312
türkiye'de buram buram var olan şeydir. insanların kabul etmemesi kavramın tam anlamını bilmemesinden kaynaklanıyor.
2013/2014 sezonu maçlarımızı bursa'da mahallemizdeki kahvehanede takip ediyordum. metro durağının hemen dibindeydi kahve. 4 büyüklerin maçlarının devre arasında istasyonda saat satan siyahi arkadaş kahveye gelir kahvedekilere satmaya çalışırdı. bir gün bu abimiz kahvedeyken drogba gol attı. ortalik cümbüş yerine döndü. adama drogbayi gosteriyorlar, bak seninki attı falan bağırıyorlar, çay ısmarlayan var, mustehcen aklınıza gelen siyahi esprilerini yapan var.(nonda için bir besteye konu olan) bu dayıların aklında kötü bir niyet yok ama bu da bir ırkçılık mesela. bu saatçi alman olsa golu sneijder atsa seninki atmış diyecekler miydi? afrikada 50 tane ülke var bizim dayılar için hepsi 1.
bu anlattığım bir de kötü niyetli bir örnek değil. irkçılık önyargı diye masumlaştırılamayacak aksine önkoşulu önyargı olan bir hastalık. politik doğruculardan dolayı her bir sey anlatmaya çabalayan insana duyar kasma diyorlar. ama bu bir duyar falan değil. bir etnisiteden dolayı bir kişiye önyargı duyuyorsan bu ırkçılığın tanımıdır zaten. bunun davranışa dönmesi gerekli değildir. bu şike sahaya yansımadı olayına benziyor. irkçı bir dil, ırkçı bir dünyayı tekrar tekrar yaratıyor.
kimse kimsenin bir oyuncuyu isteyip istememesine karışamaz. ama kimseyi ırkına göre ayırmamak mecburiyetindeyiz. irkçılık çogu zaman farkında olmadan alışkanlıklar yapılıyor. çogu zaman siyasilerin popülist demeçleri ile besleniyor.
ne norveçliler bizden üstün bir millet ne de biz suriyelilerden üstün bir milletiz. bekara karı boşamak kolay lafi gibi, belli statülerce şanslı insanların, tarihsel surecler boyunca zorluklar yaşayan bazı topluluklara neden iş ahlakınız yok neden sira kültürünüz yok çünkü nil nehrinin aşağısında doğdunuz gibi boş analizler kasmasıdır ırkçılik.
2013/2014 sezonu maçlarımızı bursa'da mahallemizdeki kahvehanede takip ediyordum. metro durağının hemen dibindeydi kahve. 4 büyüklerin maçlarının devre arasında istasyonda saat satan siyahi arkadaş kahveye gelir kahvedekilere satmaya çalışırdı. bir gün bu abimiz kahvedeyken drogba gol attı. ortalik cümbüş yerine döndü. adama drogbayi gosteriyorlar, bak seninki attı falan bağırıyorlar, çay ısmarlayan var, mustehcen aklınıza gelen siyahi esprilerini yapan var.(nonda için bir besteye konu olan) bu dayıların aklında kötü bir niyet yok ama bu da bir ırkçılık mesela. bu saatçi alman olsa golu sneijder atsa seninki atmış diyecekler miydi? afrikada 50 tane ülke var bizim dayılar için hepsi 1.
bu anlattığım bir de kötü niyetli bir örnek değil. irkçılık önyargı diye masumlaştırılamayacak aksine önkoşulu önyargı olan bir hastalık. politik doğruculardan dolayı her bir sey anlatmaya çabalayan insana duyar kasma diyorlar. ama bu bir duyar falan değil. bir etnisiteden dolayı bir kişiye önyargı duyuyorsan bu ırkçılığın tanımıdır zaten. bunun davranışa dönmesi gerekli değildir. bu şike sahaya yansımadı olayına benziyor. irkçı bir dil, ırkçı bir dünyayı tekrar tekrar yaratıyor.
kimse kimsenin bir oyuncuyu isteyip istememesine karışamaz. ama kimseyi ırkına göre ayırmamak mecburiyetindeyiz. irkçılık çogu zaman farkında olmadan alışkanlıklar yapılıyor. çogu zaman siyasilerin popülist demeçleri ile besleniyor.
ne norveçliler bizden üstün bir millet ne de biz suriyelilerden üstün bir milletiz. bekara karı boşamak kolay lafi gibi, belli statülerce şanslı insanların, tarihsel surecler boyunca zorluklar yaşayan bazı topluluklara neden iş ahlakınız yok neden sira kültürünüz yok çünkü nil nehrinin aşağısında doğdunuz gibi boş analizler kasmasıdır ırkçılik.