• 8
    sadece türkiye'de değil avrupa'da, uzakdoğu'da ve amerika liglerinde de almış başını giden hayranlıktır. aslında bu hayranlık biçimi, ülkelerin futbolcularına duyduğu güvensizliğin getirdiği baskıdan başka bir şey değildir. yıllar geçtikçe de bir gereksinim haline gelmiştir. ingiltere örneğinden yola çıkarsak, 1994'te kurulan premier lig'de içlerinde eric cantona'nın da bulunduğu sadece 6,7 yabancı futbolcu vardı. bu ingiltere'nin çok milliyetçi bir ülke olmasından kaynaklanmıyor, futbolcularına olan güvenden kaynaklanıyordu. fransa'da ise daha farklı bir uygulama yapılarak devşirme futbolcu yöntemi başlatılıp, geliştirilmiştir nitekim.

    türkiye'nin yabancı futbolcu hayranlığı ise herkesin bildiği gibi parası uygun yugoslav oyuncularla başlamıştı. anadolu klüplerinin gücü bile buna zar zor yetiyordu zaten. jupp derwall'in türkiye'ye gelişi ve 80'li yıllarda dört büyüklerin avrupalı veteran yıldız transferlerinin baş göstermesi(jean marrie pfaff tony schumacher didier six) türk futbolunda ve taraftarında büyük beklentilerin yaşanmasına neden oldu. avrupa kupalarında başarılı ve adaletli bir şekilde mücadele edebilir, türk futbolunun prestijini yükseltebilirdik.

    90'lı yılların başı türk futbolu ve futbolcusu açısından gerçek bir milat olmuş, birbirinden yetenekli oyuncuların ortaya çıkışı ile yabancı futbolculara duyulan gereksinim biraz daha azalmış, 1992 yılında ümit milli takımımızın avrupa şampiyonasında ikinci oluşu ile kendi futbolcumuza duyulan güven kat kat artacak ve avrupa için başarılara zemin hazırlanacaktı. türk futbolu gelişmeye devam ederken 8 sene sonra galatasaray'ın uefa şampiyonluğu ile türk futbolu ve klüpleri daha büyük planlar içine girecek, üç büyükler arasındaki transfer çekişmeleri hat safhaya ulaşacaktı. bir sene sonra italya'ya giden hakan şükür'ün yerine mario jardel alınacak, o sezon galatasaray süper kupa'yı aldıktan sonra şu an alışık olduğumuz medyamızdaki abartılı eleştiri kültürünün temelleri atılacak, gol makinesi jardel için 'gol atmaktan başka hiç bir işe yaramıyor' gibi saçma sapan köşe yazıları bile ortaya çıkacaktı. ama futbol sevdalıları olarak hala yabancı yıldız oyuncuların ülkemize gelmesi için spor gazetelerine boğuluyor ve o gazetelerin tirajını artırıyorduk.

    daha sonraları transfer edilen yıldız futbolcuların hepsi en ufak bir başarısızlıkta yerin dibine batırılıyor. futbolculuğu hakkında yorumlar yapılıyor, lakaplar takılıyordu. aynı dos santos örneğindeki gibi. şimdilerde ise türk medyası ve futbolu aynen şu durumdadır: biz yabancı futbolcuyu hem severiz, hemde döveriz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın