3030
duyduğumuz, okuduğumuz ve artık öğrendiklerimize göre fatih terim ile yeni bir savaşa kalkışan yönetimdir.
göreve geldiklerinde ve takip eden süreçte arkalarında durdum, ki burada da yazdıklarımdan bunu görebilirsiniz. mustafa cengiz o sıkıntılı süreçte elini taşın altına koymasaydı asla başkan olamazdı. çok zayıf bir listeyle, ki listesini değerli kılan abdurrahim albayrak ve kaan kançal'dır, dursun özbek ve yönetiminin enkazını devralmış, süreci hakkıyla da yönetmiştirler. ta ki adnan polat'la birlikte hareket etmeye başlayana kadar.
genel kurul'da kendilerine karşı oluşan muhalefet karşısında yanlarına alabilecek tek opsiyonun adnan polat oluşu sürpriz değildir. hatta adnan polat ile bir kazan kazan ilişkisi geliştirilmesi de yanlış değil... ama gelinen noktada geçtiğimiz 2 mucizevi şampiyonluk olmasa ne mustafa cengiz ne de yönetimi o koltuklarda oturamazlardı. bana bu konuda katılır ya da katılmazsınız ancak bu, geçtiğimiz 2 şampiyonluğun fatih terim sayesinde kazanıldığı gerçeğini asla değiştiremez.
varlıklarını bir anlamda fatih terim'e borçlu olan sevgili yönetimimiz hocayı geldiğinden bu yana 3. kere taraftarın ve medyanın önüne atmaya çalışıyor.
her açıklamasına kılıf aranan, her hareketine ceza yazılan hocanın önüne set olabilecek tek kişi olan başkanın, ki bunu çoğu zaman yapma gereği duymadı, geçirdiği rahatsızlık zaten güçlükle tuttuğumuz gardımızı iyice düşürdü. öyle ki ittire kaktıra gösterdiğimiz performansımız da çekilen operasyonlarla akamete uğradı ve dağıldık. buraya takılarak kaybedecek bir vaktimiz maalesef yok. hızlı hareket etmeli, hızlı aksiyon almalı derken karşımıza bambaşka durumlar çıkmaya başladı.
zaten geleceği çok belli olan yabancı sınırına maalesef hazırlıksız yakalandık gibi görünüyor. 1 ay evvel transferleri için görüşülen, belli mesafelerin kat edildiği oyuncularımız bedelsiz şekilde ayrılmayı dile getirebiliyorlar. artık yeni bir planlamanın konuşulması gereken bir dönemde olmamıza rağmen bu durum karşımıza çözümden çok plansızlık koyuyor.
oyuncular medya ve taraftarın önüne atılarak, hocanın kimi istekleri (doğru ya da değil) basına sızdırılarak, net bir yönetimsizlik durumu ortadayken seçim söylentilerine 3. ağızlardan cevaplar yetiştirilerek bir bilinmeze sürükleniyoruz.
sayın başkan'a sağlığından olmak pahasına verdiği hizmetler için teşekkür ederim, etmeliyiz. fakat galatasaray başkanlık makamı camia ve teknik ekiple verilecek bir savaşın makamı değildir.
galatasaray'ın her şeyden önce, tam da bugün güçlü, dirayetli ve sağlıklı bir yönetime ihtiyacı vardır!
öyle ki camiası ve teknik ekibiyle bütünleşen, takım kaptanlarına sahip çıkan (!), gelen telefonlarla transferlerden vazgeçmeyen, ikircikli olmayan, alçaklara plaket dağıtmayan ve her şeyden önce galatasaray'ı siyasetin üstünde tutan bir yönetime...
edit : cimbombom renktaşın uyarısıyla ekleme yapma ihtiyacı hasıl oldu. mustafa cengiz başkan'ın ilk seçimdeki listesinde okan böke, adil araboğlu vb. gibi başkaca etkili isimler varken ikinci seçimde listesine kaan kançal ve abdurrahim albayrak gibi isimler dahil olmuştu.
göreve geldiklerinde ve takip eden süreçte arkalarında durdum, ki burada da yazdıklarımdan bunu görebilirsiniz. mustafa cengiz o sıkıntılı süreçte elini taşın altına koymasaydı asla başkan olamazdı. çok zayıf bir listeyle, ki listesini değerli kılan abdurrahim albayrak ve kaan kançal'dır, dursun özbek ve yönetiminin enkazını devralmış, süreci hakkıyla da yönetmiştirler. ta ki adnan polat'la birlikte hareket etmeye başlayana kadar.
genel kurul'da kendilerine karşı oluşan muhalefet karşısında yanlarına alabilecek tek opsiyonun adnan polat oluşu sürpriz değildir. hatta adnan polat ile bir kazan kazan ilişkisi geliştirilmesi de yanlış değil... ama gelinen noktada geçtiğimiz 2 mucizevi şampiyonluk olmasa ne mustafa cengiz ne de yönetimi o koltuklarda oturamazlardı. bana bu konuda katılır ya da katılmazsınız ancak bu, geçtiğimiz 2 şampiyonluğun fatih terim sayesinde kazanıldığı gerçeğini asla değiştiremez.
varlıklarını bir anlamda fatih terim'e borçlu olan sevgili yönetimimiz hocayı geldiğinden bu yana 3. kere taraftarın ve medyanın önüne atmaya çalışıyor.
her açıklamasına kılıf aranan, her hareketine ceza yazılan hocanın önüne set olabilecek tek kişi olan başkanın, ki bunu çoğu zaman yapma gereği duymadı, geçirdiği rahatsızlık zaten güçlükle tuttuğumuz gardımızı iyice düşürdü. öyle ki ittire kaktıra gösterdiğimiz performansımız da çekilen operasyonlarla akamete uğradı ve dağıldık. buraya takılarak kaybedecek bir vaktimiz maalesef yok. hızlı hareket etmeli, hızlı aksiyon almalı derken karşımıza bambaşka durumlar çıkmaya başladı.
zaten geleceği çok belli olan yabancı sınırına maalesef hazırlıksız yakalandık gibi görünüyor. 1 ay evvel transferleri için görüşülen, belli mesafelerin kat edildiği oyuncularımız bedelsiz şekilde ayrılmayı dile getirebiliyorlar. artık yeni bir planlamanın konuşulması gereken bir dönemde olmamıza rağmen bu durum karşımıza çözümden çok plansızlık koyuyor.
oyuncular medya ve taraftarın önüne atılarak, hocanın kimi istekleri (doğru ya da değil) basına sızdırılarak, net bir yönetimsizlik durumu ortadayken seçim söylentilerine 3. ağızlardan cevaplar yetiştirilerek bir bilinmeze sürükleniyoruz.
sayın başkan'a sağlığından olmak pahasına verdiği hizmetler için teşekkür ederim, etmeliyiz. fakat galatasaray başkanlık makamı camia ve teknik ekiple verilecek bir savaşın makamı değildir.
galatasaray'ın her şeyden önce, tam da bugün güçlü, dirayetli ve sağlıklı bir yönetime ihtiyacı vardır!
öyle ki camiası ve teknik ekibiyle bütünleşen, takım kaptanlarına sahip çıkan (!), gelen telefonlarla transferlerden vazgeçmeyen, ikircikli olmayan, alçaklara plaket dağıtmayan ve her şeyden önce galatasaray'ı siyasetin üstünde tutan bir yönetime...
edit : cimbombom renktaşın uyarısıyla ekleme yapma ihtiyacı hasıl oldu. mustafa cengiz başkan'ın ilk seçimdeki listesinde okan böke, adil araboğlu vb. gibi başkaca etkili isimler varken ikinci seçimde listesine kaan kançal ve abdurrahim albayrak gibi isimler dahil olmuştu.