14
arda turan hep böyleydi. en iyi zamanında ve şuan laf atan herkes tarafından sevilirken de böyleydi. kameralar karşısında en çok ağladığını gördüğümüz ünlü futbolcu olabilir. adam aşırı duygusal ve sosyal sürekli konuşmak istiyor, bir şeyleri açıklamak istiyor.
şimdi bu gündem olan cümlesi. bu cümle savunulamaz çünkü hiçbir taraftar da lig maçı ile kupa maçını aynı şekilde önemsemiyorken futbolcudan bunu bekler. arda değil takımda düzenli oynayan herhangi bir futbolcunun bu duyguda olmadığını bilir fakat durumu böyle idealize eder. o yüzden niye böyle dedin diyene bir şey diyemem. ama...
şu ağzını açma konuşma, affetme edebiyatı bana çok sakil geliyor. bazı konularda biz buranın esas sahibiyiz düsturu had aşımına sebep olabiliyor. biz bir insanın hangi konularda konuşup konuşmayacağı konusunda nasıl söz sahibi olabiliriz? hangi yetkiye dayanarak? taraftarın eleştirisine cevabını kastetmiyorum burada. kendisine yapılan eleştiriler sürekli "konuştuğu" için yapılıyor. şahsen arda'nın %100 futbol'a katıldığı bir program vardı. emre, burak, acun, murat boz falan. arda o kadar çok kendinden bahsetti, emre'ye falan şakayla karışık laf attı ki aşırı utanmış hissetmiştim o gün onun için. ama bu adam böyle. çok genç yaşta aşırı üne kavuşmuş biri ve hayatı da sonra buna göre şekillendi. sonra da bu aşırı ünden en aşağıya düştü. doğal olarak bocalıyor. dünkü de basit bir cevap işte. benzer cevabın daha da kabasını donk da verdi, bu tepkiler geldi mi? belli etiket olmuş oyuncular var, taraftar deli gibi hatasını bekliyor. kusuru örtmek de bir erdemdir. bence bak biz seni affettik diye papağan gibi söyleyip her hatasında geçen yaz moda olduğu gibi adamın sicili kronolojik olarak yazmak erdem değil ama.
linç denen şeyden nefret ediyorum. basit yanlışlarda insanların sürekli geçmişinin deşilmesi bunun bir örneği bence. gidip kendi hayatımızdaki sıkıntılarda bile ardaya referans veriyoruz ya. adam mı öldürdü bu herif? kendim de çok hata yaptığım için belki daha yoğun empati yapabiliyorum, her şeyi dümdüz yapmış kusursuz yazarlarımız lüften üzerine alınmasın. maksadım kızalım kızalım da alakalı alakasız her şeyde insanların başına bir şeyler kakmayalım..
şimdi bu gündem olan cümlesi. bu cümle savunulamaz çünkü hiçbir taraftar da lig maçı ile kupa maçını aynı şekilde önemsemiyorken futbolcudan bunu bekler. arda değil takımda düzenli oynayan herhangi bir futbolcunun bu duyguda olmadığını bilir fakat durumu böyle idealize eder. o yüzden niye böyle dedin diyene bir şey diyemem. ama...
şu ağzını açma konuşma, affetme edebiyatı bana çok sakil geliyor. bazı konularda biz buranın esas sahibiyiz düsturu had aşımına sebep olabiliyor. biz bir insanın hangi konularda konuşup konuşmayacağı konusunda nasıl söz sahibi olabiliriz? hangi yetkiye dayanarak? taraftarın eleştirisine cevabını kastetmiyorum burada. kendisine yapılan eleştiriler sürekli "konuştuğu" için yapılıyor. şahsen arda'nın %100 futbol'a katıldığı bir program vardı. emre, burak, acun, murat boz falan. arda o kadar çok kendinden bahsetti, emre'ye falan şakayla karışık laf attı ki aşırı utanmış hissetmiştim o gün onun için. ama bu adam böyle. çok genç yaşta aşırı üne kavuşmuş biri ve hayatı da sonra buna göre şekillendi. sonra da bu aşırı ünden en aşağıya düştü. doğal olarak bocalıyor. dünkü de basit bir cevap işte. benzer cevabın daha da kabasını donk da verdi, bu tepkiler geldi mi? belli etiket olmuş oyuncular var, taraftar deli gibi hatasını bekliyor. kusuru örtmek de bir erdemdir. bence bak biz seni affettik diye papağan gibi söyleyip her hatasında geçen yaz moda olduğu gibi adamın sicili kronolojik olarak yazmak erdem değil ama.
linç denen şeyden nefret ediyorum. basit yanlışlarda insanların sürekli geçmişinin deşilmesi bunun bir örneği bence. gidip kendi hayatımızdaki sıkıntılarda bile ardaya referans veriyoruz ya. adam mı öldürdü bu herif? kendim de çok hata yaptığım için belki daha yoğun empati yapabiliyorum, her şeyi dümdüz yapmış kusursuz yazarlarımız lüften üzerine alınmasın. maksadım kızalım kızalım da alakalı alakasız her şeyde insanların başına bir şeyler kakmayalım..
