumu izlemek nasip olur işşalla. yine de söylemeden geçmeyelim; emre güngör iki ofsayt bozup ikisinde de el etti yan hakeme, neyse ki ikisi de verildi. ama necati'den yediğimiz ikinci gol bence ofsayt; kimse "ben gördüm, ofsayt/ofsayt değil" demesin, allahsız trt bi kere gösterdi pozisyonu, bende anlamadım valla...
yahu bizim bi olay vardı eskiden, hani kornerlerde yapardık; rakip korner kullanırken, bekler ön ve arka direğe geçerdi, karambolü uzaklaştırırdı. sahi ne oldu ona? neyse...
uğur ve caner'i beğendim abi bu akşam. işler kötü giderken ve bunun bir çok sebebi varken, komplike sebepler üstüne düşünme zahmetine katlanmayan vasat çoğunluk için açık hedef uğur; "sabri vardı, süperdik; şimdi uğur var, kazanamıyoruz!" aristo sizinle gurur duyuyor! maç boyunca keita'dan daha faydalı dribling yapmış olmasına rağmen, kalecide kalan bir ortasını akıllardan sillemeyecek uğur. caner sol bekin hakkını verebilmek için elinden geleni ve elinden gelenin fazlasını tüm iyi niyetiyle yapıyor; bu akşam defansif oyununa bol atmıyorum, zaten pek göremedik.
5. golü atamadıysak sebebi 2 büyük hayal kırıklığı; giovani ve keita... kayseri maçında keita'nın kaldığı yerden devam etmeyeceğini, eski haline gelmesinin biraz zaman alacağını görmüştük fakat, şu an gördüğümüz kadarıyla, zannettiğimizden de uzun sürecek... of amına koyiim yaa... gio da geçen maç için söylediğim gibi; rakibin üstüne gidip top kaptırsa, pas hatası yapsa neyse; denemiyor, yok ki ortada adam. bu ikisinden birinin çıkıp emre çolak'ın gireceği kesindi; ama ben olsam keita'yı alırdım oyundan. sahada topla oynarken bile göremediğimiz gio'nun en azından ne yapacağını bilmiyorduk; ama keita'nın bu akşam "kötü" olduğunu kesin olarak görmüştük. uyum sağlamaya çalışan futbolcu böyledir, bir morallense kendini bulur, açılır. ama biz fırtına gibi girmediği her maçta onu oyundan alarak performansına katkıda bulunmuyoruz; belki de ilk yarı sonuna doğru ortaladığı ve keita'nın altıpas içinde üstten auta yolladığı kafa topu performansının kırılma noktası olacaktı, bilmeyiz. tek bildiğimiz; o "kırılma noktası" nı bir kez daha erteledik...
tekrar ediyorum, kim ne yazmış henüz okumadım fakat, mustafa sarp'ın bol küfür yediğine eminim. her zamanki oyunundan farklı oynamadı aslında; presle top aldı, oyuna sokamadı. mustafa aşşağı yukarı bu zaten; ama pozisyon alma becerisi de gole ihtiyacımız olduğu dakikalarda, kendisinden çok daha iyi oynamakta olan mehmet topal'ın oyundan alınıp, kendisinin sahada kalmasını sağladı. kritik dakikalarda doğru yere koşuyor, son müdahaleyi yapıp golünü atıyor; ama bu ekstra, yani mustafa'nın görev tanımına dahil değil zaten. capiche? yani yapmakla mükellef olmadığı bir şeyi yapamadığı için mağlubiyetin sorumlusu olmaz mustafa... ha kendisine sorsan, "evet, benim yüzümden!" diye atılır öne; o ayrı...
mehmet topal da zaten mustafa sarp'ın oyununu, mustafa sarp'tan daha hızlı oynuyor olması, ha bi de şut çekebilmesi; o kadar işte... ama bu orta sahadaki ayhan, barış, mustafa ve mehmet isimli oyunculardan çabuk pas çııık-maaaaazz!!! bu adamlardan etkili pas yapabilme ihtimali bulunan tek adam barış özbek; o da yaşı itibarı ile "ulan belki bi gün öğrenir" dedirttiğinden, başka bi şeyden değil yani. orta sahadaki durum bu iken, forvet arkasında arda-emre-gio mevcutken; elano'nun ön libero oynamamasını an-la-mı-yo-rum!
hakan balta değişikliği faydalı oldu. hakan balta'nın oyunundan dolayı değil; caner'in sol açığa geçmesinden dolayı. caner şu sol açığa bir gönlünce yerleşemedi; ya etkisiz olan gio'nun maç eksiğini tamamlamak için, ya da sakatlanan hakan balta'nın yerini doldurmak için mekanından uzaklaşması gerekiyor. bu akşamdan sonra atletico maçında ilk 11'de sol açık oynayacağı kesinleşmiştir herhalde; acı bize rijkaard, çetrefilli işlere girme yine...
keita'nın eski kanat driblinglerini tekrarlaması madem uzun sürecek; şu adamdan bari santrafor olarak faydalanalım be arkadaş yahu. görünen köy kılavuz istemiyor işte; sağ açıkta gio da oynasa bundan kötü olma ihtimali yok zaten, ne kadar hayal kırıklığı olabilir ki? arda'dan santrafor olmadığı kesin işte; ısrar niye? tamam; takım 4-4-2 oynasa bi tam santraforun yanında şahane oynar da, böyle tek başına, bu fizikle olmuyor... oyuna katkıda bulunabildiği tek durum; yerini terk edip orta sahaya, arkadaşlarına yardıma gitmesi.
yığınla gol kaçırdık, 4. golün atılamamasını hala "santırfor" yokluğuna bağlayan bünyeyle baş başa görüşmek isterim...
hani olmayınca olmuyor derler ya, o şekil... çok kaçırdık, çok şanssızdık, çok beceriksizdik falan fıstık, neyse işte; kupadan elenmeye rağmen suratta yılışık bi tebessüm bırakan maçlardan bu....
neill ve emre uzun yıllar oynasın, ilk 11'in değişmezi olsun. ah ulan stopere hala servet'in geçmesinden korkmasam, şu neill sağ bekte ne yardırırdı be... seneye ali turan - emre güngör ikilisi iyi çalışırsa eğer, sağ kanattan biraz neill - keita hücumu izlemek nasip olur işşalla. yine de söylemeden geçmeyelim; emre güngör iki ofsayt bozup ikisinde de el etti yan hakeme, neyse ki ikisi de verildi. ama necati'den yediğimiz ikinci gol bence ofsayt; kimse "ben gördüm, ofsayt/ofsayt değil" demesin, allahsız trt bi kere gösterdi pozisyonu, bende anlamadım valla...
yahu bizim bi olay vardı eskiden, hani kornerlerde yapardık; rakip korner kullanırken, bekler ön ve arka direğe geçerdi, karambolü uzaklaştırırdı. sahi ne oldu ona? neyse...
uğur ve caner'i beğendim abi bu akşam. işler kötü giderken ve bunun bir çok sebebi varken, komplike sebepler üstüne düşünme zahmetine katlanmayan vasat çoğunluk için açık hedef uğur; "sabri vardı, süperdik; şimdi uğur var, kazanamıyoruz!" aristo sizinle gurur duyuyor! maç boyunca keita'dan daha faydalı dribling yapmış olmasına rağmen, kalecide kalan bir ortasını akıllardan sillemeyecek uğur. caner sol bekin hakkını verebilmek için elinden geleni ve elinden gelenin fazlasını tüm iyi niyetiyle yapıyor; bu akşam defansif oyununa bol atmıyorum, zaten pek göremedik.
5. golü atamadıysak sebebi 2 büyük hayal kırıklığı; giovani ve keita... kayseri maçında keita'nın kaldığı yerden devam etmeyeceğini, eski haline gelmesinin biraz zaman alacağını görmüştük fakat, şu an gördüğümüz kadarıyla, zannettiğimizden de uzun sürecek... of amına koyiim yaa... gio da geçen maç için söylediğim gibi; rakibin üstüne gidip top kaptırsa, pas hatası yapsa neyse; denemiyor, yok ki ortada adam. bu ikisinden birinin çıkıp emre çolak'ın gireceği kesindi; ama ben olsam keita'yı alırdım oyundan. sahada topla oynarken bile göremediğimiz gio'nun en azından ne yapacağını bilmiyorduk; ama keita'nın bu akşam "kötü" olduğunu kesin olarak görmüştük. uyum sağlamaya çalışan futbolcu böyledir, bir morallense kendini bulur, açılır. ama biz fırtına gibi girmediği her maçta onu oyundan alarak performansına katkıda bulunmuyoruz; belki de ilk yarı sonuna doğru ortaladığı ve keita'nın altıpas içinde üstten auta yolladığı kafa topu performansının kırılma noktası olacaktı, bilmeyiz. tek bildiğimiz; o "kırılma noktası" nı bir kez daha erteledik...
tekrar ediyorum, kim ne yazmış henüz okumadım fakat, mustafa sarp'ın bol küfür yediğine eminim. her zamanki oyunundan farklı oynamadı aslında; presle top aldı, oyuna sokamadı. mustafa aşşağı yukarı bu zaten; ama pozisyon alma becerisi de gole ihtiyacımız olduğu dakikalarda, kendisinden çok daha iyi oynamakta olan mehmet topal'ın oyundan alınıp, kendisinin sahada kalmasını sağladı. kritik dakikalarda doğru yere koşuyor, son müdahaleyi yapıp golünü atıyor; ama bu ekstra, yani mustafa'nın görev tanımına dahil değil zaten. capiche? yani yapmakla mükellef olmadığı bir şeyi yapamadığı için mağlubiyetin sorumlusu olmaz mustafa... ha kendisine sorsan, "evet, benim yüzümden!" diye atılır öne; o ayrı...
mehmet topal da zaten mustafa sarp'ın oyununu, mustafa sarp'tan daha hızlı oynuyor olması, ha bi de şut çekebilmesi; o kadar işte... ama bu orta sahadaki ayhan, barış, mustafa ve mehmet isimli oyunculardan çabuk pas çııık-maaaaazz!!! bu adamlardan etkili pas yapabilme ihtimali bulunan tek adam barış özbek; o da yaşı itibarı ile "ulan belki bi gün öğrenir" dedirttiğinden, başka bi şeyden değil yani. orta sahadaki durum bu iken, forvet arkasında arda-emre-gio mevcutken; elano'nun ön libero oynamamasını an-la-mı-yo-rum!
hakan balta değişikliği faydalı oldu. hakan balta'nın oyunundan dolayı değil; caner'in sol açığa geçmesinden dolayı. caner şu sol açığa bir gönlünce yerleşemedi; ya etkisiz olan gio'nun maç eksiğini tamamlamak için, ya da sakatlanan hakan balta'nın yerini doldurmak için mekanından uzaklaşması gerekiyor. bu akşamdan sonra atletico maçında ilk 11'de sol açık oynayacağı kesinleşmiştir herhalde; acı bize rijkaard, çetrefilli işlere girme yine...
keita'nın eski kanat driblinglerini tekrarlaması madem uzun sürecek; şu adamdan bari santrafor olarak faydalanalım be arkadaş yahu. görünen köy kılavuz istemiyor işte; sağ açıkta gio da oynasa bundan kötü olma ihtimali yok zaten, ne kadar hayal kırıklığı olabilir ki? arda'dan santrafor olmadığı kesin işte; ısrar niye? tamam; takım 4-4-2 oynasa bi tam santraforun yanında şahane oynar da, böyle tek başına, bu fizikle olmuyor... oyuna katkıda bulunabildiği tek durum; yerini terk edip orta sahaya, arkadaşlarına yardıma gitmesi.
yığınla gol kaçırdık, 4. golün atılamamasını hala "santırfor" yokluğuna bağlayan bünyeyle baş başa görüşmek isterim...