739
sabah uyanı ruyanmaz pc'yi açmışım. elim galatasaray.org'a zar zor basıyo. bi yandan da :allllaaam allaaam "teşekkkürler kewell" diye bi duyuru gelmesin ekrana, alllaaaam allaamm.. şeklinde feryat figan edip bi yandan da abartıp besmele çekip tıklıyorum siteye. kalbim güp güp.
baktım.. hiçbir şey yok. dedim rijkaard "2 gün'e kalmaz belli olcak" demişti. herhalde yarına kaldı ama, bir de akşam bakarım hadi hayırlısı dedim..
ardından kahvaltı şu bu, derken kapıyı kapatıp çıkıyorum, ve lanet olası üniv'in lanet olası sınavına gidiyorum. ordan beşiktaş yapıyoruz arkadaşla, bi geziyoruz falan filan. aklım hep galatasaray.org'ta.
sonra 6 gibi dönüyorum, pc'yi açıyorum. kalbim yine güp güp. ya kewell çıkarsa, ya kewell yazarsa.. ya kewell... derken, "teşekkürler nonda"yı görmemle çığlık atıp "gitmiyooooooooooo kewellll gitmiyooooo, oleyyyyyyyyyyyy, allaaaaaaaaaaaamm" deyip kahkahalar atmam bir oluyo. ama çok kısa bir süre, taş çatlasa 10 saniye sürüyo bu. ardından tek bir cümle edebildim "nondaaa gidiyo yaa.." sonra sanırım bi, 1 saat kadar ağladım. lan dedim, ne efendi adamdı, tam bi görev adamı. keita'yla ikisi ne güzeldi be dedim, anasını ağlatıyolardı rakibin. baros sağlamken, muhtemelen 65'te, 70'te duyardık bu kara adam'ın ismini, saha kenarında şortunu düzeltip, efendi efendi girerdi oyuna. ne güzel tıkır tıkır işlerdi sistem, bir başladı mı hattrick'ten aşağısı kesmezdi bu adamı.
üzüldüm be sözlük, bir düşündüm. şu takımdan kim ayrılırsa ayrılsın üç beş damla göz yaşı akıveriyo anasını satıym. nasıl akmasın ki, iyisiyle kötüsüyle taşımış o kutsal formanı, armanı..
tanım: mecburiyetten gönderilmiş kara incimiz.
he unutmadan, yönetimi de kutluyorum ayrıca, yine de nerden bakarsanız bakın en doğru kararı verdiler. tabi leo daha doğru olurdu ama adamı alalı daha yarım sezon oldu ve adam neredeyse hayalet bir savunmayla oynadı yarım dönem. nonda, kontejan sınırlamasının kurbanı oldu bence. üzüldük be yine de koca adam.allah yolunu açık etsin.herşey için teşekkürler sana...
baktım.. hiçbir şey yok. dedim rijkaard "2 gün'e kalmaz belli olcak" demişti. herhalde yarına kaldı ama, bir de akşam bakarım hadi hayırlısı dedim..
ardından kahvaltı şu bu, derken kapıyı kapatıp çıkıyorum, ve lanet olası üniv'in lanet olası sınavına gidiyorum. ordan beşiktaş yapıyoruz arkadaşla, bi geziyoruz falan filan. aklım hep galatasaray.org'ta.
sonra 6 gibi dönüyorum, pc'yi açıyorum. kalbim yine güp güp. ya kewell çıkarsa, ya kewell yazarsa.. ya kewell... derken, "teşekkürler nonda"yı görmemle çığlık atıp "gitmiyooooooooooo kewellll gitmiyooooo, oleyyyyyyyyyyyy, allaaaaaaaaaaaamm" deyip kahkahalar atmam bir oluyo. ama çok kısa bir süre, taş çatlasa 10 saniye sürüyo bu. ardından tek bir cümle edebildim "nondaaa gidiyo yaa.." sonra sanırım bi, 1 saat kadar ağladım. lan dedim, ne efendi adamdı, tam bi görev adamı. keita'yla ikisi ne güzeldi be dedim, anasını ağlatıyolardı rakibin. baros sağlamken, muhtemelen 65'te, 70'te duyardık bu kara adam'ın ismini, saha kenarında şortunu düzeltip, efendi efendi girerdi oyuna. ne güzel tıkır tıkır işlerdi sistem, bir başladı mı hattrick'ten aşağısı kesmezdi bu adamı.
üzüldüm be sözlük, bir düşündüm. şu takımdan kim ayrılırsa ayrılsın üç beş damla göz yaşı akıveriyo anasını satıym. nasıl akmasın ki, iyisiyle kötüsüyle taşımış o kutsal formanı, armanı..
tanım: mecburiyetten gönderilmiş kara incimiz.
he unutmadan, yönetimi de kutluyorum ayrıca, yine de nerden bakarsanız bakın en doğru kararı verdiler. tabi leo daha doğru olurdu ama adamı alalı daha yarım sezon oldu ve adam neredeyse hayalet bir savunmayla oynadı yarım dönem. nonda, kontejan sınırlamasının kurbanı oldu bence. üzüldük be yine de koca adam.allah yolunu açık etsin.herşey için teşekkürler sana...