607
planlı ve gerçekçi bir organizasyon olmaktır.
çok zor bir şey olduğunu sanmıyorum. hele ukrayna'nın savaş altında kalan bir bölgesinin kulübü (bkz: shakhtar donetsk) bunu başarabiliyorsa biz neden yapamayalım? tabi işin içine sahiplik falan giriyor diyeceksiniz ama bence bu kadar basite indirgenebilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. maddi imkansızlıklar plansız olmak için bir bahane olmamalı.
bizim 2,5 sezondur yetersiz bir kadroya sahip olduğumuzu bilmeyen, görmeyen kalmadı. üstüne üstlük sınırları içinde hareket etmek zorunda olduğumuz kısıtlama ve federasyonun koyduğu harcama limiti de bir anda şapkadan çıkmadı. dolayısıyla bilinen ve gün gibi ortada duran gerçekliğe göre bir hareket planı oluşturmak zorundaydık zaten. fakat 2,5 sezonda harcadığımız az denemeyecek bir bütçeye rağmen ortaya çıkan kadro adeta yamalı bir bohçadan öteye geçemedi.
onun dışında talip olunan ve bir şekilde ismi medyaya sızan isimlerde yaşadığımız transfer başarısızlıkları taraftarların ve kulüp yönetiminin psikolojisini de bozdu. yanlış hesaplamadan dolayı alamadığımız ve bunu neredeyse uçağa binerken fark ettiğimiz andreas cornelius hüsranının ardından forvetsiz başladığımız sezonun devre arasında son dakikada ozan kabak'ı satarak 13 milyon euro'ya aldığımız mbaye diagne ve kiraladığımız fakat meşhur akhisarspor maçı hariç oynadığını hatırlayamadığım kostas mitroğlu transferleri daha ne kadar plansız olunabilir sorusunun cevabıydı. fakat bu gerçekleşmeden yalnızca 6 ay önce bir yaz boyunca peşinden koşup alamadığımız alan carvalho, alexandre pato ve anthony modeste isimlerinin ardından panikle talip olduğumuz yevhen seleznyov ve wagner love'dan da hüsranla uzaklaşmıştık. yani belli bir tecrübe, alternatifli bir liste oluşmuş olmalıydı, belki de oluşmuştu...
sonra kostas mitroğlu'unu yolladık, mbaye diagne'nin gönderileceği her yerde yazılıyordu ki kendisi ligin ilk maçında forma giydi. bu bile başlı başına bir plansızlık... fakat o noktaya gelmeden vedat muriqi'in transfer süreci ayrı bir travma etkisi yaratmıştı zaten. yaşanan bunca transfer hüsranını unutturacak bir isim gelmeli denilerek, sisteme uymaması ve olumsuz rapor verilmesine rağmen radamel falcao garcia transferini gerçekleştirdik.
"tüm bunları zaten biliyoruz, neden tekrar tekrar yazılıyor!" diyebilirsiniz ama dün kaideyi taciz eden istisna'nın yazdıkları (bkz: galatasaray forveti/#3053979) bizi tekrar tekrar düşünmeye yöneltmeli. bunca gelen giden forvete rağmen en büyük problemimiz bitiricilik. evet orta sahamız da yok fakat benim inandığım futbolda golü atacak adam yoksa, ne kadar kuvvetli bir orta sahan olursa olsun nafile. öyle ki taylan antalyalı'yı registaya evirerek çözüm bulunurken bitiriciliğe bir çözüm bulamıyorsun.
"cyle larin 10 gol attı kardeşim, ne anlatıyorsun!" diyebilirsiniz. fakat oynanan oyuna bir bütün olarak bakmak gerek. cyle larin'in verimliliği vincent aboubakar'dan bağımsız değil. bizim ileri ucumuzda oyun aklı koyacak bir abuş'umuz da yok maalesef.
yaşanan jakub moder, ismaila coulibaly ve unuttuğum başka hüsranları da yazabiliriz. her biri de "nasıl bu kadar plansız olunabilir?" sorusunu bir başka evreye taşımaktan öteye geçmez. grubumuzda gurrpegi abim bunu çokça söylüyor. hatta varian da bizim bu saçmalıklarımıza dayanarak insanlarla çeşitli iddialara (bkz: #2991696) girebiliyor. ama benim daha çok önemsediğim şey buradaki temel sıkıntı nereden kaynaklanıyor. bilen biliyor zaten, ben başarısızlıklarda sorumluluğu önce yönetimde sonra teknik ekipte arıyorum. neticede yönetimin teknik ekibe her şeyi tam olarak teslim etmesi gerek ki "biz gerekeni yaptık!" diyerek sorumluluğu teknik ekibe bırakabilsin...
inşallah bu transfer döneminde travmalar yaşamayız, oh diyebiliriz...
çok ümitli değilim ama neyse...
çok zor bir şey olduğunu sanmıyorum. hele ukrayna'nın savaş altında kalan bir bölgesinin kulübü (bkz: shakhtar donetsk) bunu başarabiliyorsa biz neden yapamayalım? tabi işin içine sahiplik falan giriyor diyeceksiniz ama bence bu kadar basite indirgenebilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. maddi imkansızlıklar plansız olmak için bir bahane olmamalı.
bizim 2,5 sezondur yetersiz bir kadroya sahip olduğumuzu bilmeyen, görmeyen kalmadı. üstüne üstlük sınırları içinde hareket etmek zorunda olduğumuz kısıtlama ve federasyonun koyduğu harcama limiti de bir anda şapkadan çıkmadı. dolayısıyla bilinen ve gün gibi ortada duran gerçekliğe göre bir hareket planı oluşturmak zorundaydık zaten. fakat 2,5 sezonda harcadığımız az denemeyecek bir bütçeye rağmen ortaya çıkan kadro adeta yamalı bir bohçadan öteye geçemedi.
onun dışında talip olunan ve bir şekilde ismi medyaya sızan isimlerde yaşadığımız transfer başarısızlıkları taraftarların ve kulüp yönetiminin psikolojisini de bozdu. yanlış hesaplamadan dolayı alamadığımız ve bunu neredeyse uçağa binerken fark ettiğimiz andreas cornelius hüsranının ardından forvetsiz başladığımız sezonun devre arasında son dakikada ozan kabak'ı satarak 13 milyon euro'ya aldığımız mbaye diagne ve kiraladığımız fakat meşhur akhisarspor maçı hariç oynadığını hatırlayamadığım kostas mitroğlu transferleri daha ne kadar plansız olunabilir sorusunun cevabıydı. fakat bu gerçekleşmeden yalnızca 6 ay önce bir yaz boyunca peşinden koşup alamadığımız alan carvalho, alexandre pato ve anthony modeste isimlerinin ardından panikle talip olduğumuz yevhen seleznyov ve wagner love'dan da hüsranla uzaklaşmıştık. yani belli bir tecrübe, alternatifli bir liste oluşmuş olmalıydı, belki de oluşmuştu...
sonra kostas mitroğlu'unu yolladık, mbaye diagne'nin gönderileceği her yerde yazılıyordu ki kendisi ligin ilk maçında forma giydi. bu bile başlı başına bir plansızlık... fakat o noktaya gelmeden vedat muriqi'in transfer süreci ayrı bir travma etkisi yaratmıştı zaten. yaşanan bunca transfer hüsranını unutturacak bir isim gelmeli denilerek, sisteme uymaması ve olumsuz rapor verilmesine rağmen radamel falcao garcia transferini gerçekleştirdik.
"tüm bunları zaten biliyoruz, neden tekrar tekrar yazılıyor!" diyebilirsiniz ama dün kaideyi taciz eden istisna'nın yazdıkları (bkz: galatasaray forveti/#3053979) bizi tekrar tekrar düşünmeye yöneltmeli. bunca gelen giden forvete rağmen en büyük problemimiz bitiricilik. evet orta sahamız da yok fakat benim inandığım futbolda golü atacak adam yoksa, ne kadar kuvvetli bir orta sahan olursa olsun nafile. öyle ki taylan antalyalı'yı registaya evirerek çözüm bulunurken bitiriciliğe bir çözüm bulamıyorsun.
"cyle larin 10 gol attı kardeşim, ne anlatıyorsun!" diyebilirsiniz. fakat oynanan oyuna bir bütün olarak bakmak gerek. cyle larin'in verimliliği vincent aboubakar'dan bağımsız değil. bizim ileri ucumuzda oyun aklı koyacak bir abuş'umuz da yok maalesef.
yaşanan jakub moder, ismaila coulibaly ve unuttuğum başka hüsranları da yazabiliriz. her biri de "nasıl bu kadar plansız olunabilir?" sorusunu bir başka evreye taşımaktan öteye geçmez. grubumuzda gurrpegi abim bunu çokça söylüyor. hatta varian da bizim bu saçmalıklarımıza dayanarak insanlarla çeşitli iddialara (bkz: #2991696) girebiliyor. ama benim daha çok önemsediğim şey buradaki temel sıkıntı nereden kaynaklanıyor. bilen biliyor zaten, ben başarısızlıklarda sorumluluğu önce yönetimde sonra teknik ekipte arıyorum. neticede yönetimin teknik ekibe her şeyi tam olarak teslim etmesi gerek ki "biz gerekeni yaptık!" diyerek sorumluluğu teknik ekibe bırakabilsin...
inşallah bu transfer döneminde travmalar yaşamayız, oh diyebiliriz...
çok ümitli değilim ama neyse...