• 129
    türkiye cumhuriyeti’ nin yaklaşık 84 milyon olan nüfusunun yarısı tarih, temel siyaset, sosyoloji, ekonomi, temel hukuk ve temel muhasebe kavramlarını hayatlarında bir kez bile idrak etmemiştir. bu dilim için gür sesle söylenen dini ve milliyetçi söylevler büyük önem taşımaktadır çünkü bir birey, birey-topluluk çizgisinde varlığını ne kadar fazla şekilde kendisinde değil de toplulukta bulunma ile hissedebiliyorsa, daha önce belirttiğim temel kavramlara dair fikirlere sahip olmayı gereksiz bulmaktadır. bu nüfus dilimini oluşturan insanların sahip oldukları hayat fikirlerini şu şekilde temel başlıklara ayırabiliriz:
    - biz osmanlı torunuyuz, 3 kıtada barış ile at sürdük.
    - islam sancağı dünyada dalgalanmadıkça dünyaya huzur gelmeyecek.
    - dış güçler bizden korkuyorlar, tekrar osmanlı’ yı kurup avrupa’yı ve kutsal toprakları fethedeceğimizi biliyorlar.
    - ekonomi çok iyi ama hep soros lobisi bize operasyon yapıyor.
    - türkler talas savaşından sonra kendi istekleri ile islam sancağına koştular.
    - kürtler mezopotamya halkıdır.
    - gerçekte en doğru hukuk islam hukukudur, şeriat en doğru yasaları içerir.
    - vahiy akıldan üstündür ve önce gelir.
    - sorgulamak, okumak ve öğrenmek imanı ve birliği bozar.
    bu yukarıdaki fikir başlıklarını caddebostan’ da americano içip twitter’ dan ülke kurtararak edindiğim düşünülmesin lütfen. işlerim nedeni ile aktif olarak bu ülkeyi yaşayarak gezdim, şehrinden köyüne, barından kahvesine kadar insanlarla etkileşimim olduğundan dolayı edindiğim birikimler bunlar.
    dikkat edilirse her başlık, kendi alanında yapılacak araştırmalarla doğruluk ve yanlışlık açısından incelemeye tâbi tutulabilir. sözlüğümüz bir siyaset platformu olmadığı için, genelde değerlendirmek doğru olmaz belki de.
    her neyse, neden yukarıdaki sosyolojik çıkarımı yaptım, çünkü ülkenin bu dilimindeki insanlar da futbol izliyorlar ve genellikle fanatik derecede takımlarına bağlılar çünkü yaşamlarındaki eksiklikleri, değersizlikleri ve tatmin olamamayı bir kavrama taraf olarak günlük olarak geçiştiriyorlar. bu nedenle bu dilimin insanları günde 8 saat survivor izliyor, bu nedenle ahaber dinleyip ülkenin çağ atladığını duyunca çaylarından höpürdeterek keyifle bir yudum alıyor ve bu nedenle maç izlerken kendilerinden geçiyorlar.
    galatasaray taraftarlarının da bir kısmı doğal olarak bu dilimden olan insanlardan oluşuyor ve onlar için, ülkenin genelinde olan siyasal-ekonomik-hukuki-sosyolojik olaylar bir önem teşkil etmiyor.
    2019-2020 sezonunda futbol takımımız gerçekten kötü bir performans ortaya koydu. realist bakalım, covid süreci her takım için oldu sadece bizim için değil, teknik kadrosundan oyuncusuna, idari kadrodan üyelere kadar herkes bize rezil bir galatasaray futbol takımı izlettireler el ele ama takımımız dışında neler oldu?
    kaç maçta bu takım doğrandı, kaç kez bu takımın teknik direktörü adaletsiz cezalar aldı, kaç kez bu takımın başkanı ağzını açınca hukuksuz cezalar aldı ?
    geçen sezon rize’ de kazandığımız maç sonucunda, şampiyonluğumuz nasıl ithamlara maruz bırakıldı ve kaç hakem görevden alınarak camiamız nelerle suçlandı ?
    kimse çıkıp bir şey söyleyemedi çünkü ülkemiz artık bireylerin ya da toplulukların, düşüncelerini özgürce dile getirebildiği bir ülke değil. peki bunun sorumlusu kim, tabi ki bunun sorumluluğu zimbabwe ülkesi park ve bahçeler kurumu genel müdürü !!!
    işte akp ve şürekasına oy veren galatasaray taraftarı için bu saydıklarımız hiç önem taşımıyor, onun öncelikleri bunlar değil. o, içine doğduğu, içinde büyüdüğü ve içinde yoğrulduğu topluluğun omurgası(!) ile yaşıyor, düşünüyor ve karar veriyor.
    işık, her ne kadar aydınlatıcı etkiye sahip olsa da karadelikler tarafından soğrulur, akp’ ye oy veren galatasaray taraftarını aydınlatamazsınız. bugün ultraslan oluşumun geldiği hale, kanaat önderlerine ve üyelerine bakın sosyal medyada, basit bir gözlem bile hakikati gösterecektir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın