88
"biz beleş penaltı almıyoruz aslında, bein sports yanlış açılardan gösteriyor" gibi muazzam bir fikir sonrası linç edilmeye başlanan ablamız. bu linci başlatan kitlenin akil adamı rıdvan dilmen'in "perotti* bu sezon böyle böyle çok penaltı aldırır" dediği bir zaman diliminde üstelik. aklıselim yazıyorsun olmuyor, dalga geçerek yazıyorsun olmuyor, küfürle yazıyorsun olmuyor; üzerine bunların çamuru sıçrıyor.
2020 yazında transfer ve harcama limitleri açıklandığı zaman büyük bir yaygara kopmuştu. önce bir iptal kampanyası dalgası, sonra "bak galatasaray nasıl deliyor" temalı sallama ve yanlış yorumlamalar içeren haberler. sonuçta o fenerbahçe limitleri paramparça ederek geçti, football manager oyununda bile eylül ayında gelen süpriz sponsorluk parası olarak yansıdı yaptıkları şey.
(bkz: #3011035)
sonuçta ne oldu, limitleri galatasaray'ın üçte biri kadar olan fenerbahçe, başkanı "valla bu limitlerle kadronun tamamının maaşını bile ödeyemiyoruz" diyen fenerbahçe neredeyse ters oranda harcama yaptı. vedat muriqi transferine rağmen delik deşik etti limitleri. kurallara aykırı olmasına rağmen yeni transferlerinin tamamına transfer penceresi kapanmadan lisans çıkarabildi. bunu da tek bir kişi sorgulamadı. fenerbahçe taraftarı da federasyona ve yayıncı kuruluşa bir zafer kazanmış havasına girdi.
tüm bu olay örgüsünü yaratan ekip belli...
lig başladı, baktılar ne fenerbahçe bol keseden attıkları kadar iyi ne de galatasaray istedikleri kadar kötü. muslera zaten sakat, kalede de o güven sağlanamamış. bu sefer marcao'nun milli oyuncuya tokat atması olayını çıkardılar. ekşi sözlük'te, twitter'da, kendi mecralarında durmadan dile getirildi bu konu. hatta ulusal kanallarda bile konuşuldu. 2020 yılında tek bir kare kaydı olmayan bir olay sıfırdan yaratıldı. bir allah kulu da çıkıp "ya bi siktirin gidin" diyemedi. u21 milli takım hocasından başladılar, bahsi geçen milli futbolcuya sordular, çocuğun babasına sordular, hatta ilkokuldaki sıra arkadaşına kadar gittiler bir umut. kime sordularsa hepsi iddiaları reddetti. hala daha "görüntüleri yayınla galatasaray" diye bir hastag var. hala daha laf arasında fırsat geldikçe birileri ortaya atıp kaçıyor.
tüm bu olay örgüsünü yaratan ekip belli...
şimdilik en son da bu olay çıktı. fenerbahçe 2 maçı üst üste benzer şekilde penaltılarla koparıp kazandı. o kadar ki rıdvan dilmen dahi "bu sene böyle çok penaltı alır" dedi. sosyal medyada bu konu gündem oldu, hedef bir milyon penaltı hastagleri yürüdü gitti. yine birileri çıktı ve dedi ki "bize çalınan penaltılar beleş değil, bein sport kasıtlı olarak yanlış açılardan göstererek öyle bir algı yaratıyor. bunun sorumlusu da hande sümertaş'tır." bakıyorsun hande sümertaş'ın bein sports'taki görevine ; medya hakları direktörü. nedir ne iş yapar diyorsun, yayınların pazarlaması ve telifler ilgili alım-satım. bu ruh hastaları diyor ki tüm bein'de imparatorluk kurmuş, bunun korkusundan tüm yönetmenler en yanlış açıları bulup veriyor fenerbahçe maçlarında. mehmet demirkol bile çıkıp diyor ki "konuyla alakası yok ama tepkiler normal". akıl almaz küfürler, tehditler, hakaretten öte şeyler...
tüm bu olay örgüsünü yaratan ekip belli...
fenerbahçe taraftarı zor dönemlerden geçiyor. haklarını teslim etmek lazım. ben yaşım itibarı ile 2002-2006 arasını ve 2008-2011 arasını yaşayabildim galatasaray taraftarı olarak. takip etmek zor, sakin kalabilmek de zor. 2010-2011 sezonunda ciddi ciddi sözlüğün uğursuz geldiği, takımın şampiyon olamamasının ardında bunun yattığı falan tartışılıyordu burada bile. o derece dengemiz bozulmuştu sadece 3 yılda. ki o 3 yıldan önceki 3 yılda da 2006 ve 2008 gibi iki mucize şampiyonluk vardı.
bu insanlar 6 yıldır kupa görmüyor. şampiyonluk görmüyor. galatasaray'ın 4. yıldızını gördüler, beşiktaş'ın 2 şampiyonluğunu ve gruptan çıkmasını gördüler, dördüncü fatih terim dönemini yaşadılar, 32. haftada kümede kalmayı yaşadılar, 23 şubat 2020'yi yaşadılar...
biraz daha geriye gidersen 12 mayıs 2012'yi, 3 temmuz 2011'i, 16 mayıs 2010'u, 14 mayıs 2006'yı yaşadı bu insanlar. 14 sene şampiyon olamayan galatasaray, o periyodun başına sonuna 3'er yıl eklesen 20 senede 6 şampiyonluk görmüştü. fenerbahçe de son 20 senede 6 şampiyonluk görebildi. üzerine de bu travmalar var...
ki fenerbahçe taraftarı tüm bunlara rağmen bir şekilde taraftarlık yaşamaya devam ediyor. belki de başka herhangi bir takımın taraftarı aynı duruma düşse yapacağından çok daha fazlasını yapıyor. ama sağlıklı bir şekilde kalabilmeleri mümkün değil. biz sadece 3 sene şampiyonluk görmeyince sözlük uğursuz geliyor ondan mı böyle falan demeye başlamıştık ciddi ciddi. 2010-2011 sezonunu mesela hangimiz nasıl takip edebildik. o sezonun son hafta maçını kim hatırlar örneğin?
bu hale gelmiş bir kitle var elinizde. delisin filmindeki gibi önce fotoğrafçının önünde şemsiyeyle üç tur koşulacak, sonra içeri mum dikip para atılacak desen; onu bile kitlesel şekilde yaparlar. bunu da dalga geçmek amaçlı yazmıyorum, sadece içinde oldukları durumu anlatmaya çalışıyorum. üstüne üstlük büyük umutlarla gelen ve sıçıp sıvayan bir başkan var ortada. okların kendine dönmesini engellemek için sürekli birilerini hedef göstermekten başka çaresi yok. fenerbahçe taraftarı açısından bakarsan da saha içinde söyleyecek laf kalmayınca bir şekilde saha dışı bir şeyler yaratmak lazım konuşabilmek için...
bu iki durum birleşince işte malesef ortaya böyle olaylar çıkıyor. dün marcao'ydu, bugün hande sümertaş, yarın allah bilir sırada kim var. bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki zırdeli, koca bir camiayı yönlendiriyor kelimenin tam anlamıyla. türk internet kullanıcı profili zaten içler acısı bile değil. türk interneti de buna paralel daha da kötü bir hale geldi. genel anlamda kamuoyunun gerçeklik algısında çok ciddi sapmalar var zaten, belki de tamiri mümkün olmayacak şekilde...
tüm bunları alt alta koyunca hande sümertaş aleyhine yürütülen kampanya hakkında fikir sahibi olmak, katılanların az çok nasıl bir motivasyonla katıldığını anlamak mümkün. belki bir iki maçta verilecek hatalı kararı gölgelemek için, belki fenerbahçe'nin kötü oynayıp kaybedeceği birkaç maça bahane bulmak için, hande sümertaş görevine devam eder ve fenerbahçe şampiyonluğu bu sezon da kaçırırsa kimsenin okları yönetime ya da takıma çevirmemesi için...
yani birilerinin üç kuruşluk keyfi kaçmasın diye, topuyla tüfeğiyle tankıyla bir camia bir kadına saldırıyor. tecavüz etmekten tutup türlü türlü hakaretlere, eleştirenlere yönelik hakaretlerden "böyle deyince veriyor mu" sorusuna kadar neler neler gördü bu gözler. bizim gördüklerimizi malesef kendisi de görüyor. sadece işini yapmaya çalışan bir kadın, iş hayatında yer almaya çalışan bir kadın. bu vandallığın içinde debelenip duruyor. en "aklıselim" insanlar bile galatasaray'da iken işini dört dörtlük yaptığı, aidiyet duygusu hissettiği, çalıştığı insanlarla iyi ilişkileri olduğu için buna layık olduğunu söylemekten çekinmiyor.
gerçekten söz bitiyor bazen de, bu coğrafyayı ve üzerindekileri anlatmaya yetmiyor...
2020 yazında transfer ve harcama limitleri açıklandığı zaman büyük bir yaygara kopmuştu. önce bir iptal kampanyası dalgası, sonra "bak galatasaray nasıl deliyor" temalı sallama ve yanlış yorumlamalar içeren haberler. sonuçta o fenerbahçe limitleri paramparça ederek geçti, football manager oyununda bile eylül ayında gelen süpriz sponsorluk parası olarak yansıdı yaptıkları şey.
(bkz: #3011035)
sonuçta ne oldu, limitleri galatasaray'ın üçte biri kadar olan fenerbahçe, başkanı "valla bu limitlerle kadronun tamamının maaşını bile ödeyemiyoruz" diyen fenerbahçe neredeyse ters oranda harcama yaptı. vedat muriqi transferine rağmen delik deşik etti limitleri. kurallara aykırı olmasına rağmen yeni transferlerinin tamamına transfer penceresi kapanmadan lisans çıkarabildi. bunu da tek bir kişi sorgulamadı. fenerbahçe taraftarı da federasyona ve yayıncı kuruluşa bir zafer kazanmış havasına girdi.
tüm bu olay örgüsünü yaratan ekip belli...
lig başladı, baktılar ne fenerbahçe bol keseden attıkları kadar iyi ne de galatasaray istedikleri kadar kötü. muslera zaten sakat, kalede de o güven sağlanamamış. bu sefer marcao'nun milli oyuncuya tokat atması olayını çıkardılar. ekşi sözlük'te, twitter'da, kendi mecralarında durmadan dile getirildi bu konu. hatta ulusal kanallarda bile konuşuldu. 2020 yılında tek bir kare kaydı olmayan bir olay sıfırdan yaratıldı. bir allah kulu da çıkıp "ya bi siktirin gidin" diyemedi. u21 milli takım hocasından başladılar, bahsi geçen milli futbolcuya sordular, çocuğun babasına sordular, hatta ilkokuldaki sıra arkadaşına kadar gittiler bir umut. kime sordularsa hepsi iddiaları reddetti. hala daha "görüntüleri yayınla galatasaray" diye bir hastag var. hala daha laf arasında fırsat geldikçe birileri ortaya atıp kaçıyor.
tüm bu olay örgüsünü yaratan ekip belli...
şimdilik en son da bu olay çıktı. fenerbahçe 2 maçı üst üste benzer şekilde penaltılarla koparıp kazandı. o kadar ki rıdvan dilmen dahi "bu sene böyle çok penaltı alır" dedi. sosyal medyada bu konu gündem oldu, hedef bir milyon penaltı hastagleri yürüdü gitti. yine birileri çıktı ve dedi ki "bize çalınan penaltılar beleş değil, bein sport kasıtlı olarak yanlış açılardan göstererek öyle bir algı yaratıyor. bunun sorumlusu da hande sümertaş'tır." bakıyorsun hande sümertaş'ın bein sports'taki görevine ; medya hakları direktörü. nedir ne iş yapar diyorsun, yayınların pazarlaması ve telifler ilgili alım-satım. bu ruh hastaları diyor ki tüm bein'de imparatorluk kurmuş, bunun korkusundan tüm yönetmenler en yanlış açıları bulup veriyor fenerbahçe maçlarında. mehmet demirkol bile çıkıp diyor ki "konuyla alakası yok ama tepkiler normal". akıl almaz küfürler, tehditler, hakaretten öte şeyler...
tüm bu olay örgüsünü yaratan ekip belli...
fenerbahçe taraftarı zor dönemlerden geçiyor. haklarını teslim etmek lazım. ben yaşım itibarı ile 2002-2006 arasını ve 2008-2011 arasını yaşayabildim galatasaray taraftarı olarak. takip etmek zor, sakin kalabilmek de zor. 2010-2011 sezonunda ciddi ciddi sözlüğün uğursuz geldiği, takımın şampiyon olamamasının ardında bunun yattığı falan tartışılıyordu burada bile. o derece dengemiz bozulmuştu sadece 3 yılda. ki o 3 yıldan önceki 3 yılda da 2006 ve 2008 gibi iki mucize şampiyonluk vardı.
bu insanlar 6 yıldır kupa görmüyor. şampiyonluk görmüyor. galatasaray'ın 4. yıldızını gördüler, beşiktaş'ın 2 şampiyonluğunu ve gruptan çıkmasını gördüler, dördüncü fatih terim dönemini yaşadılar, 32. haftada kümede kalmayı yaşadılar, 23 şubat 2020'yi yaşadılar...
biraz daha geriye gidersen 12 mayıs 2012'yi, 3 temmuz 2011'i, 16 mayıs 2010'u, 14 mayıs 2006'yı yaşadı bu insanlar. 14 sene şampiyon olamayan galatasaray, o periyodun başına sonuna 3'er yıl eklesen 20 senede 6 şampiyonluk görmüştü. fenerbahçe de son 20 senede 6 şampiyonluk görebildi. üzerine de bu travmalar var...
ki fenerbahçe taraftarı tüm bunlara rağmen bir şekilde taraftarlık yaşamaya devam ediyor. belki de başka herhangi bir takımın taraftarı aynı duruma düşse yapacağından çok daha fazlasını yapıyor. ama sağlıklı bir şekilde kalabilmeleri mümkün değil. biz sadece 3 sene şampiyonluk görmeyince sözlük uğursuz geliyor ondan mı böyle falan demeye başlamıştık ciddi ciddi. 2010-2011 sezonunu mesela hangimiz nasıl takip edebildik. o sezonun son hafta maçını kim hatırlar örneğin?
bu hale gelmiş bir kitle var elinizde. delisin filmindeki gibi önce fotoğrafçının önünde şemsiyeyle üç tur koşulacak, sonra içeri mum dikip para atılacak desen; onu bile kitlesel şekilde yaparlar. bunu da dalga geçmek amaçlı yazmıyorum, sadece içinde oldukları durumu anlatmaya çalışıyorum. üstüne üstlük büyük umutlarla gelen ve sıçıp sıvayan bir başkan var ortada. okların kendine dönmesini engellemek için sürekli birilerini hedef göstermekten başka çaresi yok. fenerbahçe taraftarı açısından bakarsan da saha içinde söyleyecek laf kalmayınca bir şekilde saha dışı bir şeyler yaratmak lazım konuşabilmek için...
bu iki durum birleşince işte malesef ortaya böyle olaylar çıkıyor. dün marcao'ydu, bugün hande sümertaş, yarın allah bilir sırada kim var. bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki zırdeli, koca bir camiayı yönlendiriyor kelimenin tam anlamıyla. türk internet kullanıcı profili zaten içler acısı bile değil. türk interneti de buna paralel daha da kötü bir hale geldi. genel anlamda kamuoyunun gerçeklik algısında çok ciddi sapmalar var zaten, belki de tamiri mümkün olmayacak şekilde...
tüm bunları alt alta koyunca hande sümertaş aleyhine yürütülen kampanya hakkında fikir sahibi olmak, katılanların az çok nasıl bir motivasyonla katıldığını anlamak mümkün. belki bir iki maçta verilecek hatalı kararı gölgelemek için, belki fenerbahçe'nin kötü oynayıp kaybedeceği birkaç maça bahane bulmak için, hande sümertaş görevine devam eder ve fenerbahçe şampiyonluğu bu sezon da kaçırırsa kimsenin okları yönetime ya da takıma çevirmemesi için...
yani birilerinin üç kuruşluk keyfi kaçmasın diye, topuyla tüfeğiyle tankıyla bir camia bir kadına saldırıyor. tecavüz etmekten tutup türlü türlü hakaretlere, eleştirenlere yönelik hakaretlerden "böyle deyince veriyor mu" sorusuna kadar neler neler gördü bu gözler. bizim gördüklerimizi malesef kendisi de görüyor. sadece işini yapmaya çalışan bir kadın, iş hayatında yer almaya çalışan bir kadın. bu vandallığın içinde debelenip duruyor. en "aklıselim" insanlar bile galatasaray'da iken işini dört dörtlük yaptığı, aidiyet duygusu hissettiği, çalıştığı insanlarla iyi ilişkileri olduğu için buna layık olduğunu söylemekten çekinmiyor.
gerçekten söz bitiyor bazen de, bu coğrafyayı ve üzerindekileri anlatmaya yetmiyor...