30
ırkçılık falan değildir. öyle bal gibi falan diye kendi yargılarınızı genel geçer doğrular gibi savuramazsınız ortaya. nigger kelimesinin negro kelimesinin neden yasaklı kelime olduğu, nasıl yasaklandığı, bunların yerine ne kullanıldığı türkçedeki siyah, zenci, siyahi, kara kelimelerinin ne olduğu, nereden geldiği falan bilinmeden öyle kafana göre o da ırkçılıktır, bu da ırkçılıktır diyemezsin. ırkçılık denen insanlık suçu insanların dış görünüşleri sebebiyle birbirlerinden ayırmak için kullanılan tanımlamaları kapsayan bir şey değildir. tarihsel kökeni, nedenler, sonuçları vardır.
bir de yok nigger zenci demektir, black siyahi demektir falan diye de açıklanamaz bunlar google translate ile. arapça kökenli zenci kelimesi hiç de ırkçı bir anlamı olmayan bir kelime olarak var olmuştur tarih boyunca.
ayrıca eğer siyahi futbolcu demek insanlık suçuysa bu ülkede her gün bu suç herkesçe defalarca işlenmektedir. siyahi futbolcu ile uzun boylu futbolcu ya da sarışın futbolcu söylemleri arasında hiçbir fark yoktur. hatta ben buradan yola çıkarak ''siyahi futbolcu demek ırkçılıktır'' yargısının ırkçılık kökenli bir yargı olduğunu iddia edebilirim o zaman.
bakın elinizde şu an bir fırsat var; gerçekten bir şeye karşı olmak için o şeyi tanımak, bilmek, anlamak gerek. ne, neden ırkçılıktır araştırmak öğrenmek için bu gece iyi bir başlangıç noktası olabilir. kitlelerin dolduruşuna gelip de dogmatik bir tavırla bir hakemi linç etmek yerine, (ki hakem ırkçılık yaptıysa cezasını almalı, lisansı iptal edilmeli ve ırkçılığın neden yanlış olduğunu anlayıncaya kadar sayısız eğitime tabii tutulmalıdır.) insanların tepkilerinden beslenip ben daha fazla tepki vereceğim yarışına girmek yerine; ırkçılığa genel olarak tepkinizi belli ettikten sonra okuyup araştırmaya başlayabilirsiniz hemen. böylece zamanla ırkçılığın yanlışlığını içselleştirir, ırkçılık size yanlış diye öğretildiği için değil neden yanlış olduğunu anladığınız için ırkçılık karşıtı olursunuz. bu sadece ırkçılık için böyle değil, tecavüz, taciz karşıtlığı da böyledir mesela.
bu gece adını çok andığım kant ile bitiriyorum;
--- alıntı ---
aydınlanma için özgürlükten başka bir şey gerekmez; ve bunun için gerekli olan özgürlük de özgürlüklerin en zararsız olanıdır: aklı her yönüyle ve her bakımdan çekinmeden kitlenin önünde apaçık olarak kullanmak özgürlüğü.
ne var ki her yandan “düşünmeyin! aklınızı kullanmayın!” diye bağırıldığını işitiyorum. subay, “düşünme, eğitimini yap!”, maliyeci “düşünme, vergini öde!”, din adamı “düşünme, inan!” diyorlar. (şu dünyada yalnız bir kişi var ki o da, “istediğiniz kadar ve istediğiniz şeyi düşünün, ama itaat edin!” diyor) her yerde özgürlüğün sınırlanışı var.
peki hangi türde bir sınırlama aydınlanmaya karşıdır, hangisi değildir ve hangi biçimde bir sınırlama tersine özgürlüğe yararlıdır? yanıt vereyim: kendi aklının kitle önünde, kamuoyu önünde ve hizmetinde serbestçe ve açık bir biçimde kullanılması her zaman özgürce olmalıdır; ve yalnızca bu tutum insanlara ışık ve aydınlanma getirebilir; buna karşılık aklın özel olarak kullanılışı, genellikle çok dikkatlice ve dar bir alanda kalacak bir biçimde sınırlandırılabilmiştir ve bu da aydınlanma için bir engel sayılmaz.
--- alıntı ---
bir de yok nigger zenci demektir, black siyahi demektir falan diye de açıklanamaz bunlar google translate ile. arapça kökenli zenci kelimesi hiç de ırkçı bir anlamı olmayan bir kelime olarak var olmuştur tarih boyunca.
ayrıca eğer siyahi futbolcu demek insanlık suçuysa bu ülkede her gün bu suç herkesçe defalarca işlenmektedir. siyahi futbolcu ile uzun boylu futbolcu ya da sarışın futbolcu söylemleri arasında hiçbir fark yoktur. hatta ben buradan yola çıkarak ''siyahi futbolcu demek ırkçılıktır'' yargısının ırkçılık kökenli bir yargı olduğunu iddia edebilirim o zaman.
bakın elinizde şu an bir fırsat var; gerçekten bir şeye karşı olmak için o şeyi tanımak, bilmek, anlamak gerek. ne, neden ırkçılıktır araştırmak öğrenmek için bu gece iyi bir başlangıç noktası olabilir. kitlelerin dolduruşuna gelip de dogmatik bir tavırla bir hakemi linç etmek yerine, (ki hakem ırkçılık yaptıysa cezasını almalı, lisansı iptal edilmeli ve ırkçılığın neden yanlış olduğunu anlayıncaya kadar sayısız eğitime tabii tutulmalıdır.) insanların tepkilerinden beslenip ben daha fazla tepki vereceğim yarışına girmek yerine; ırkçılığa genel olarak tepkinizi belli ettikten sonra okuyup araştırmaya başlayabilirsiniz hemen. böylece zamanla ırkçılığın yanlışlığını içselleştirir, ırkçılık size yanlış diye öğretildiği için değil neden yanlış olduğunu anladığınız için ırkçılık karşıtı olursunuz. bu sadece ırkçılık için böyle değil, tecavüz, taciz karşıtlığı da böyledir mesela.
bu gece adını çok andığım kant ile bitiriyorum;
--- alıntı ---
aydınlanma için özgürlükten başka bir şey gerekmez; ve bunun için gerekli olan özgürlük de özgürlüklerin en zararsız olanıdır: aklı her yönüyle ve her bakımdan çekinmeden kitlenin önünde apaçık olarak kullanmak özgürlüğü.
ne var ki her yandan “düşünmeyin! aklınızı kullanmayın!” diye bağırıldığını işitiyorum. subay, “düşünme, eğitimini yap!”, maliyeci “düşünme, vergini öde!”, din adamı “düşünme, inan!” diyorlar. (şu dünyada yalnız bir kişi var ki o da, “istediğiniz kadar ve istediğiniz şeyi düşünün, ama itaat edin!” diyor) her yerde özgürlüğün sınırlanışı var.
peki hangi türde bir sınırlama aydınlanmaya karşıdır, hangisi değildir ve hangi biçimde bir sınırlama tersine özgürlüğe yararlıdır? yanıt vereyim: kendi aklının kitle önünde, kamuoyu önünde ve hizmetinde serbestçe ve açık bir biçimde kullanılması her zaman özgürce olmalıdır; ve yalnızca bu tutum insanlara ışık ve aydınlanma getirebilir; buna karşılık aklın özel olarak kullanılışı, genellikle çok dikkatlice ve dar bir alanda kalacak bir biçimde sınırlandırılabilmiştir ve bu da aydınlanma için bir engel sayılmaz.
--- alıntı ---