14
hani avukat ali güvenç kiraz, yaptığımız her transfere müdahale edildiğinden söz etti ve şimdi bu başlık açıldı ya, herkes gelecek bu başlığa yazacak, sinirleneceğiz, artık kanaya kanaya çürümüş dişimizi tekrar sıkacağız ya...
bu işlerin böyle yürümemesi gerekiyor, çünkü biz onursuz insanlar değiliz. bizleri şerefsiz insanlar yerine koyup bütün bu olanlara sanki bir tiyatro sahnesindeymiş gibi hayat verenlerle bizim bir davamız olmalı.
dünyada futbol sporunu tutkuyla takip eden herhangi bir taraftarın, herhangi bir çevre için korkuya sebep olması düşünülemez, ancak galatasaray gibi, kültürel olarak memlekette bulunmayan bir rengi ve onun tonlarını memlekete kazandıran bir kulübün taraftarından korkmaksızın bu bokları yiyorlarsa eğer, bizim de burada yazmaktan başla çarelerimiz olmalıdır.
sosyal medya çok fazla işe yaradı —yaramaması gerektiği kadar fazla işe yaradı. bu ülkede yapılan hukuksuzluklara karşı biriktirdiği stresi yazıyla çiziyle atmaktan çürüyüp kokuştu bu toplum. hak ve hukuk sosyal medyada değil; burası, acının, kanın, gözyaşının ve zaferin olmadığı, sadece kavramların yaşadığı, kullanışlı bir zindan. artık birilerinin adalete saygı duyması gerekmiyor mu? cevap 1600 yıl öncesinden geliyor:
“... adalete saygı gösterilmezse krallıklar, büyük haydut çetelerinden başka nedir ki? aynı şekilde, haydut çeteleri de küçücük devletler değilse nedir? çete de bir reisin emrine tabi, toplumsal bir sözleşmeye bağlı bir insan topluluğudur ve ganimet, önceden belirlenmiş bir hukuk uyarınca paylaşılır. eğer çete yoldan çıkmış insanların katılımıyla büyüyerek topraklar ele geçirir, yerleşimler oluşturur, şehirleri işgal eder ve halklara boyun eğdirirse açgözlülüğü azalacağından değil, cezasız kalmanın verdiği güvenlik hissinden dolayı, kendisine yakıştırılan ‘krallık’ adını gerçekten de açıkça hak etmiş olur. bir zamanlar yakalanan bir deniz haydutu, büyük iskender’e zarafet ve hakikatle cevap vermiştir. kral ona denizleri talan etme fikrinin aklına nasıl geldiğini sormuştur. haydut pervasızca meydan okuyarak şu karşılığı vermiştir: ‘senin aklına bütün dünyayı talan etme fikri nasıl geldiyse öyle geldi; ama ben ufacık bir gemiyle talan ettiğim için bana haydut derler sen büyük bir donanmayla talan ettiğin için sana imparator derler.’”
(aziz augustinus, “de civitate dei”, iv)
post scriptum: bu arada sözlüğün ana saikleriyle pek ilgisi olmasa da, “de civitate dei” (tanrının şehri) adlı değerli eser, nedendir bilinmez, henüz türkçe’ye çevrilmemiştir.
bu işlerin böyle yürümemesi gerekiyor, çünkü biz onursuz insanlar değiliz. bizleri şerefsiz insanlar yerine koyup bütün bu olanlara sanki bir tiyatro sahnesindeymiş gibi hayat verenlerle bizim bir davamız olmalı.
dünyada futbol sporunu tutkuyla takip eden herhangi bir taraftarın, herhangi bir çevre için korkuya sebep olması düşünülemez, ancak galatasaray gibi, kültürel olarak memlekette bulunmayan bir rengi ve onun tonlarını memlekete kazandıran bir kulübün taraftarından korkmaksızın bu bokları yiyorlarsa eğer, bizim de burada yazmaktan başla çarelerimiz olmalıdır.
sosyal medya çok fazla işe yaradı —yaramaması gerektiği kadar fazla işe yaradı. bu ülkede yapılan hukuksuzluklara karşı biriktirdiği stresi yazıyla çiziyle atmaktan çürüyüp kokuştu bu toplum. hak ve hukuk sosyal medyada değil; burası, acının, kanın, gözyaşının ve zaferin olmadığı, sadece kavramların yaşadığı, kullanışlı bir zindan. artık birilerinin adalete saygı duyması gerekmiyor mu? cevap 1600 yıl öncesinden geliyor:
“... adalete saygı gösterilmezse krallıklar, büyük haydut çetelerinden başka nedir ki? aynı şekilde, haydut çeteleri de küçücük devletler değilse nedir? çete de bir reisin emrine tabi, toplumsal bir sözleşmeye bağlı bir insan topluluğudur ve ganimet, önceden belirlenmiş bir hukuk uyarınca paylaşılır. eğer çete yoldan çıkmış insanların katılımıyla büyüyerek topraklar ele geçirir, yerleşimler oluşturur, şehirleri işgal eder ve halklara boyun eğdirirse açgözlülüğü azalacağından değil, cezasız kalmanın verdiği güvenlik hissinden dolayı, kendisine yakıştırılan ‘krallık’ adını gerçekten de açıkça hak etmiş olur. bir zamanlar yakalanan bir deniz haydutu, büyük iskender’e zarafet ve hakikatle cevap vermiştir. kral ona denizleri talan etme fikrinin aklına nasıl geldiğini sormuştur. haydut pervasızca meydan okuyarak şu karşılığı vermiştir: ‘senin aklına bütün dünyayı talan etme fikri nasıl geldiyse öyle geldi; ama ben ufacık bir gemiyle talan ettiğim için bana haydut derler sen büyük bir donanmayla talan ettiğin için sana imparator derler.’”
(aziz augustinus, “de civitate dei”, iv)
post scriptum: bu arada sözlüğün ana saikleriyle pek ilgisi olmasa da, “de civitate dei” (tanrının şehri) adlı değerli eser, nedendir bilinmez, henüz türkçe’ye çevrilmemiştir.