291
farklı farklı dertleri ya da sevinçleri okuduğumuz duvardır. ben gün geçtikçe delirdiğimi hissediyorum, normal olduğum zamanları düşününce anlayabiliyorum delirdiğimi. anda kimse yaşayamıyor aslında, an sürerken bir dalganın peşinden koşuyoruz mal mal sonra vakit geçince fark ediyoruz. bu vaktin geçişi de çinliler’in başımıza musallat ettiği virüs sayesinde gözüme çarptı. online eğitim falan derken okul bitti, tek eğlencem ve yaşama amacım olan iki haftada bir gittiğim galatasaray maçları da bitti, başka da bir amaç kalmadı hayatımda. iş aramıyorum, he zayıf karakterli diyen de olur canı sağolsun ama aramayacağım. işe girip ilk işimden ikinci ayda istifa etsem o kariyer başlamadan bitmiş olur, o yüzden boş hayal kurmadım. hazır online eğitim varken bir yüksek lisans çaktım ama ; o da tuz biber oldu gerginliğime. iş hayatından kaçmak için bir bahane olarak ortaya attım, çevremden de destekleyenler çıkınca hıyara koşar gibi elimde tuzlukla koştum ama ; tabii ki evdeki hesap çarşıya uymadı. zaten delirmenin eşiğindeki beynime elli tane bilgi gelmeye devam etti. son 1-2 haftadır yüksek lisansı da siktir ettim derslere girip ilgimi çeken kısmı dinliyorum sonra da açıp youtube izliyorum. gece yaşıyorum ve geceyi de sabah olsun uyuyayım diye yaşar oldum. bir de sürekli geçmişi düşünüyorum, gelecekte ona benzeyen ne olacak? it gibi yaşayan üniversite öğrencisi olamayacağım, geleceği merak etmeyen ve düşünmeyen liseli de olmayacağım. bir daha asla cuma günü öğleden sonra uyanıp önce mecidiyeköy’e ya da taksim’e geçip oradan stada geçemeyeceğim. bir daha asla mayıs ayında bir pazar sabahı heyecandan ve sıcaktan uykum kaçınca sabahın köründe avrupa yakasına metrobüsten galatasaray bayraklı arabaları izleye izleye geçemeyeceğim. (
he bunu yapabilirim aslında eğer bulacağım iş hafta sonu çalıştırmazsa)
virüs bitince sike sike hafta sonunda bile bana kalıp kalmayacağı meçhul olan vakti satın almak için iş bulup çalışacağım. çalışacağım tabii ki, zaten önceki yıllardan birikmişler dışında ne param var ne de başka alternatifim ama ; benim iflahım sikilirken şu sürekli vergi affı alan holdinglerin sahiplerinin çocukları ellerinde nargile o leş gibi sakalları ve suratlarıyla yanındaki tuhaf kılıklı hatunlarla iyi hayatlar mı yaşayacak? sonra da içini boşalttıkları devleti çok düşünüyormuş gibi rol mü yapacaklar? sonra muhalifim diye iki devlet memurunun büyüttüğü bana vatanseverlik(akpseverlik aslında) mi öğretmeye çalışacaklar? muhalif derken de ondan da tam olamıyorum, iyi parti’yi seviyorum çünkü ; bana çocukluğuma dair ve normalleşeceğimiz noktaya dair tek umut veren parti o, yoksa demokrasi ya da diğer ucube kavramlar umrumda değil. eskisi gibi vatandaşı düşünen bir devlet, fakir olsa da umudu olan insanlar olsun istiyorum. ulan televizyonu açsam bir şaban filmi izlesem adamcağızın eşoleşek demesi sansürleniyor ama artık dizilerde adamlar birbirlerinin karısını sikiyorlar. tık yok. eskiyi unut der insanlar ama bu benim için imkansız. şuan fark ediyorum her galatasaray maçı beni eskiyle bağlayan bir ipmiş ya da okuldaki herhangi bir gün, eski yaşantımda yaptıklarım da o bilinçsizce kendi kendime eskiyi hatırlatmakmış... sahi neden virüs yokken de hep aynı cafede, hep aynı pubda, hep aynı sinemada, hep aynı sokaklarda gezdim? eve kapanınca eski diye bir şey kalmadı. ucube bir yeni var artık. eskiyi hatırlamak için tek yol düşünmek ve yokluğuyla acı çekmek.
yeninizin ayrı normalinizin ayrı hepsinin... çocukluğuma ve ergenliğime dair yıktığınız her şey için acı çekin.
edit: burada da değişimi göstermek için nonda35 nickli yazarın kronolojik olarak girdiği entryleri referans vermek istiyorum.
(bkz: #2405072)
(bkz: #2473631)
(bkz: #2628918)
durum açık sayılır aslında söz konusu yazarın yazdıklarından kronolojik olarak ilerlersek...
he bunu yapabilirim aslında eğer bulacağım iş hafta sonu çalıştırmazsa)
virüs bitince sike sike hafta sonunda bile bana kalıp kalmayacağı meçhul olan vakti satın almak için iş bulup çalışacağım. çalışacağım tabii ki, zaten önceki yıllardan birikmişler dışında ne param var ne de başka alternatifim ama ; benim iflahım sikilirken şu sürekli vergi affı alan holdinglerin sahiplerinin çocukları ellerinde nargile o leş gibi sakalları ve suratlarıyla yanındaki tuhaf kılıklı hatunlarla iyi hayatlar mı yaşayacak? sonra da içini boşalttıkları devleti çok düşünüyormuş gibi rol mü yapacaklar? sonra muhalifim diye iki devlet memurunun büyüttüğü bana vatanseverlik(akpseverlik aslında) mi öğretmeye çalışacaklar? muhalif derken de ondan da tam olamıyorum, iyi parti’yi seviyorum çünkü ; bana çocukluğuma dair ve normalleşeceğimiz noktaya dair tek umut veren parti o, yoksa demokrasi ya da diğer ucube kavramlar umrumda değil. eskisi gibi vatandaşı düşünen bir devlet, fakir olsa da umudu olan insanlar olsun istiyorum. ulan televizyonu açsam bir şaban filmi izlesem adamcağızın eşoleşek demesi sansürleniyor ama artık dizilerde adamlar birbirlerinin karısını sikiyorlar. tık yok. eskiyi unut der insanlar ama bu benim için imkansız. şuan fark ediyorum her galatasaray maçı beni eskiyle bağlayan bir ipmiş ya da okuldaki herhangi bir gün, eski yaşantımda yaptıklarım da o bilinçsizce kendi kendime eskiyi hatırlatmakmış... sahi neden virüs yokken de hep aynı cafede, hep aynı pubda, hep aynı sinemada, hep aynı sokaklarda gezdim? eve kapanınca eski diye bir şey kalmadı. ucube bir yeni var artık. eskiyi hatırlamak için tek yol düşünmek ve yokluğuyla acı çekmek.
yeninizin ayrı normalinizin ayrı hepsinin... çocukluğuma ve ergenliğime dair yıktığınız her şey için acı çekin.
edit: burada da değişimi göstermek için nonda35 nickli yazarın kronolojik olarak girdiği entryleri referans vermek istiyorum.
(bkz: #2405072)
(bkz: #2473631)
(bkz: #2628918)
durum açık sayılır aslında söz konusu yazarın yazdıklarından kronolojik olarak ilerlersek...